暑假 | Yaz

433 36 7
                                    


A-han, nakilini öğrendikten sonra birkaç gün kendini kötü hissetse de, Birdy Sosyal Bilimler sınıfında olduğu için kalbinin derinliklerinde bir sevinç belirtisi vardı.

Fakat annesinin gözyaşları her aklına geldiğinde, onun beklentilerini karşılamadığı için suçluluk duyuyordu. A-han'a çok düşkün olmasına ve notları konusunda ona hiç baskı yapmamasına rağmen, A-han öğretmeniyle yaptığı telefon görüşmesinden dolayı hayal kırıklığına uğradığını biliyordu. Ancak annesi, oğlundan utandığı için değil, geleceği konusunda endişelendiği için üzgündü.

Bando çalışması sırasında Peder Oliver, A-han'ın moralinin bozuk olduğunu fark etti. A-han'ın Sosyal Bilimler'e nakil olduğunu duymuştu, bu yüzden durumun ne olduğunu hemen anladı. A-han'dan çalışmadan sonra sohbet etmek için kalmasını istedi.

Peder Oliver, A-han'ı pratik odasının yanındaki odaya götürdü. Horn ve diğer çocuklar buraya Peder Oliver'ın esrar ve porno için gittiği "gizli cenneti" diyorlardı.

Ancak, kötü alışkanlıklar yerine, oda çoğunlukla müzik aletleriyle doluydu. Televizyon ya da ot yoktu. Pencereden güneş ışığı süzülüyor, bir koltuğa, küçük bir sehpaya, iki ahşap sandalyeye, çeşitli dağınık kayıtlara ve bir kahve sifonuna puslu bir parıltı yayıyordu.

"Kahve içer misin?" Peder Oliver sordu.

A-han istemedi.

Peder Oliver yine de kahve demlemeye başladı. O demlenirken koltuğa oturup sehpanın üzerinde sigara sarmaya başladı.

A-han merakla onu izliyordu.

Peder Oliver, A-han'ın bildiği tipik rahiplerden değildi. Sert değildi bir kere, sıradan ve rahattı. Hatta bazı geleneklere oldukça kayıtsız görünüyordu.

Peder, A-han'ın onu izlediğini gördü. Güldü ve sigarayı eline aldı. Yaktıktan sonra A-han'a yaklaştırdı. "Kokla, gül kokulu bu."

A-han kokuyu içine çekti, gülün hafif kokusunu fark etmişti.

Peder Oliver o sırada pencereye döndü. "Saklanmana gerek yok. İçeri gel." Birkaç dakika sonra,elinde bir süpürge ve yüzünde mahçup bir gülümsemeyle Birdy içeri girdi. Peder Oliver, Birdy'ye bir fincan kahve doldurdu.

Birdy içerken, Peder Oliver A-han'a sordu, "Sosyal Bilimler'e nakil oluyorsun, ha?"

A-han başıyla onayladı. "Notlarım çok düşük."

"Bunun için mi üzgünsün?" Peder Oliver sordu.

A-han biraz düşündü. "Herkes, Sosyal Bilimler'e sadece başarısız öğrencilerin gittiğini düşünüyor. Annemi çok hayal kırıklığına uğrattım sanırım." Annesinin nasıl ağladığını hatırlayınca iç çekti.

Peder Oliver sigarasından uzunca çekti. "Tanrı dünyayı yarattığında, her şeye bir isim verdiğini mi düşünüyorsun?"

"Dünyadaki her şeye Tanrı isim vermedi mi?" A-han sordu. Daha önce hiç böyle bir soru duymamıştı.

Peder Oliver başını iki yana salladı. "İlk İbranice metinlerde birçok şeyin ismi yoktu. Daha sonradan insanlar bir şeyleri etiketlemek ve hatırlamak istedikleri için isim verdiler. Ancak bir şeye isim verildiğinde potansiyeli sınırlandırıldı." Peder Oliver, A-han'a ciddi bir bakış attı. "Kimse gereksiz değil. Bir ismin seni sınırlamasına izin verme."

A-han bu düşünceyi derin bulmuştu.

Yani bir şeylere sınır koyan isim verme eylemiydi.

Birdy, A-han'ın yanına oturdu ve kolunu omzuna attı. Kahve fincanını A-han'ın ağzına dayadı.

İsmin Burada KazılıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin