Bölüm 4 ''Doğruluk mu Cesaretlik mi?''

134 37 14
                                    


Meryem ''Keşke gitmesine izin vermeseydim. Bok mu var da sınıfa çıkıyorsun ya.'' dedi hem kendini hem onu suçluyordu. Eğer çıkmasına izin vermeseydi onu durdursaydı şuan hayatta olabilirdi. Elif ''Bu planlanmış bir şeydi'' dedi duraksamış bir şekilde. ''Akıllı tahtada isimler sayılırken onunki yoktu..'' Amir araya girdi. ''Esmagül yoktu ama Emre vardı. Ve Emre burda değil.'' dedi. Talha ''Şimdilik..'' diye ekledi. Okul bahçesine bir polis araması girmişti. Arabanın içinden iki polis ve Emre çıktı. Ezel ''Bir dakika bir dakika bu ölmemiş miydi? Neler oluyor?'' dedi. Soru işareti ile bakan gözler birbiriyle buluşuyordu sınıfta. Yüzlerindeki şaşkınlık görülmeye değerdi. Ancak kimse anlam veremiyordu. Bu nasıl olabilirdi? Gerçekten hepsi sadece bir plansa katil Emre'nin yaşadığını nereden öğrenmişti ki? Bu imkansızdı. Polislerle birlikte Emre okul binasına girdiler.

Emre sınıfa girdiğinde meraklı gözler gördüklerine inanamıyordu. Beyza ''Ama bu nasıl..?'' dedi. Cümlesinin sonunu getiremedi bile. Emre piç gülüşünün ardından konuşmaya başladı ''Raporlarda bir karışıklık olmuş. Beni de öldü sanmış haliyle polis abiler. Öyle yani ruh falan değilim'' Akıllardaki soru işaretleri dinmişti. Birininki hariç. Irmak ''Dosyalar nasıl karıştıysa artık..'' dedi. Murat da telaşla sınıfa girdi ama Emre'yi gördüğünde öğrencilerden gelen tepkiyi vermedi.

Öğrenciler 9/A sınıfındaki sıralara ikişerli ikişerli oturdular: Barış-Naz öğretmenler masasının önüne, Berat-Efe onların bir arkasına, Davut-Emre en arkadaki duvar kenarına Sıla-Elif Y. duvar kenarının bir yanındaki en ön sıraya, Hayati Efe-Talha arkalarına, Ezel-Irmak duvar kenarının en ön sırasına, Elif-Amir cam kenarının en arka sırasına, Zühre-Beyza da Amir'lerin bir ön sırasına...

Ayakta öğrenci kalmayınca görevli personeller öğrencilere kahvaltılarını dağıtmaya başladı. Bir dilim poşetlenmiş yuvarlak ekmek, bir dilim peynir, üç dilim domates, altı dilim salatalık, küçük ağzı kapalı tek açımlık reçel, tereyağı ve bal, meyve suyu. Aslında bakarsanız menü bayağı zengin gibi duruyor. Akşam yemeğinin ardından durumu telafi etmeye çalışır gibi bir hava var. Başarılılar mı? Tartışılır. Herkes kahvaltı yapmaya çalışıyordu. Çalışıyorlardı çünkü bulundukları durum iştahlarını yok etmek için yeterliydi. İçlerindeki huzursuzluk midelerine vuruyordu. Bu kimilerinin açlık hissini daha da arttırıyordu tabii. Ezel gibi, Elif gibi, Meryem gibi nicelerini en köşeye yazabiliriz. Murat ve Komiser Zeynep de o maratonun ardından kahvaltı yapmak için sınıftan ayrıldılar.

Ezel ''Yumurta da olsa iyiymiş'' dedi. Hayati Efe ''Bir şeye de memnun kalın ya'' diye karsılık verdi. Ezel ''İyi tamam be bir şey demedik'' diyerek yemeye devam etti. Herkes birisinin konuyu açmasını ve kaos yaşanmasını bekliyordu. Amir yavaştan yavaştan ortamı ısındırmaya başladı ''Her gün birisini kaybediyoruz. Bugün acaba içimizden kim gidecek'' Irmak soğukkanlılığını koruyarak ''Senin gitmeyeceğin kesin'' dedi. İmalı bir şekilde mi söylemişti yoksa sadece dalga mı geçiyordu anlamak kolay değildi. Beyza ''Sena'nın doğrulanmış teorisine göre bir erkeğin ölmesi gerekiyor yani bu el biz rahatız'' dedi. Artık öğrenciler durumu normalleştirmeye başlamıştı, belki de bir kabullenişti. Gülizar ''Katilin İ den çıkması çok yüksek bir ihtimal. Bu da demek oluyor ki bizim sınıftan birinin kurban seçilmesi daha olası'' dedi. Hayati Efe sınıfını savunmaya çalışırcasına ''Ne münasebet. Bütün cinayetler sizin sınıftan çıktı bize çamur atmaya çalışmayın.'' dedi. Elif atışmaya dahil olmasa olmaz tabiiki ''Bize diyorsun ama bıçak da sizin sınıftan çıktı ona bakarsak.'' Barış okların yönünü değiştirdi. ''Şuanki konumuz katilin kim olduğu mu cidden? Katil içimizden biri ve şuan bize götüyle gülüyordur. Hamle yapmasını önlemek için neler yapabiliriz bunları konuşalım çünkü öldükten sonra bir işe yaramayacak'' birkaç saniyelik sessizliğin ardından Naz ''Katılıyorum'' dedi. ''Eğer hamle yapamazsa mutlaka bir yerde açık yakalarız. Ya da hamle yapmaya çalışırken başarısız olursa işte o zaman katilin kimliğini buluruz.'' diye ekledi. Gülen ''Üstün zekalı arkadaşlarım çok haklısınız ama kaçırdığınız bir nokta var. Katilin ne zaman harekete geçeceğini bilmiyorken bunu nasıl önleyebiliriz?'' diyerek uzun sessizliğini bozdu. Barış ''Onu da siz düşünün artık'' diyerek cevaptan sıyrıldı. 

SESSİZLİĞİN ÇIĞLIKLARI (KİTAP OLDU!) Where stories live. Discover now