Bölüm 5 ''Küçük Bir Sır''

123 38 33
                                    

Öğrenciler arasındaki tedirginlik gittikçe artıyordu. Komiser Zeynep öldürülmüştü. Çınar'ın lovesi Sena ''Komiser Zeynep'e bunu yapan bize ne yapmaz'' dedi. Kendi sonlarının ne olacaklarını düşünmek dahi istemiyorlardı. Bir erkek öğrencinin ölmesini beklerken komiser Zeynep'in ölmesi hepsi için sürpriz olmuştu. Bu sürpriz hiç de eğlenceli değildi. Herkes yine her zamanki yaptıkları şeyi yapıyorlardı: Sadece izliyorlardı. Korku filmelerinden daha korkunç, komedi filmlerinden daha trajikomik, aksiyon filmlerinden daha gerilimli sahneleri en canlı haliyle yaşıyorlardı. Her şeyin sonunda gidecekleri tek yer psikiyatriydi, tabi eğer hala yaşıyor olurlarsa...

Komiser Nazlı olay soruşturmasıyla ilgilenirken Komiser Rüzgar da öğrencilerin yanında duruyordu. ''Hakkınızda kısa zamanda çok şey duydum. Nasıl bir korku içindesiniz anlayabiliyorum. En kısa zamanda katili bulacağız içiniz rahat olsun çocuklar.'' dedi. Ezel ''Müge Anlı'yı çağıralım bence o daha hızlı çözer.'' dediğinde sınıftan bir kahkaha yükseldi. ''Ama yalan da değil yani Zeynep komiser de en kısa zamanda bulacağını söylemişti ve şu an hayatta bile değil. Siz de canınızı korumaya bakın derim komiserim.'' diye ekledi. 

Komiser Rüzgar hafif bir şekilde güldü. Yanaklarının kenarlarındaki gamzeler de ben burdayım dercesine eşlik ediyordu. Önüne gelen dalgalı kahküllerini sağ eliyle arkaya atıp ''Şu ana kadar çözemediğim tek davam olmadı. Bundan sonra da olmayacak'' dedi. İster istemez öğrencilerin içinde bir rahatlama oldu. Kafayı bozmuş bir katille her ne kadar aynı sınıfı paylaşıyor olsalar da bu rahatlatıcı sözlere ihtiyaçları vardı. Elif ''Komiserim?'' dedi. Komiser Rüzgar ''Efendim'' diye yanıtladı. ''Ya katili bulamazsanız?'' sorusu onun için çok beklenmedik bir şeydi. Bir süre durdu ve ne cevap vereceğini düşündü. ''O zaman katili bulana kadar aramaya devam ederiz. 'Ya karnım doymazsa' diyip yemek yemeyen var mı aranızda?'' dedi. Elif bir soru daha sormayı düşünüyordu ancak vazgeçti, bu cevap onun için yeterliydi.

Şeyda ''Saygısızlık etmek istemem ama komiser Zeynep gibi siz de ölürseniz çok trajikomik olur'' diyip güldü. Dediği şey komik miydi tartışılır ama o gülüşün ardından tüm sınıf da gülmeye başlamıştı. (yzr: Seydanın gülüsüne eslik etmeyecek bir canlı olduğunu düsünmüyorm) Zühre ''İşte o zaman bizim için de son umut kırıntıları un ufak olur'' dedi. Erdem ''Siz de hemen pes ediyorsunuz. Böyle yapacaksanız söyleyelim katile ilk sizden başlasın öldürmeye kesmeye biçmeye'' dedi alaylı bir tavırla. Zühre ''Madem bu kadar cesursun gece nöbet tut da katil birisini daha öldürüp kesip biçmesin'' dedi. Bir cevap gelmediğini görünce sözlerine devam etti ''Şu ana kadar dört kişi öldü. Üçü öğrenci ve biri komiser. Bir de öldürme teşebbüsünde bulundu ya da kasıtlı olarak sadece yaralı bırakıldı. Üç günde dört kişiyi öldüren biri ile karşı karşıyayız desek yanılmış sayılmayız''

Komiser Rüzgar sınıftaki ufak çaplı tartışmaları sadece gülümseyerek dinliyordu. Derken Komiser Nazlı sınıfa girdi. ''Zeynep ile ilgili tek bilgi yüzü bile tanınmayacak hale gelene kadar yanmış olması. Ne bir parmak izi var ne de bir ipucu. Polis arkadaşlar izmarit bulmuş küllerin arasında işimize yarar mı bilmem ama.'' dedi. Komiser Rüzgar ''Önceki vakalarda da ipucu bulunmadığı söylenmişti. Ya yeterli titizlikte çalışmıyorlar ya da karşımızdaki kişi her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünüyor'' dedi. Açıkçası bu belirsizlikler başlar başlamaz işlerini zorlaştırmaya yetiyordu. Şu ana kadar hiçbir ipucunun bulunmaması ise davanın tekdüzde ilerlemesine hatta ilerleyememesine sebebiyet veriyordu. Ancak komiser Rüzgar ve komiser Nazlı emindi. Bu dava çözülecekti.

Komiserler sınıftan çıktı ve Murat ile karşılaştılar. Murat gülümsedi. Otuzlarının sonuna yaklaşmış saçları ağarmaya başlamış adam genç komiserlere bakıyordu. Komiser Nazlı elini uzattı ''Merhaba ben Nazlı Aksu, bu da iş arkadaşım Rüzgar Harmandar. Tuzla ilçe emniyet müdürlüğünden geliyoruz'' dedi, el sıkıştılar. Komiser Rüzgar ''Bize dava hakkında daha detaylıca bilgi verebilir misin?'' diye sordu. Murat ''Komiser Zeynep ile salı günü ilk vaka sebebiyle buraya yönlendirilmiştik. Başta basit bir bıçaklanma vakasıydı fakat sonradan bir kız daha nedeni bilinmeyen bir şekilde bahçede yatıyor halde bulundu. Öğrendiğimize göre zehirlenmiş ama nasıl zehirlendi bunu da bilmiyoruz. O gece bi çocuk daha vahşi bir şekilde öldürülmüş erkekler tuvaletinde ve sabahında da aynı şekilde bir kız. Şimdi de Zeynep komiser öldürüldü'' dedi. Nazlı ''oww liste bayağı uzunmuş'' dedi. Murat ''Maalesef evet. Katil ara sıra akıllı tahtaları kullanarak bizimle iletişime geçiyor ancak telefonlara ilk gün virüs girdiği için kimse telefonunu kullanamıyordu bu sebeple nasıl bizimle iletişime geçtiğine bir anlam veremedik ayrıca sabah da bir öğrencinin telefonunun açık olması gerekçesiyle katilin yardımcısının o olduğunu düşünüp göz altına aldık ve telefonları topladık. Düşündüğümüzün aksine katil hala içlerinden biri.'' diyerek açıklamasını bitirdi. Dört günde ne çok şey olmuştu. Buna rağmen tek bir iz bırakmadan nasıl hala cinayetler işlenmeye devam ediyor kimse anlam veremiyordu.

SESSİZLİĞİN ÇIĞLIKLARI (KİTAP OLDU!) Where stories live. Discover now