10.Bolum[DÜZENLENDİ]

1.5K 117 20
                                    

İnsanları kalpten götürecek az çok anlar olur. Ve şuanda beni kalpten götürecek bir anın içindeydim. Çıplak vücutlar etkilemezdi beni, beni etkileyen siyah saçlı bir Kim Jongin.

O çok... Yakışıklı olmuştu. Hem de fazlasıyla. Lanet olsun dostum. Ayaklarımı yerden kesebilecek kadar hemde.

-Jongın-

Kalbimi sıkan bir el vardı sanki, boğazıma düğümlenmişti her şey. Nefes alamayacak kadar kırılmıştı gögüs kafesim.Duvar kenarına çökerken duyduklarımı hazmetmeye çalışıyordum.Düz birine aşık olmuştumve o şuanda bunu vahşiye yüzüme vuruyordu. Beni kabullenmeyecekti, kabul etmeyecekti aşkımı hiç bir şekilde.

*FlackBack*

Kütüphaneye gittiğimde ezbere bildiğim kızıl saçları görmüştüm, o çok güzel gözüküyordu. Yanına gitmek istiyordum, biraz olsun onunla aynı ortamda kalabilmek. Yavaş adımlarla yanına yaklaştığımda duyduğum şeylerle olduğum yerde kalmıştım. Keşke kütüphaneye adım atmasaymışım. Keşke hiç görmeseymişim onun saçların.

"luhan sen ne dediğini biliyor musun ? Kai mi? O kıza benziyor dostum. Hem de oldukça güzel bir kız. Sarı saçları biraz daha uzun olsaymış eğer ve etek giyip karşıma çıksa, yatağa atmak isterdim. Ve benim erkeklerle işim yok, özelliklede kız gibi gözükenlerle."

*End *

Telefonum çalmaya başladığında , gözyaşlarımı silip elime aldım. Gözyaşlarım yüzünden arayanı göremiyordum. Umursamadan telefonu açtım.

"zenci neredesin sen ne kadar merak ettim haberin var mı" ?

" t-ta-tao" dedim daha fazla hıçkırıklarıma mani olamayarak.

"dostum neyin var" dedi deminki öfkesinden eser yoktu.

"sana ihtiyacım var , çatıdaki merdivenlikteyim " dediğimde onaylayıp kapattı. Hıçkırıklarıma daha fazla engel olamayarak ağlamaya devam ettim. Kollarımı gövdeme sarmıştım Kendimi aciz hissediyordum. Neden, neden ona aşık oldum ki, neden benim nefesim kesti. Kendine hemen bağladı beni. Benim suçum neydi. Bedenime sarılan ikinci kollarla daha çok ağlamaya başlamıştım. Sırtımı sıvazlayan el beni yatıştırmıyordu.

"neden tao. Neden ?"

" ne olduğunu bana anlatır mısın" dediğinde anlatmaya başladım, o süre zarfında beni bırakmamış, daha çok sarılmıştı. Sonunda ise öfkeyle kalktı

"o bücürü ben-" derken gidiyordu. Bileğini tuttum.

" onun canını yakarsan benim canım daha çok acır "dediğimde bana baktı

"ne yapacaksın"

"saçlarımı boyayacağım" dediğimde güldü "ergenlikteki kızlara benziyorsun dostum" dediğinde bu sefer ben güldüm

"telefonda konulurken arada bir ses gel işti kimdi o" dediğimde bana zenci diyen ama kendisinin benden farkı olmayan zenci arkadaşım kızardı.

" kris" dediğinde kaşlarımı çatıp ona baktım

"bücürün arkadaşı olan, uzun sarışın" dediğinde anladığımı belirten bir ses çıkardım.

" şimdi kalk" dediğinde ona baktım

" nereye?"

" saçını siyah yapmaya, o zaman bücür görecek benim en yakın arkadaşıma kız demenin ne demek olduğunu" dediğinde gülerken ona sarıldım. Tao bu hayattaki tek dayanağımdı benim. Müdürden izin alıp okuldan çıktık . Canım yanıyordu gene de. Ama oda haklıydı. Düz'dü sonuçta ben ise eşcinsel. Ailesi olabilecekti ama benim hayır. Oda haklıydı. Bende bana aşık olmazdım( y/n: çarpılcan kai) . tao2nun kuaförüne geldiğimizde derin bir nefes aldım. Umarım bu sefer onu etkileyebilirdim. Umarım kalbi bir kerecik benim için hızlı çarpardı. Bir kerede olsa onu etkilemek istiyorum.

Love Me|KaiSooWhere stories live. Discover now