24.BÖLÜM

1.7K 48 3
                                    

INSTAGRAM: ysmkayaaa

Keyifli okumalar! 🤍

Bilmediğim bir hayata sürükleniyordum. Hastaneyi basan, insanları tehdit etmekten çekinmeyen adamlar ve masamıza bırakılan mermi. Bilmediğim ve korkmamı sağlayan bir hayat. Poyraz'ın oturduğu sandalye hızından dolayı yere düştüğünde irkilerek kendime geldim. Bunun anlamı tam olarak neydi? Tehdit mi ediliyorduk? Hayatımız tehlikede miydi? 

"Akay, kalk hemen!"

Poyraz'ın bariton ses tonuna karşı gelmeyerek onun aksine dikkatlice ayağa kalktım. Sıcacık eli elimi kavradığında içimde yine o duygu meydana geldi. Güven. Bir şey olmayacak, zarar görmeyeceğim hissiyatı. Yaşadığımız her şey çok hızlı gelişiyor, neler olduğuna anlam veremiyordum. Poyraz neden bu kadar telaşlanmıştı? Kafamdaki cevapsız sorulara bir cevap bulabilmenin umuduyla elimden çekiştiren adamın peşinden ona güvenerek ilerliyordum. Kapıdan çıktığımız an esen soğuk hava bedenimi esir aldı. Poyraz, belinden varlığını bilmediğim silahı aldı. Bütün bedenim baştan aşağı buz kesmişti. 

"Poyraz, saçmalama lütfen. O silah ne arıyor sende?"

Sorularımı görmezden gelerek arabasının önüne geldiğimizde sürekli etrafına bakıyor, kontrol ediyordu. Ön kapıyı açtığında itiraz etmeden bindim. Kendisi de bindiğinde arabayı boş yolda olabildiğince hızlı sürmeye başladı.

"Bunun hesabını soracağım."

Direksiyonu sıkmaktan beyazlaşan ellerine baktım. Çok sinirliydi. Bu haline çok nadir rastlıyordum ve onun sinirli hali beni fazlaca ürkütüyordu. Sessiz kalmayı tercih ederek önümde akıp giden boş, karanlık yolu izlemeye başladım. Ceketinin iç cebinden çıkardığı telefonundan birini aradı.

"Mustafa, takip ediliyorum. Konum atacağım bize doğru hemen yola çıkın. Yanımda, Akay var!"

"Takip mi ediliyoruz?"

Fark etmediğim gerçekle kafamı arkaya çevirdiğimde yüzleşmiştim. İçimdeki endişe saniyeler geçtikçe artıyordu.

"Poyraz, neler oluyor?"

"Akay, lütfen şu an bana soru sorma. Daha sonra her şeyi anlatacağım."

Arkaya bakmayı keserek önüme döndüğümde titreyen ellerimi saklamak istercesine bacaklarımın altına sakladım. Kırılan arka cam istemsizce çığlık atmama ve çığlığımın arabanın içinde yankılamasına sebep olmuştu.

"Eğil!"

Elini başıma bastırarak kafamı dizlerime doğru eğdi. Kurşun sesleri art arda gelmeye başladı. İstemsizce gözümden akmaya başlayan yaşlar görüşümü bulanıklaştırmıştı. Elimden olduğum yerde çaresizce ve sessizce ağlamaktan başka bir şey gelmiyordu.

"Poyraz, yalvarırım dikkat et."

Bir yandan beni kontrol ediyor bir yandan arabayı süremeye çalışıyordu.

"Bu böyle olmayacak."

Arabayı iyice hızlandırdığında sıkıca kapıya tutundum. 

"Ne olursa olsun arabadan inemeyecek ve kafanı kaldırmayacaksın. Anladın mı güzelim?"

Kafamı sallayarak onayladım. Poyraz, frene basarak direksiyonu sağa doğru kırdı. Ani freni yüzünden kafamı çarpmıştım. Arabayı hafif çapraz bir şekilde yolun ortasında durdurdu. Kapıyı açarak indi. Arka kapıyı açarak bedenini arkasına sakladı. Arkamızdan gelen araba sesli bir şekilde durdu. Birkaç saniye sonra duran kurşun sesleri yeniden duyulmaya başlamıştı. 

SİMSİYAHWhere stories live. Discover now