Chapter Fourty-Eight

712 74 10
                                    

Multimedia:.
Emir Can İğrek - Müzik Kutusu
××××××××××××××××××××××××××××××××
Ege Yenilmez...

"S-seni... Seviy-yorum."

Hızla kapıyı kapatıp şöför koltuğuna binerek arabayı çalıştırdım. Yaşlı gözlerim ve titreyen ellerim bana hiç yardımcı olmuyordu.

Yol o kadar uzak olmamasına rağmen sanki hiç bitmiyordu. Sonunda hastaneye vardığımda, arabayı durdurup hızla inerek Leyl'i kucağıma aldığım gibi acilin kapısına koşmaya başladım. "Sedye getirin!"

Hemen içeriden bir hemşire ve doktor bir sedyeyle çıktığında, Leyl'i sedyeye yatırarak elini sımsıkı tuttum.

"Beyefendi, neyi var?" Diye sordu hemşire.

"Başı döndü, k-kanaması var."

"Bir hastalığı var mıydı?" Dediğinde, başımı iki yana salladım. "Y-yoktu."

İçeri girdiğimizde, sedyeyi ameliyathaneye alarak ellerimizin ayrılmasını sağladılar. "Lütfen burada bekleyin." Deyip hızlıca uzaklaştı hemşire.

Duvarın yanına çöküp bacaklarımı kendime çekerek kollarımı dizlerime sardım. Yüzümü oraya saklayıp hıçkırmamak için dudaklarımı dişledim. Ne yapacaktım ben şimdi?

Cebemdeki telefonun titrediğini hissettiğimde, elime alarak Selim'den gelen aramayı yanıtlamıştım.

"Alo, Ömer. Ela'yı arıyorum arıyorum, açmıyor. Yanında mı?" Diye sordu hızla.

Yutkunmaya çalıştım, ama boğazımdaki düğüm buna engel olmuştu. "S-selim, Leyl..."

"Ömer? Ne oldu? Ela'ya bir şey mi oldu?"

"K-kan vardı... G-gözleri... Kapandı.
H-hastane." Diye anlamsız kelimeler sıraladım.

"Ömer, hangi hastanedesiniz?" Dedi endişeyle.

"Ev..." Yutkunmaya çalıştım. "Evin yakınındaki h-hastane."

"Geliyorum." Deyip hızla telefonu kapattı.

Telefonu yere bırakıp başımı tekrar dizlerime yasladım. Kalbim çok acıyordu.

Kısa bir süre sonra biraz ilerde Selim görünmüştü. Yanıma hızlı adımlarla gelip önüme çöktü. "Ömer?"

Yaşlı gözlerimi gözlerine çevirdim. Nasıl bakıyorsam artık, bakışlarındaki endişe ve korku artmıştı. "Oğlum, konuşsana! Ne oldu?!"

Gözlerimi sımsıkı kapatıp alt dudağıma dişlerimi sertçe geçirdim. "L-leyl... Evdeydik, yemek yemeden masadan kalktı. Yorgundu. Hastaneye götürmek istedim, hayır dedi. U-uyumak için çıktı mutfaktan... B-başı döndü... S-sonra... S-sonra k-kan g-görd-düm." Diye fısıldayarak anlatmaya başladım. Selim'in gözlerine baktım. "G-gözleri k-kapandı, Selim." Dedim bitmişlikle.

Selim elini yüzüne koyarak sertçe sıvazladı. Onun da gözlerinin dolduğunu görmüştüm. "Mehtap annem'e haber vermem lazım." Deyip yerden kalktı.

O ailelere haber verirken, bir süre sonra herkes gelirken de, yerimden bir milim kıpırdamamıştım.

Mehtap teyze'nin, annemin ve Gülşen teyze'nin ağlaşmalarını duyuyor, ama hiçbir tepki veremiyordum, karşı duvara bakmaktan başka.

Bu durum iki saat daha devam etmişti. Ameliyethaneden çıkan doktorla ayağa fırlayıp yanına gittim. "Doktor hanım? Durumu nasıl?"

"Siz hastanın eşi misiniz?" Dediğinde, hızla başımı salladım. "Benimle gelmeniz gerekiyor." Deyip eliyle geçememi işaret etti.

SwayWhere stories live. Discover now