Biraz Sarılmak

447 49 41
                                    

🌙

Not: Chan'ın Felix'e açıldığı günün bir sonraki günü şu an. Yarın oldu lan işte uf

Hwang Hyunjin

Siz
Biraz daha okuldan çıkmazsan ağaç olacağım burada Innie

Birkaç dakikanın ardından Jeongin'den cevap geldiğinde binaya diktiğim gözlerimi telefona indirdim. Gerçekten çok uyuşuk bir çocuktu.

Sevimli~
Geliyorum işte Hyung
Resmen okuldan kaçmamı söyledin bana ne bekliyorsun? Yanına ışınlanmamı mı? 😒

Yazdıkları gülmeme sebep olurken bir kere daha çabuk gelmesini yazıp telefonu montumun cebine attım.

Bir kere daha okulu asmıştım işte ve bu yine Jeongin için oluyordu. Bugün hava önceki günlere oranla biraz daha yumuşaktı. Bu da tahminimce yine akşama doğru kar yağacak demek oluyordu. Dün gece biraz kar atıştırmış olsa da yerler tutmamıştı. Böyle bir havayı da değerlendirmezsem çok yazık ederdim açıkçası. Bu yüzden de motorum ve ben Jeongin'in okulunun önünde onu bekliyorduk.

Bangchan'dan aldığım birkaç tavsiye üzerine Jeongin'i dışarı çıkarmak istemiştim. Uzun olmasa da bir süredir görüşmemize rağmen benden hala çekiniyordu. Tam diyorum evet işte şimdi yaklaştık, aniden Jeongin yine kendini uzaklaştırıyordu benden.

Bunun sebebinin ölen, hoşlandığı çocuk olduğunu biliyordum aslında ama bu şekilde kendini yıpratmaya ve kısıtlamaya devam etmesi hoşuma gitmiyordu açıkçası.

Aslına bakılırsa o gün kafeye gidip numarasını aldığımda bir iki hafta konuşuruz ve iyi anlaşırız diye düşünmüştüm ama neredeyse bir ay olacaktı. Biz ise hala olduğumuz yerde saymaya devam ediyorduk.

"Hey ne düşünüyorsun öyle derin? Geldim işte bir şey mi oldu?"

Hemen yanımdan gelen tanıdık ses ile başımı ona doğru çevirdim. Asık suratı ve bunalmış sesinin aksine ona karşı gülümserken sadece bugünün güzel geçmesini diledim. Buna ikimizin de ihtiyacı vardı sonuçta.

"Bugün seni bir yere götüreceğim. Bu yüzden öğleden sonra okula gitmeyeceksin. Zaten öğrendiğim kadarıyla pek de önemli bir dersin yok. Ayrıca hala devamsızlığın. Bu yüzden itiraz etmek için boşuna uğraşma."

Her cümlemin ardından bir şey söylemek adına dudaklarını aralamıştı ama hayır, bu sefer onun kuralları değil benim kurallarım ile ilerleyecektik.

"Bazen gerçekten senden nefret etmek istiyorum."

Bu dediğine gülerken başımı ona doğru uzatıp gülümseyerek hafifçe yana eğdim. "Benim gibi harika birinden nefret edemezsin ki."

Omzuma vurup beni geri iterek "Egoist." diye mırıldandığında kahkaha attım. Bu çıkışlarının hoşuma gitmediğini söylesem yalan konuşmuş olurdum galiba. Bu yüzden de başka bir şey demeden motorun üzerinde duran kaskı aldım. "Bana motorla gideceğimizi söyleme sakın."

Elimdeki kaskın ayarını yapmaya çalışırken Jeongin'e cevaben "Tamam söylemem." dedim ve kaskı ona doğru uzattım. Bileklerimden tutup beni geri ittiğinde kaşlarımı kaldırdım. Yine ne sorun vardı?

The Moon is so Beautiful | Chanlix ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin