6

12.3K 632 228
                                    

Acırsa canım, acıtırım.
____

' kendini hazırlasan iyi olur'

Onu en son gördüğümde söylediği bu son cümle, saatlerce ağlamama sebep olan.

Zihnimde yarattığı endişe çok ağırdı.

Ama şaşırmamam gerekirdi. Babam gibi bir adamın ardında bıraktığı miras kimbilir ne kirli işlerle ve kimlerin canı yakılarak kazanılmıştı.

Sadece miras da  değil, bir de evlat bırakmıştı ardında, kendi yolundan yürüyen. Abim.

Her ne kadar abimin beni sevdiğini bilsem de, babamın, ne olduğunu asla çözemediğim ve ne kadar uğraşsam da asla öğrenemediğim kirli işlerini abimin  devam ettirdiğine  emindim.

Babam ve abimin hayatı Hary Potter'ın Sırlar Odası gibiydi. Katman katman duvarların ardında yapılırdı her şey ve ben asla onlara ulaşamamıştım. Gücüm onlara ulaşmaya yetmemişti.

Uzun süre, yaptığı her neyse onu bırakması ve normal bir hayatımız olması için yalvarmıştım abime ama sanırım geldiği nokta asla dönemeyeceği bir noktaydı. Çabalarım hiç bir fayda etmeyince ben de çareyi on sekiz olur olmaz evimi ayırmakta buldum.
Okul masraflarım ve hayatımın devamı için gerekli olan parayı artık biraz da olsa temiz kazanmak istediğimden o kirli mirası son kez kullanıp okuluma yakın bir cafe açtım.Planım okul bitene kadar cafeden gelen para ile okumak ve bitirir bitirmez bir iş bulup cafeyi çalışanlara devretmekti. Basit bir hayat istemiştim hep. Mesela öğretmen olmak ve çocuklarla ilgilenmek, bildiklerimi paylaşmak, böyle şeyler, basit ve huzurlu..

Cafeden geride kalan ve payıma düşen tüm parayı da abimin tüm itirazlarına rağmen bir kaç sivil toplum kuruluşuna bağışlamıştım. Böyle kirli bir parayı nasıl temizleyebilirdim başka bir yol bilmiyordum çünkü.

Bir kaç saat yatakta büzüşmüş halde kendime ağladığım o anların sonunda bundan bir anda vazgeçtim.

Neden burada bir çocuk gibi büzüşmüş ağlıyordum?Gerçekten bu kadar kolay pes edebilir miydim? Saatlerce ağladıktan sonra bir karar verdim ve kararımı vermeden önce ki son düşüncem şuydu.

'kendime acıyacak zamanım yok'

Şimdi ise bulunduğum geniş çeperli ağaç gövdesinden beni kapattıkları odanın penceresine bakıyordum.

Pencerenin önünden geçip gökyüzüne doğru uzayan kocaman bir ağaç vardı, önce o ağaca tırmanıp sonra da tam yanında ki diğer ağaca geçmiştim, tarzan gibi.

Hiç plan yapmadan aklıma ilk eseni yapmıştım bir cesaretle ama devamını planlamamıştım, şimdi ise açtım ve  üşüyordum.

Sanırım henüz yokluğum anlaşılmamıştı.

Biraz önce eve giren o canavarın bütün adamları evi terketmişlerdi. Biraz daha bekleyip gittiklerinden emin olduktan sonra inip kaçacaktım. Plan buydu işte. Fakat etrafı biraz kesip düşününce beni getirdileri bu yer baya baya dağ başı ormanlık bir yerdi.Kesip atsalar kimsenin gelipte arayamayacağı kadar büyüktü.

Tüm planlarım suya düşmüş gibiydi ama pes etmem için erkendi.

Derin bir nefes aldım. Tam geri verecektim ki odanın ışığı yandı. Cam açık olduğu için ve perde olmadığı için içeriyi çok net görebiliyordum.

Anlaşma {Mpreg}  Where stories live. Discover now