~21~

9.1K 229 23
                                    

Uzun zaman sonra tekrar merhaba efenim. Hatalarım varsa şimdiden özür diliyorum. İyi okumalar ❤️

Üzerime müdürün sweatlerinden birini giymiştim. Gecenin bir yarısı olduğu için sütyen giyme gibi bir ihtiyacım olmamıştı.

Üşeniyordum!

Müdür yatak da uzanmış öylece camın önünde dikilen bana bakıyordu. Elektrikler hâlâ gelmemişti. Odayı müdürün telefonunun flaşı aydınlatıyordu.

Amma da kaliteli bir telefonmuş.. flaşı koskoca odayı aydınlatmaya yetmişti! Aynı gece lambası gibi!

Az daha müdürle sevişmenin eşiğine gelmiştik. Tabi o eşikten geri dönmemiz mucizeydi. Gerçi müdür dönmüştü. Neymiş onu istemem gerekiyormuş. Hadi be ordan yakışıklı piç seni!

Çok yakışıklı olabilirdi lâkin takıntılıydı. Katiyen olmazdı!

Neyse tövbe Allah'ım büyük konuşmuyorum.

"Bir gün her şeyinle bana ait olacaksın. Hem de kendi isteğinle." Dedi, dan diye. Alayla gülmek istesem de, kendimi tuttum. Suyundan gitmem gerekiyordu.

"Beni esir aldığının farkındasın değil mi?" Dedim. Dilimi üst dudağımda gezdirdim. Tamam işkence veya tecavüz girişiminde bulunmamıştı çok şükür. Lâkin ben yapamazdım.

Sırf kollarında ölen eski sevgilisine benziyorum diye sevecekse; hiç sevmesindi!

Adamın yakışıklılığına kapılıp gitsem de, mantıklı davranmam gerekiyordu. O beni sırf Pera'ya benziyorum diye yanında tutuyordu.

Yani en salak olan insan bile bunun aşk değil takıntı olduğunu anlardı!

Hoş. En salağı da bendim zaten!

"Esirim olsaydın şu an karşımda bu kadar rahat olmazdın."

Ağzımı açmam ile geri kapamam bir oldu. Sus Ece Naz suyundan git adamın!

Omuz silktim. "Haklısın." Diye, mırıldandım.

Zifiri karanlık ormanı yıldırım ışığı aydınlatınca, "Allaah!" Diye, cırlayarak müdürün yanına koştum. Fırtına az da olsa dinmişti. Ama gök gürlemeye devam ediyordu.

Müdür, gülerek başımı göğsüne yasladı. "Hayatımda gördüğüm en çatlak kişiliğe sahipsin.," Dedi, gülmeye devam ederken.

"Teşekkür ederim." Dedim, şirince sırıtarak. Yüzüm göğsüne gömülü olduğu için beni görmüyordu. Ama olsundu. Güzel iltifattı zaar. "İlk kez senden duymuyorum." Diye, devam ettim.

"Cesaretin takdir edilesi. Diğer kızlardan çok daha farklısın. Yüzün çok fazla güzel değil lâkin karakterin çok farklı."

Kaşlarımı çattım. Güzel değil de ne demek?! 'ulan madem güzel değilim ne bok yemeye esir aldın beni' demek istesem de, çenemi kapalı tuttum.

"Çirkin insan fetişin var o zaman." Dedim, alayvari bir tonlamayla. Küçük bir kahkaha patlattı. Kahkaha atması garibime gitse de, sesimi etmedim.

Okuldakilerin uğruna öldüğü müdür bu muydu zaar? Hani şu suratsız olan..

Gerçi benim seksi vücudum ve çekici karakterimi görünce herkes mutlu mutlu gülümserdi.

Benim gibi birine sahip olduğunu zannediyor ayol daha mutlu olmasın mı?

Tamam bu kadar şımarıklık yeter. Bir an önce buradan kurtulmam gerekiyor.

Pekâlâ her şeyi anlık yaşayan plansız vurdumduymazın teki olsam da, bir yolunu bulacağım.

Yani inşallah!

Müdür beni kendine bastırdı. Sarılışı sıkılaştı. "Seni de kaybetmeyeceğim." Diye, fısıldadı. Daha çok kendi kendine söylemiş gibi bir hâli vardı.

Allah'ım sen yardım et kurban olduğum. Nereye düştüm ben böyle?!

Araba sesleri geldiğinde, kaşlarımı çattım. Başımı cama çevirdim. Araba farlarının ışığı cama vuruyordu. Müdürün kasıldığını hissettim.

Ulan bir gün de olaysız geçsin be Ece Naz!

Şiddetli bağrışma sesleri geldiğinde, müdür hızla yataktan kalktı. "Burada bekle. Hemen döneceğim. Eğer kötü bir şey olursa dolabın içine saklan." Dedi, alelacele. Bir şey söylememi beklemeden odadan çıktı. Karanlık odayı aydınlatan telefonu elime aldım. Adamların sesi hep birbirine karışmıştı. Kimsenin dediğinden hiçbir şey anlamıyordum.

Neler oluyordu?

Ellerim titremeye başladı. Aradan birkaç saniye geçti. Kulağı sağır eden silah sesleri duyuldu. Evin ön kısmından geliyordu.

Hayır şu an bayılmamam gerekiyordu. Buradan uzaklaşmak istiyordum. Eğer biraz daha silah sesi duyarsam kesinlikle bayılacaktım!

Elimde ki telefonla aşağı indim. Hızla mutfağa gittim. Evin ön kapısı açıktı. Ve müdürün adamları kimsenin girmesine izin vermiyordu. Böylelikle adamlar da evi taramaya başlamıştı. Seri bir şekilde dibimde bulunan kapıdan girdim. Burda beni göremezlerdi. Gerçi o kadar dalmışlardı ki yanlarına gitsem yine fark etmezlerdi.

Eğer birini öldürmek isteselerdi şu an kapının önünde bir sürü ceset olurdu. Belki de vardı. Bilmiyordum!

Mutfağın sonunda bir kapı daha fark ettim. Hızla kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açıp, evin ön kısmıyla alakası olmayan arka bahçeye çıktığını fark ettim. Allah'ım şans yüzüme güldü! Arka bahçeye çıkmadan evvel duyduğum son şey ise, hiç duymadığım bir sesin "Ece Naz'ı alıp götüreceğiz kimseye bir şey yapmayacağız." Demesiydi.

Arka bahçe kapısını mutfağa yapana bir sürü dua ederek mutfaktan çıktım. Hızlı adımlarla havuzu geçip, bir hayli yüksek olan duvarın önüne geldim.

Bu duvarı yapan adamın suratında ossuran Araf'lar twerk atardı inşallah. Böyle yüksek duvar mı olur anam bacım?

Silah sesleriyle beraber, cam sesleri geldi. Sanırım evin camlarını indirmişlerdi. Eğer bir an önce duvara tırmanmazsam beni de indireceklerdi..

Göt korkusuyla duvarın önünde duran küçük ağaçtan destek alarak duvarın üstüne çıktım. Bir an önce buradan kaçmam gerekiyordu. Daha fazla silah sesi duymak istemiyordum. Fırsat bu fırsat müdürden de kurtulmuş olacaktım.

"Ece neredesin?!" Diye, bağırdı müdürün korku filmi fon müziklerine benzeyen gerilimli sesi.

Tamam benzetme saçma olabilirdi lâkin göt korkusundan ne dediğimi bende bilmiyordum. Müdür ve evi basan adamlara yem olacaktım. Eğer bu duvardan atlarsam da karanlık orman da kurda kuşa yem olacaktım. Saat kaçtı bilmiyordum. Tek bildiğim günün aymasına en fazla iki saat kalmıştı.

Hiçbir şey düşünmeden yüksek duvardan atladım. Neyse ki yağmurdan dolayı her yer çamur olmuştu da fazla can acısı çekmemiştim.

Telefon hâlâ elimdeydi. Telefonu müdürün evinin bahçesine fırlattım. Sinyalden yerimi bulabilme ihtimali vardı. Ve kaçmaya yeltendim diye kesin bu sefer bana işkence ederdi. Ve ben şu an hem Araf'ı kendime daha çok musallat edip, hem de kurda kuşa yem olmayı göze alacak kadar aptalca hareket ediyordum.

Aptalca hareket etmemin tek nedeni ise götümün tutuşmasıydı!

Ne olacaksa olsun diye düşünerekten karanlık ve ürkütücü görünen ormanın derinliklerine doğru koşmaya başladım...

Kapının Ardında ki Yüz (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin