~37~

5.2K 146 18
                                    

"Abi sen ciddi misin?" Diye, sordu İbo hayretle. Karşısında şeytani bir şekilde gülümseyen Araf'a bakarken. "Bu çok tehlikleli! Ölüm riski bile olabilir!"

"Ölüm riski yüzde otuz İbo. Yüzde yetmişlik kısmı tehlike arz etmiyor." Dedi, Araf. Keyfi oldukça yerindeydi.

"Ya Ece Naz o yüzde otuzluk kısımda olursa abi? Hiç düşünmedin mi bunu?!"

Araf kaşlarını çattı. Öldürücü bakışları İbo'yu hedef aldı.  "Sen neden bu kadar düşünüyorsun Ece'yi?" 

Aslında Ece Naz değildi İbo'nun umurunda olan. Tek düşündüğü Ece Naz'a da bir şey olursa Araf'ı bu sefer gerçekten de zapt edemeyecekleriydi.

Çünkü İbo farkındaydı kız ne kadar Araf'a yüz vermese de, Araf o kızdan teselli buluyordu. Pera'yı görüyordu..

Gerçi dış görünüşleri dışında Pera ile oldukça zıt kişiliğe sahiplerdi. Lâkin Araf'ın bunu umursadığı söylenemezdi.

"Cevap versene!" Diye, tısladı Araf. Çenesi kasılmış, her an İbo'yu parçalamaya hazır gibi görünüyordu.

"Haklısın abi. Özür dilerim." Dedi, İbo. Eğer ters bir şey söylerse, Araf'ın şimdi burada gözünü dahi kırpmadan kendisini öldüreceğinin bilhassa farkındaydı.

"Bir hafta sonra bu iş hallolmuş olacak İbo. Ece Naz'ın hafızası silinecek. Gözü benden başka kimseyi görmeyecek."

Bu nasıl bir takıntıydı böyle? İbo yutkundu.

O an pişman oldu.

Rüzgâr'ın değil de, Araf'ın tarafında olduğu için pişman oldu..

Belki de Rüzgâr'a ihanet etmeseydi, şimdi hayatta olacaktı. Karısı ve çocuğu orta da kalmayacaktı..

"Ece Naz'ın hafızasını sildirmeye eminsin yani abi?" Dedi, sorgularcasına. Adamın kötü bakışlarını fark ettiğinde hemen düzeltti. "Tabi eminsin. Benim ki de soru mu."

"Eminim. Hiçbir şeyden emin olmadığım kadar eminim hem de!"

                                      .....

Dizlerimi karnıma çekmiş, öylece duvarı seyrediyordum. Gördüğüm rüyadan o kadar etkilenmiştim ki; bir türlü kendime gelemiyordum.

Regl olmamdan ötürü karnımda felaket bir sancı vardı. Midem bulanıyor, canım hiçbir şey istemiyordu.

Odada yatak ve çekmeceden başka hiçbir şey yoktu. Bir de televizyon vardı. Çekmecenin içinde iki şişe su vardı. Yemek saatlerinde de Araf gelip, beni bir şeyler yemeye zorluyordu.

Bu sefer gerçekten de esir alınmıştım sanırım..

Her an delirecek gibi hissediyordum. Ne cazgırlık yapasım, ne de espri yapıp ortalığı kızıştırasım vardı..

Günden güne eriyip bitmeme mâni olamıyordum. Şiddet değil de, daha çok psikolojik baskı görüyordum.

Şiddet görseydim bu kadar kötü olmazdım sanırım. Şiddet görseydim, en son vücudum daha fazla dayanamazdı. Ve ben ölürdüm.

Ölmek böyle hissetmekten çok daha iyiydi. Bu hissin tarifi yoktu. Her an ölecekmiş gibi hissediyorsun, ölüm korkusu geliyor. Lâkin ölmüyorsun..

Panik atak mıydı bu?

Evet öyleydi.

Sanırım Rüzgâr'ın ölümü ben de ağır bir travma yaratmıştı. Ve ben bunu atlatabileceğimi hiç zannetmiyordum.

                                      .....

Gökhan gözlerini açmış, sinirli bir şekilde yatağın dibinde dikilen Kartal'a bakıyordu.

"Amına koyduğumun sik kafalı uşağı!" Diye, söylendi Kartal kendi kendine.

"Bana mı dedin götlek?" Dedi, Gökhan yorgun bir tonlamayla.

"He amına koyayım sana dedim!"

"Ya bir siktir git yarrağım." Diye söylendi, Gökhan. Yorgun bir şekilde gülümsemişti.

"Piç! Diğer tarafta ak sakallı dedeler ponçiklemedi mi lan seni!" 

"Ponçiklemez olur mu hiç? Ak sakallı dedelerle full HD twerk attık. Hatta beni çok sevdiler. Sana da selamları var. En yakın zaman da seni de misafirliğe bekliyorlar."

Kartal küçük çaplı bir kahkaha patlattı. "Ne göt adamsın Gökhan la!"

Gökhan yorgun bir şekilde güldü. "Rüzgâr nerede?"

Kartal yutkundu. Hiçbir şey çaktırmamaya çalıştı. Gökhan'ın durumu kötüye gitmesin diye yalan söylemek zorunda kaldı.

"Ece Naz ile beraber vakit geçiriyorlar." Dedi, dan diye.

Gökhan usulca gözlerini kapattı. Yüzünde içten bir gülümseme belirdi. "Biz burada diğer dünyayı ziyarete gidelim. Rüzgâr beyler sevdiği kadınla vakit geçirsin."

"Senin ossuruklarını çekmektense sevdiği kadınla vakit geçirmeyi tercih etti tabii." Dedi, Kartal. Bakışları dalgınlaşmış, yüzünde ki gülümseme solmuştu.

"Japon kılıklı pezevenk de mi gelmedi lan!" Dedi, Gökhan çemkirerek.

"O kim amına koyayım?!"

"Neydi onun adı? Takalı makalı bir şeydi. Hatırlamıyorum."

"Ulan beni gördüğüne sevinmedin mi göt?!" Dedi, Kartal konuyu değiştirmek amaçlı.

"Ya öyle değil." Dedi, Gökhan gülerek. "Ne bileyim amına koyayım! Sanki hepsi ölmemi bekliyormuş gibi ama ölmemişim!"

"Öldürmeyen Allah öldürmüyor Gökhan efendi."

Kartal yutkundu. Şimdiden Rüzgâr'ın öldüğünü ve Ece Naz'ın asıl Araf'ın elinde olduğunu nasıl söyleyeceğini düşünmeye başladı..

Bu Kartal için epey zor olacaktı...

"Neyse orospunun fırlattığı Araf'ın götüne girsin bu bilgi. Ölmedim!"

Kartal samimi bir şekilde gülümsedi. "O insan dışı varlığa daha neler neler girecek. Ah Gökhan'ım ah!"

"Benim sikimin gireceği kesin!" Dedi, Gökhan.

"Lan pezevenk çok konuşuyorsun! Yat zıbar dinlen! Daha ortalığın amına koyacağız seninle!" Dedi, Kartal.

"Kartal." Dedi, Gökhan birden bire. "Ölseydim eğer Pera'ya kavuşur muydum?"

Kartal böyle bir soru beklemediği için neye uğradığına şaşırdı. Sustu. Cevap veremedi. Sert bir şekilde yutkundu. Kartal'ın bir cevap vermeyeceğini anlayan Gökhan üstelemedi. "Ayrıca Rüzgâr'ı görmeden uyumak istemiyorum." Dedi, rahatsızca yattığı yatak da kıpırdanırken.

Ortamın gittikçe gerginleştiğini fark eden Kartal ağır bir nefes aldı. Zorlukla güldü. "Valla onu bunu bilmem de, Rüzgâr seni böyle görmek istemez. Onun için uyu dinlen." Diye, mırıldandı zorlukla.

Gökhan gülümsedi. Gözleri ağır bir şekilde kapandı. Ne kadar dirense de her hâlinden belliydi ne kadar yorgun olduğu. İstese de uyanık kalamazdı zaten. O yüzden daha fazla diretmedi..

Gökhan'ın uyuduğunu anlayan Kartal daha fazla dayanamadı. Yavaş adımlarla odadan çıktı. Kapıyı kapatır kapatmaz, kapının dibine çöktü. Teselli arar gibi, derin bir nefes çekti içine. Gözünden bir damla yaş süzüldü. Göğsü sıkışmaya başlamıştı.

"Özür dilerim Gökhan.." diye, fısıldadı. "Özür dilerim kardeşim."

Kapının Ardında ki Yüz (+18)Where stories live. Discover now