23

12.8K 1K 212
                                    

*İyi okumalar

Kürşat, Doruk'un arkadaşıyla karşılaştıklarında gergin muhabbeti dinlemişti. Gerginliğin Doruk'tan dolayı olduğunu görüyordu. Arkadaşı konuşurken alt dudağını ısırıp durmuştu. Kürşat ismini sorduğu çocuktan bugün zikredilen ismi alınca, sinirle güldü. Kimse kendisini rahatsız eden biriyle arkadaş olmazdı. Kumral yine ona bir şeyleri doğruları söyletmeden anlatmıştı. Bu çocuğun da dövülmesini istiyor olmalıydı ama Kürşat yalandan sıkılmıştı.

Düşüncesi buyken, Doruk'un üzgün bakışlarını gördü. Ince dudaklarını birbirine bastırmış, dudak çizgisi yokmuş gibi ona bakıyordu. Gözlerini de yere çevirmişti.

Munteza "Size iyi eğlenceler." deyip, koşusuna devam ederken arkada bir aksiyon bıraktığını biliyordu.

Kürşat sertçe nefes alıp "Seni rahatsız eden bu muydu?" dedi. Doruk hiçte o piçten rahatsız gözükmüyordu
Doruk mumunun yatsıya kadar bile sürmemesi yüzünden kendine sövüyordu.

"Ben-"

"Arkadaşınla sorunun var ve onu döveyim mi istedin?"

Allah tarafından önüne kurtuluşu, Kürşat'ın dudaklarından dökülmüştü. Doruk yalanı sıvamayacağını düşünüyordu ama bu şekilde 'sen gel diye söyledim.' demekten daha mantıklı gelmişti.

"Pisliğin teki gördün zaten. Kim arkadaşını ifşa eder?"

Kürşat sağ elinin üstünü tırnaklarıyla çizen herife baktı. Tedirgin olduğunda sanırım bu hareketi yapıyor diye düşündü. Kafasını iki yana sallayıp onunla ilgili detaylara takılan zihnini uzaklaştırdı.

"Söyleseydin direkt bu diye döverdim."

"Şimdi...Gün mahvolsun istemedim. Yemek falan yedik. Ağzımızın tadı kaçmasın dedim."

Doruk bu sefer tamamen dürüsttü. Muntaza orospusunu gördüğü zaman düşündükleri tam olarak buydu. Nedenleri farklıydı sadece.

Kürşat, Doruk'un hala üzgünce konuşması yüzünden ona kızamadı. Gerçekleri bilse kızardı ama Doruk'un şansı yaver gitmişti.

"Neyse, madem arkadaşın sorunu kendin hallet. Hadi eyvallah."

Kürşat yanından ilerlerken Doruk "Ne?" diye mırıldandı. Birden arkada bırakılmıştı. Kendi yaptığını sorgulamazken, adımları kendisinin iki katı olan adamın arkasından koştu.

"Kürşat!"

Kürşat, durup Doruk'a baktığında Doruk hemen onun önüne geçmişti. Kürşat'ın bakışları da onunla birlikte dönmüştü.

"Buyur hala sıkıntı mı var?"

Doruk, bir daha Kürşat'ın buraya gelmeyeceğini hissediyordu. O eyvallah fazla veda gibi gelmişti. Saçlarını dağıtıp, alt dudağını dişledi. Kendisi için, olayları hızlandırması gerekiyordu. Bu son şansıysa, değerlendirecekti.

Gözünü kapatıp açtığında utangaç bakışlarından kurtuldu. Parmaklarını hiç düşünmeden Kürşat'ın kabanının yakasında gezdirip, ona yaklaştı.

"Bugün evde yalnız olacağım. Ben de kalsan olmaz mı?"

Madem yalanları götünde patlıyordu o da her zamanki gibi net olurdu. İsteklerini, istediğince söylerdi. Kürşat şimdi onu sorgulasa bile, hareketlerinde bir farklılık olduğunu anlardı. Heteroların bazen dürtülmeye ihtiyacı olurdu. Doruk, bir erkeği baştan çıkarmak için yeterince güzel olduğunu düşünüyordu.

Kürşat, Doruk'un değişen tavrıyla dumur oldu. Biliyordu çocuğun eşcinsel olduğunu da, kendisine karşı bu kadar istekli bakmasını beklemiyordu. Kabanının yakasında gezen parmaklar aşağlara kayarken, hızla o parmakları tutup sıktı.

Gözleri çevrede tedirgince dolaşırken "Ne yapıyorsun?" dedi. O parmakların ne kadar aşağı inip, cürretkar olacağını kestirememişti.

Doruk, acıyan parmaklarını umursamamaya çalışıp konuştu.

"Bence güzel vakit geçirebiliriz."

Kürşat sinirle onun elini itti. Doruk tam da onun düşündüğü gibi, azgın ahmağın tekiydi. Kendisine bile yürüdüğüne göre gözü de karaydı.

"Bana mı yavşıyorsun lan?"

Belli olan davranışı soran Kürşat cevabı da biliyordu. Sadece duyup tescillemesi lazımdı.

Doruk'un bedenine heyecan ve korku aynı anda yayıldı. Az önceki olay yüzünden kavga etmemiş olsalar bile şimdi diyeceklerinden sonra feci bir dayak yiyebilirdi. Yine de artık dürüst tarafı baskındı.

Elini ovalarken "Evet. Bu arada sen hakaret etmeden söyleyeyim, ibneyim aynen." dedi.

Kürşat bunu da biliyordu. Gözleri tekrar etrafta gezindi. Bu sefer yanlarından geçenlerden onlara bakan yoktu.

"Siktir git, elimde kalma."

Doruk, beklediği tepkiyle ellerini yumruk yapıp iki yanında sarkıttı. Kürşat yine onun yanından geçip giderken, bu sefer omzundan da itip yana sendelemesine neden olmuştu.

"Hayvan!"

Bağırtısı, onlarda olmayan gözlerin dönmesine neden olurken Doruk ellerini biraz daha sıktı. Etkilendiği piçi etkilemesi imkansızdı. Söylemekle hata mı yaptı diye düşündü ama bu anlıktı. Kürşat zaten o hiçbir şey söylemese de arkasına bakmadan gidecekti.

"Ben de Doruk Sonay'sam, seni kapımda köpek ederim piç."

Kendi kendine verdiği gazın onu havaya uçurmaması için dua etti. Bu burda bitmeyecekti.

Sev Sevebilirsen (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin