66

9K 800 241
                                    

*Bir bölüm daha atıcam sonra. iyi okumalar :) 🖤

Derin sessizlik, sokağa hakimken, Kürşat duvara sırtını dayamış dumanlıyordu. Hamdi onun eline dalı tutuşturup, yakmıştı. Yanına da kendisi yaslanıp, sigarayı kaymak gibi hüpletiyordu.

Osman "Dedikodularda gerçeklik payı yok değil mi abi?" derken, sesi miyavlar gibi çıktı.

Sessizlik bozulmayınca, Osman ağzını açmak zorunda kalmıştı.

Hamdi "Hele söyleyişe bak nasıl da kıvranıyor yavrum" deyip, Osman'ın yanağından makas aldı.

"Osmanımız parlak gibi olduğundan korkuyor hep. Lan senin kıllı götünü sikmek isteyen olmaz, korkma"

Hamdi, kuzenine yandan bakıp boğazını temizledi. Biliyordu herkesin tutumunu. Kendi tutumu da belliydi. Osman eline vurup tersçe bakınca öpücük attı. Eğer dalgaya vururlarsa, kimsenin bu konuda yükselmeye mecali kalmazdı. Aksi takdirde kuzeninin yanında olması kan meselesi olduğundan, herkesi pert ederdi.

Osman "Parlak sensin piç. Asabımı bozma" diye homurdanıp tiksintiyle yanağına elini sürtüp durmuştu.

Osman, gerçek bir homofobikti. İki erkek, iki kadın sevgiliyi geç, kavga dışında birbirilerine dokunması bile iğrençti. O sevmezdi mıçmıçlığı. El ele tutuşarak gezen kızlar, kol kola gezen erkekler iğrençti. İğrençti de Kürşat'a söylemeye dili varmıyordu. Korkudan değildi bu. Ağzının burnunun kırılacağını bilse de defalarca babasının işini koruyan, onu kurtaran arkadaşına hayat ve can borcu vardı.

Kürşat, sigaradan çektiği dumanı havaya salarken "Rahatsız olan yanımda kalmasın." dedi. Sonra dudağı kıvrılıp "Çekip vurmayı da deneyebilir" demişti.

Yunus hemen kaşlarını çatıp "Delidir ne dese yeridir amına koyayım. Ne vurması kardeşim, düşmanın mıyız?" diye sıraladı.

Yunus ona iki hafta önce 'dedikodular' dese bile, tatları kaçmasın diye susmuştu. Şimdi tatları kaçabilirdi. Çünkü görüyordu ki söylenenlerin ipi, hayali bir sandala bağlı değildi.

Hamdi omzuyla, Kürşat'a çarpıp "Burdan sana yumruk kalkmaz" dedi.

Kürşat sigarasını yere attıktan sonra, başını gökyüzüne kaldırıp, gözlerini kapadı. Çevresinin tepkisini düşünemeyecek kadar aklı doluydu.

Osman "Gerçek yani" deyince, Yunus karnına 'sus' anlamında dirsek geçirdi.

Osman rahatsızca kıpraşıp "Benim eve geçmem lazım. İşlerim vardı" diye geveledi. Üçünün de yüzüne kısa bakışlar atıp "Allahaısmarladık" deyip, yürümeye başladı.

Geride kalan üçü de biliyordu ki, Osman artık onlara anca selam verirdi. Ya da görmezden gelirdi.

Yunus "Şaşırmadım" diye mırıldanıp, ellerini cebine soktu.

Yunus için de bu şeyler yanlıştı da yanlışa kendisi girmedikçe sorun yoktu. Hem,  o sevgi nedir bilirdi. Havva'ya aşkından sürünürken, başka bir sürgüne zincir vurmak ona yakışmazdı.

Kürşat "Sen de git Yunus." dediğinde, "Neden kardeşim sokak senin mi?" diye alayla konuştu.

Bu halayı Hamdi'yi güldürürken "Adamsın Yunus" dedi.

Yunus "Eyvallah biraderim sen değilsin. İnsan bile bile yanan kuzenini sokağa salar mı?" dediğinde, Hamdi'nin yüzü düştü.

Hafifçe öksürüp "Kürşat, anam konuşmazdı gelsen" dedi.

Yunus anlamıştı, ailevi sıkıntı olduğunu. Bu yüzden dudaklarına fermuar çekti. Şimdiden itibaren iki kuzenin konuşmasında, dinleyici olacaktı.

Sev Sevebilirsen (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin