Selamın aleyküm🤗🤗
Tepsiyi sağ elime alıp babamın odasının kapısını tıklattım.
'Gir' sesiyle içeriye girdiğimde babam yatağında oturuyordu. Elimdeki tepsiyi masaya bırakıp babamın yanına geldim."Uyanmışsın, bende sana kahvaltı getirmiştim."
Tepsideki bezi babamın önüne koyup yumurtasından bir çatal alıp uzattım.
"Teşekkür ederim biriciğim. Ben yerdim sen zahmet etme."
Yalandan kötü kötü bakıp kaşlarımı çattım.
"Zahmet mi? Oda ne? Ben bundan zevk alıyorum."
Babam saçlarımdan okşayıp yanaklarımdan öptü.
Kahvaltısını ellerimle yedirdiğimde peçeteyle yüzünü sildim."Baba bugün şirkete gideceğim, Levent beyle telefonda konuştuk. Sen merak etme herşeyi toparlayacağım sen canını sıkma artık yanındayım."
Babamın kendi emeğiyle kurduğu bu şirketin batmasını istemiyordum. Harun pisliği benim yokluğumu fırsat bilip tüm paraları yavaş yavaş paravan çirketlerin üzerinden kendi hesabına aktarmış ve şimdide ortalarda yok. Şirket avukatımız Levent beyle iki gündür bu konuları konuşuyor bir çözüm arıyorduk. Henüz hastaneden yeni çıkmış babamı yormak istemiyorum. Bir yandan babamın hastalığı bir yandan Diyarın düşük tehlikesi hastaneden adım atamadım. Bugün babam taburcu oldu Diyar hala hastanede. Neyseki iyi olan tek şey sağlık durumları. Şimdilik bebeği ve kendisi iyi. Çınarda başından ayrılmıyor. Bu beni çok mutlu ediyor. En azından birimiz mutlu.
"Kızım senin bana anlatamadığın bir derdin mi var?"
"Hayır baba bildiğin şeyler şimdi Levent beyle..."
Babam elimden tutup sözlerimi böldü.
"Şirketten bahsetmiyorum."
Babam oturduğu yerden dikleşip iki elimi avuçlarının içine aldı.
"İki gündür bir derdin var ama söylemiyorsun. Dalıp dalıp gidiyorsun."
İki gündür aklımda olan çok şey vardı ama en önemlileri benim ailem gerçekten onlar değil mi? Harunun dedikleri doğru mu? Diyarın ailesi gözümde canlanıyor gerçekten o insanlar mı benim gerçek ailem yoksa Diyar la benzememiz bir tesadüf mü? Hani derler ya her insanın dünyada ona benzeyen bir ikizi olur. İşte o kişi belkide Diyardır. Anlayacağınız kendimi avutuyorum. Bunca yıllık hayatımın bir yalan olup çöpe atılmasını istemiyorum.
"Bak yine daldın. Söyle ne derdin var güzel kızım. Seni böyle görmeye dayanamıyorum. Bana anlatmayacaksında kime anlatacaksın."
Ellerimi babamın elleri arasından yavaşça çektim. Yeni kalp ameliyatı olmuşken bunları konuşamazdım.
Yerimden kalkmak için ayaklandığımda babam bileğimden tuttu." Biriciğim ben senin babanım ne derdin varsa benimle paylaş böyle kaçma üzüyorsun beni."
Pes etmiş bir şekilde tekrar oturdum.
Babam ondan birşeyler saklamamı hiç bir zaman sevmezdi. Ona her şeyimi anlatmamı ister arkadaş gibi olalım derdi. Gerçi söyleyincede kendi istediği yoldan gitmemi ister yapmazsamda ne yapar eder o yola sürükletirdi. Tüm ebebeynlerde böyle değil mi?"Baba daha sonra konuşsak şimdi sen daha yeni hastaneden çıktın. Önemli bir ameliyat atlattın..."
"Hayır şimdi konuşalım ben iyiyim. Yanımda artık sen varsın nasıl kötü olabilirim ki."
Derin bir nefes çektim içime.
"Baba benden sakladığınız çok önemli bir sır var mı?"Babam bir kaç saniye düşündü ama yüzünde hiç bir değişim olmadı. Başını olumsuzca salladı.

YOU ARE READING
Ağa'nın Deli Karısı (Kaçakgelin) Tamamlandı.
Action#tamamlandı. Merakla arkamı döndüğümde koridorun ortasında onu gördüm. Gözlerim ardına kadar açılırken dudaklarımda aralandı. Gözlerim, benimkinin aynısı gözlerine kaydı. Oradan saçlarına, burnuna yanaklarına, dudaklarına, her bir uzvuna uzun uzun...