getaway car •taennie

starts

arabayı gelin odasından çıkardığım anda bize doğru gelen yaşlı kadını fark etmiştim. o anı her hatırlayışımda tüylerim diken diken oluyordu. geçmişte aldığım işlere kıyasla, jennie hayatıma çok büyük bir heyecan getirmişti ve ben o günkü hislerimi bir türlü aklımdan atamıyorum.

"gelin giyiniyor." yaşlı kadın tam kapıya uzanacakken tuttuğum arabayla önünü kestim. o an yapılacak en mantıklı şey, buymuş gibi gelmişti. durdu ve önce beni, daha sonra da yüzü gözükmeyen jennie'yi inceledi.

"eh, en azından en uğursuz gelinliği seçmemiş."

kadın yüzünü buruşturdu ve arkasını dönüp ilerlemeye başladı. kaşlarımı çatıp şaşkınlıkla arabayı iterken jennie'nin söylenmesini duymuştum.

"bu da demek oluyor ki kaynanam gelinliği de yanımda götürmeme üzülmeyecek."

gülümsememi saklamaya çalışarak arabayı ittirmeye devam ettim. kendi düğününden kaçarken nasıl böylesine umursamaz olduğunu anlayamıyordum. karşımdaki kadın gerçekten de başka bir şeydi.

mutfağı aşıp dışarıya çıktığımızda arabayı kendi arabamın yanına kadar sürdüm ve jennie'nin üzerindeki örtüyü yavaşça çekip almıştım.

"olamaz taehyung, saçlarımı bozdun! hiçbir gelin düğün gününde çirkin olmamalı!"

"en çirkin gelinliği seçmişsin, gerçekten de tek derdin saçın mı?"

ona ayak uydurup şakalaştığımda, yüzünde öylesine güzel bir gülümseme oluşmuştu ki sıcaklığının tüm vücudumu sardığını hissetmiştim. eğer acelemiz olmasa, orada öylece durup onu izleyebilirdim.

"atla, yoksa uğursuz gelinliğinle damadın hayatını mahvedeceksin."

"onu bu zamana kadar terk etmemek için tek sebebim, belki de evlenince her şeyin düzeleceği ihtimaliydi. neyse ki bunun cevabını da öğrendik. iyi ki gelenekler var."

arabaya girmeden önce söylediği sözler öylesine merakımı uyandırmıştı ki, normalde asla yapmadığım bir şeyi yapıp kaçış arabasını kullanırken müşterime neden diye sormuştum. cevabı ise, nişanlısının geleneklerinden bile daha garipti.

"moda tasarımı mezunuyum. bu iğrenç gelinlikle kimsenin karşısına çıkamam ya?"