fincan

2.3K 273 145
                                    

"Bana yüklü bir para teklif ettiler... Ben de karşı tarafın güvenini kazandım, Young'un duygusal boşluğundan yararlandım diyebilirim..."

Tekli koltuğumun üzerinde bir psikiyatrist gibi onu dinliyor ve dizime koyduğum kağıda bir şeyler çizip duruyordum. Bacak bacak üstüne attığım için, kağıdımı göremiyordu. Onun ağzından çıkan şeyleri yazdığımı düşündüğünden duraksamıştı. Duraksadığından, meraklıymış gibi devamını dinlemek istediğimden sormuştum.

"Sonra?"
"Uzun zaman önceydi, bana gönül vereceğini düşünmemiştim."
"Hmm... Biraz yan durur musun?"

Suratına bir anlığına bakıp, elimdeki kalemi suratına doğrultarak kendimce yüzünün ölçüsünü almıştım. Dudakları aralanmıştı.

"N'apıyorsun?"
"Hiç."

Kağıdıma geri dönmüş ve kulağındaki küpeleri çizerken sırıtmıştım. Bir anda ayaklanıp, kağıdıma bakmak istediğinde, aniden defterimi gövdeme yapıştırıp gizlemiştim. Suratına gülerek baktığımda, kaşlarını çatmıştı.

"Beni dinlemiyorsun. Tanrı aşkına, bu... Bu bi' oyun mu sence?"

Köpürmüştü. Gövdeme yapıştırdığım defteri öyle bir çekip almıştı ki, onu durduramamıştım. Karaladığım ve onu saçma sapan çizdiğim resme bakıp, defteri duvara doğru fırlatmıştı. Şifonyerin üzerine doğru düşen defter çerçevelerimi devirmişti.

"Sikeyim, KCIA'dan falan değilsin sen. Sarhoş kaltağın tekisin."

Gülerek ayaklanmış ve onu omuzlarından tutarak kendime çevirmiştim.

"Sarhoş kaltağın teki mi?"
"Siktir git, buraya oyun oynamaya gelmedim."
"Benim ofisimde olan sensin, beni mi kovuyorsun?"

Beni göğüslerimden tutarak tüm gücüyle koltuğa doğru ittirmişti.

"Sana açık açık neler olduğunu anlatıyorum. Hem beni buraya bir anlaşma için getiriyorsun, hem de umursamaz davranıyorsun. Deli misin sen? Kafayı mı sıyırdın? Öldürülmek mi istiyorsun?!"

Üzerime doğru eğildiğinde, ayağımı göğsüne yaslayarak onu sertçe itmiştim.

"Bana bildiğim şeyleri anlatıyorsun. Sana hayat hikayeni sormadım."

Sarsılıp yeniden üzerime yürüyünce beni bacağımdan çekip koltuktan yere düşürmüştü.

"Agh!"

Kalçamın üzerine düştüğümden canımın acısıyla kaşlarımı çatmış ve gözlerimi sıkmıştım. Bir anda, ben yerdeyken üzerime oturup el bileklerimden tutarak beni altına almıştı.

"Her şeyi baştan anlatmaya çalışıyorum. Daha fazla oyun yok, anladın mı?"

El bileklerim, onun sıcacık elleri arasındaydı. Üstümdeyken, bedeninin tüm ağırlığını vermişti. Gözlerimiz buluştuğunda, kendinkileri kaçırmış ve beni rahat bırakarak üstümden kalkmıştı.

"Oyun oynayan sensin, lafı dolandırıp durdun yarım saat boyunca... Bana net cevap vermen gerekiyor."

Yerden doğrulup, ayağa kalkmıştım. Yeniden bir sigara yakmak için dağınık sehpanın üzerine bıraktığı paketi eline almış ve bu sefer sigarasını içerdeyken yakmıştı.

"Bak, beni bu bokun içinden kurtarman için sana tek bir şey itiraf edeceğim..."

Sigarasından çektiği dumanı üflemiş ve sehpanın üzerindeki küllük benzeri bir kabın kenarına bırakmıştı.

SAVIOR | TAEKOOKWhere stories live. Discover now