bölüm 4 Dertsiz Başıma Dert

1.3K 83 17
                                    

Yata yata büyüdünüz derdi annem eskiden. Haksız olduğunu düşündüğüm bir an bile olmadı. Annem öyle çocuklarıma eğitim vereyim, piyano öğrensin, yabancı dil şart şurt diyen annelerden değildi ne yazık ki. Hayatını bize adamış olsada tek derdi bizi büyütmek ve aç bırakmamak olmuştu.

Garibanın ekmeği mizah diyede eklerdi. Kendini dedikoduya son zamanlarda vermesinin asıl nedeni yaşadığı hayatı görmezden gelmek olmalıydı.

İnşallah öyledir.

Başvurum kabul olduğunda annem önce şaşırdı, ardından inanamadı. Yata yata büyüyen karpuz Aslı iş başında..

Patronum için üzgündü. Evden gittiğim için mutlu. Kadının ortası yok vallaha.

Neyse, bugün mülakata gidecektim. Taliplerimi değerlendirmeyi beklerken değerlendirilen olacak olmak biraz canımı sıkıyordu.

Bugüne beni hazırlayan Sanem'e çok teşekkürler!

Benim için vazgeçemediği o ayakkabıları bile verdi. Neyse ki ayakkabı numaralarımız aynıydı. Ne kadar kısada olsam otuz sekiz numaraya ulaşan ayaklarımı tebrik ediyorum. Otuz altı olsaydı bugüne sindirellalı beyaz converslerimle gelmek zorunda kalacaktım.

Gerçek değil!

Fakirler gerçek convers alamıyorlar, alıyorlarsa gerçekten fakir değiller.

Cümlenin anlam ve önemi.

Aman Yarabbi!!

Giyindiğim her şey Sanem'in dolabındandı. Adeta bir karede iki Sanem. Benden daha heyecanlı ve sürekli gereksiz konuşmamam konusunda ısrarcıydı.

Başvuru yaptık, yetmedi. Sanki plazada işe alacaklar gibi davranmaları.. bende sandım ne yalan söyleyeyim. Dergi deyince insan bir uçukluyor ama öyle plaza falan işin içinde değil.

Ne yazık ki..

Bir apartman dairesinin yedinci katı.

Yeni iş yerine merhaba de Aslı!!

"Merhaba."

"Ne diyorsun Aslı? Odaklan, birazdan seni alacaklar."

Gözlerimi devirdiğimde Sanem'in omzuna dokundum. "Sakin ol, bu işi bana vermek zorundalar. Başka çare bırakmayacağım onlara."

"Sakın tehtit etmeye kalkışma onları. Senin amcanın emniyet amirliği geçen yıllarda kaldı. Yemiyor kimse bu numaraları.."

Ah, amcam Ferhat. Kendisi Ankara emniyet müdürüydü. Geçen yıllarda.. az ekmeğini yemedik. Dayımız avukat, savcı olmasa da.. bizde yaptık bir şeyler.

"Abartma," dedim omuz silkip. "Kendim olarak alamayacağım iş yok.."

Sanem dişlerini gösterdi. "Başta anlaştık ya Aslı! Kendin gibi olmayacaktın, göz boyayacaktık hani."

"Aman, almazlarsa almasınlar. Ben Aslı'yım Sanem. Şekilden şekile giremem."

"En azından çok konuşma.. sigortan başladıktan sonra açılırsın."

Sanem'in annemvari konuşmalarına aldanmadım. İçeri ki odaya alıyorlardı. Bir odanın içindeydik, saçma sapan mülakat deyip duruyorlardı. Bu ofiste neyin mülakatı?

"Aslı Hanım, buyrun. Sıra sizde." Yanıma gelip gülümseyen kadına gülümsedim. Peşinden odaya doğru yürümeye başladığımda cebimdeki okunmuş pirinçleri avucumun içine aldım. Annem koymuştu. Bana inancı olmadığı gibi Allah'a inancı tamdı, çok şükür.

İçeriye girdiğimde iki adamın olduğunu gördüm. Önlerindeki sandalyeye oturmamı istediklerinde onlara ayak uydurdum. Her biri bana baktığında, "Aslı Kaya," demişti sağa tarafta kalan.

Kriter-i AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin