12

212 30 42
                                    

seni ve jaehyunu ilk kez gözetlediğimde bunu yapabilmemi sağlayan yegane şey açık salon, yatak odası perdelerinizdi. (umarım yaptığım şey için beni affedebilirsin ama beni anlamalısın, seni tanımak istiyorsam başka şansım yoktu)
eh, sahtekarlar için ne derler bilirsin. kolay kolay kapana düşmezler çünkü kendileri de zamanında o kapanlardan kurmuşlardır. oturma odası perdelerimi hep kapalı tutarım ve bu alışkanlığım şimdi hayatımı kurtarıyor. yerdeki darmadağın olmuş halı, jaehyunun koltuğun üzerinde duran montu, hiçbirisini görmüyorsun.
ama ben seni görebiliyorum.
kapımın önünde bekleyen bedeninin gölgesini, tek dizini heyecanla sallayışını...

beni görmek için sabırsızlanıyorsun sevgilim ve ben bunu kaybedemem. senin için göze aldığım onca şeyden sonra olmaz. hızlıca düşünmeliyim. sana kapıyı geç açtığım için biraz bile şüphelenmemeli, yüzümdeki veya etraftaki suç unsurlarını fark etmemelisin.

bu karmaşayı toparlamak için en falza beş dakikam var.

aceleyle yere eğilip sessiz olmaya özen göstererek kırışıp toplanmış halıyı katlıyor, parmaklarımın ucuna basarak bodruma indiriyorum. öyle hızlı hareket ediyor ve geriliyorum ki alnımdan akan soğuk terler, yüzüme bulaşan jaehyunun kanını boynuma dek indiriyor. alt kata iner inmez sevgilini bağladığım sandalyenin etrafının adeta bir kan gölüne döndüğünü görmek beni korkutmuyor desem yalan olur. ödümü kopartıyor.

ben kötü birisi değilim yuta.
sadece seni korumak istedim, hepsi bu.
herkesin sevdikleri için fedakarlık yapaması gereken zamanlar vardır. soğukkanlı bir katil olduğumu düşünmeni istemem, değilim.
onu öldürmek zorundaydım.

ancak şimdi jaehyunun teni git gide soluk bir renk alır ve açık gözleri duygusuz bir şekilde zemini izlerken paniğe kapılamam. halıyı odanın temiz bir köşesine bırakıp etraftan bulduğum eski bezleri kucağıma doldurup bodrumdan ayrılıyor, kumaş parçalarını da dışarıya çıkmasını istemediğim herhangi bir şeyi (kan, koku) önlenmesini umarak kapının altına sıkıştırıp odayı kilitliyorum.

eski bezler sayesinde biraz olsun kandan arınmış ellerimi üzerime silip koşar adımlarla üst kata, misafir banyosuna koşuyorum. soyunup kanlı kıyafetlerimi klozet sifonunun altına saklamak ve sadece üzerimdeki kanı temizleyecek kadar ıslandığım kısa bir duş aldıktan sonra havlumu giyinip etrafa bakınıyorum.

herşey yolunda.

geride bir şey bırakmadım.

tüm bunların icabına sen gittikten sonra bakabilirim. en fazla birkaç saat kalırsın, birkaç saatte jaehyun kokamaz. yeterince sakin davranırsam bu işi tereyağından kıl çeker gibi kolaylıkla halledebilirim.

arka bahçeye bakan pencereleri aralayıp ıslak saçlarım ve bornozumla alt kata koşarak kapıyı açtığım esnada tam da merdivenleri inmek üzere olan bedenin duraksıyor, bana dönüp şaşkınca gülümsüyorsun.
'hey, işte buradasın.'

havlumu düzeltip mırıldanıyorum.
'kapıyı çaldığını duydum ama duş alıyordum, seni çok bekletmek istemediğim için acele ettim.'

gülümsemen genişliyor,
'o halde desene beklediğime değmiş.'

bir bilsen...

başımı sallayıp elimle içeriyi işaret ediyorum.
'içeri gelsene.'

merdivenleri yeniden çıkıp kısık gözlerinle beni inceliyorsun,
'sen iyi misin? biraz şey görünüyorsun...'

sevgilimin sevgilisini bayıltıp vücudunu sürükleyerek bodruma indirmiş, orada bıçaklayarak öldürmüşüm ve bundan yırtmaya çalışıyormuşum gibi mi?
tam üstün bastın.

gözünü fırından ayırma - yutaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin