27.Bölüm❧Kunter (1/3)

780 101 16
                                    

Aaaaay çok heyecanlıyım bu bölüm serisi için. Hem bir sürü soru işareti ortaya çıkacak, hem Rüya Şehri'ni daha iyi tanıyacaksınız hem de Kunter'i daha yakından tanıyacaksınız. Yeni bölüm de bu hafta içinde gelecek, hatta siz bu bölümü okurken büyük ihtimalle ben bölümü yazmaya başlamış olacağım :)

Lütfen oy verip yorum yapmayı unutmayın

Instagram:  @ / zeyneepezgi19

 @ / tuneirene

Her şeyin başlangıcından 3 ay önce, Tener Duende

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Her şeyin başlangıcından 3 ay önce, Tener Duende


Gece, Rüya Şehri'ne çöktüğünde hiç kimse güvende kalmazdı.

"Bu hayata en büyük öfkesi olanlar, bir şeylere mecbur bırakılmış çocuklardır." demişti bir keresinde babaannesi yine onu yatağına yatırıp uyuması için rüyalarla ilgili o garip hikayeyi ona anlatırken. Henüz hiçbir şeyi anlayamayacak kadar küçükken, yatağının başlığına astığı, babaannesinin ona doğum gününde kendi eliyle yaptığı rüya kapanına dokunmuş, tüylerini sallamıştı. "O da ne demek?"

"Zamanı geldiğinde anlarsın."

Zamanı geldiğinde, hiç anlamamış olmak isteyeceğini ona kimse söylememişti. Böylece üzerinden kalkamayacağı kadar büyük bir yüke mecbur bırakılarak sonsuz bir öfkeyle dolmuştu. Hayattan tüm umudunu kestiğinde, henüz on altı yaşında bir gençti. 

Onlar işte tam da böyle insanları seçiyorlardı. Hayattan ümidini kesmiş kişileri. Kunter gibilerini.

Ringe çıkmasına dakikalar kalmışken terden ve az önce başından aşağı döktüğü sudan ıslanmış saçları alnından gözlerine uzanıyordu. Oturduğu yerde eğilmiş, dirseklerini dizlerine yaslamış düşüncelerini sabitlemeye çalışıyordu. Gözü tek bir yere takılıydı, ağzındaki kan tadı ne kadar ağzını çalkalarsa çalkalasın gidecek gibi değildi,  başını bir anlığına kaldırdı, kenara bırakılmış viski bardağını hırsla alarak içti, bardağı kırılması için yere fırlattı. 

"Senin ben gelmişini geçmişini sikeyim pezevenk."  kapı hızla açıldı, içeri giren kişi kapıyı aynı hırsla geri kapadığında neredeyse zemin altlarında oynamıştı. Başını kaldırmadan yere bakmaya devam etti. "Kendinde değilsin, resmen ağzına sıçmama izin verdin lan, yüzüme bak!"

İçindeki sinire hakim olmaya çalışarak başını kaldırdı. Kungar, kanayan kaşı ve patlamış dudaklarıyla karşısında dikiliyordu. Kendisi siyah bir tişört giymişken Kungar'ın üzerinde hala bir şey yoktu. İkisinin de kanı hala deli akıyordu, bir kere o adrenaline kapıldığınızda heyecan ya hayatınız olurdu ya da ölümünüz. Ortasını sizde bırakmaz, almaya çalışırsanız da sizi hayatta bırakmaz.

RUH CİNAYETLERİWhere stories live. Discover now