12.Bölüm❧Küçük Sırlar

1.1K 141 14
                                    

12.Küçük Sırlar 

Arabanın asfaltta bıraktığı keskin sesler, kulaklarımda çınlıyordu.

Kapının kolunu sıkıca kavradım ve Kunter'e, "Biraz yavaş gitsen nasıl olur?" diye bir öneride bulundum. Gerçi bu öneriden daha çok istekti ama Kunter bir anlığına gözlerini gözlerime dikip hızını daha da arttırdı. "Sağ ol ya."

"Anlat."

Arabaya bindiğimizden beri ilk defa konuşmuştu. "Neyi?"

"Olan biten her şeyi."

"Şu anda sırası değil." daha nereye gittiğimizi bile bilmiyordum. Bir araba konuşması içine sıkışmak için oldukça önemli bir konuydu bu.

Ona kolumu gösterip o gün beni eve bırakıp gittikten sonra neler olduğunu az çok anlatmıştım. Aramızda geçen konuşmadan sonra o kadar hızlı odadan çıkıp arabaya binmiştik ki, hala daha neler olup bittiğini fark edecek kadar kendime gelememiştim. Gözlerim kapandığı anda önüme o çocuğun boğazını kesişi ve kanlar içinde kalışı geliyordu. "Nereye gidiyoruz?"

Bana cevap vermeden saptığımız ara sokaktan sola kırdı ve ilk bulduğu boşluğa park etti arabayı. Önünde durduğumuz bu renk cümbüşünden nerede olduğumuzu anında anlamıştım.

"Ne yapacağız burada?" daha lafımın yarısında arabadan indiğinde sinirle inledim, kemerimi açıp peşinden arabadan indikten sonra yanına ilerledim. Onu bulduğumdan beri sorular soruyordum ama asla bana cevap vermiyordu. Kafasında bir şeyler kuruyor gibi gözüküyordu, onu endişelendiren bir şeyler vardı. Beni beklemeden giriş kapısına yürümeye başladı.

"Hey! Artık benimle konuşacak mısın? Sana diyoru-" aniden telefonum çalmaya başladığında Kunter adımlarını durdurdu ve beni beklemeye başladı. Annem arıyordu. Tabi ya! Bugün olanlardan sonra onları aramış olmalılardı. Derin bir nefes aldım ve kaldırıma geçerek aramayı cevaplandırdım.

"Efendim anne?"

"Mina? Neredesin sen? Duydum olanları. Şu toplantı biter bitmez yanına geliyoruz. Oradan çıkıp eve geçtin mi? Teyzeni arayalım mı, biz gelene kadar yanında kalsın."

"Sakin ol," sesimi sakin bir tonda tutmak için oldukça uğraşmam gerekmişti. "Ben iyiyim, olanları görmedim. O sırada lavabodaydım. Yasemin Hoca tüm kurs binasını boşaltınca haberim oldu." yalan söylemek o anı tekrar gözlerim önüne getirmişti sanki. "Siz orada kalın, ben iyiyim. Teyzemi de aramana gerek yok. Eğer kötü hissedersem kendimi Defne'yi çağırırım."

"Emin misin?" sesi hala telaşlıydı ama aynı zamanda o toplantının iptal edemeyecekleri kadar önemli olduğunun bilincindeydi. "Eminim. Kapatıyorum şimdi. Yemek yiyeceğim. Yoksa yanacak. Seni seviyorum."

"Ben de, bizi endişelendirme. Bir saat sonra tekrar arayacağım."

"Tamam, görüşürüz." cevabını beklemeden telefonu kapattım ve arka cebime attım.

İkimiz de peş peşe binaya girdik, zaten küçük olan kafe tıklım tıklımdı. Bakışlarım direkt Kunter'deydi. Ne yapacağını bilmediğim için her adımını takip etmek zorunda kalıyordum. Bana bakmadan uzanıp bileğimi tuttu ve yürüdüğü yönde beni de peşinden sürüklemeye başladı. Köşede kalan ve dışarıdan net gözükmeyen personel girişine gidiyorduk. Ne işimiz vardı orada? "Ne yapıyorsun? Oraya girmemiz yasak."

Beni dinlemeden kapıyı açtı ve ikimiz de içeri girince kapıyı kapattı. Girdiğimiz yer, gözlerimin şokla açılmasını sağlamıştı. Yeniden arkamda kalan yere baktığımda, artık orası yoktu. Arkamdaki gri kapı kaybolmuş, yerini önümde duran kadar kalabalık bir kafe almıştı.

RUH CİNAYETLERİWhere stories live. Discover now