Onsekizinci Bölüm:Sahil

299 22 0
                                    

Leya

Bir dokunuşla insanın tüyleri diken diken olabilir miydi? Buz gibi teniniz bir başkasının dokunuşuyla alev alev yanabilir miydi? Tüm dengenizi altüst edebilir miydi? Aklınızı durdurabilir miydi?

Yağız Karan.

Durduruyordu işte. Bal gibi de yapabiliyordu tüm bunları. Hiç bir şey yapmasına gerek kalmıyordu ki kokusu insana yaşadığını hissettirecek derecede eşşizdi. Peki o benim için bu denli eşsizken ben onun için ne ifade ediyordum? Eğlenip sıkılınca atacağı öylesine bir kızdım belki de. Her ne kadar onu sevsem bana yaklaştığında karşı koyamamış olsam da kalbimi onun elleri arasına bırakarak paramparça olmasına izin vermek istemiyordum.

Sabah gözlerimi açıp doğrulduğumda başım çatlayacak cinsten ağrıyordu. Ufak bir masaj yapıp bir kaç yudum su içtiğimde kendimi daha rahat hissetmeye başladım. Gözümün önüne belli belirsiz şeyler geldi. Ellerim dudaklarıma kaydığında istemsizce gülümsedim. Ama benim sahilde olmam gerekmez miydi? Yoksa her şey bir rüya mıydı? Yağız'a olan aşkım takıntıya falan dönüşmüş olabilir miydi? Yoksa ben mi deliriyordum. Kapının tıklanma sesini duymamla kendime çeki düzen verip "gel" dedim. Ardından içeriye abim girdi.

Onu görmemle dünkü kavgamızı, babamın attığı tokadı hatırlamamla ise ellerim istemsizce yanağımın üstüne gitmişti. Abim kaşlarını çatarak yatağımın kenarına oturdu ardından yanağıma bir öpücük bırakıp "Acele etmezsen okula geç kalacaksın, on dakikaya masada ol." diyerek odadan çıktı. Kafasına saksı falan mı düşmüş olabilir miydi acaba? Daha fazla düşünürsem okula geç kalacaktım ve bu hiç de isteyeceğim bir şey değildi. Hızla yatağımdan kalkıp okul formalarımı yatağımın üzerine bıraktım. Kendimi ise odamın banyosuna attığımda fazla vaktim yoktu. Hızla yüzüme birkaç defa su çarptığında çok daha iyi hissediyordum. Yatağımın üzerindeki okul formları yeniydi.Normalde okulumuz son sınıf öğrencilerine özel günler haricinde okul forması giydirmezdi. Yeni yönetmelik çıktığını söylediklerinde mecburen okul formasını giymeye başlamıştık. Okulumuz katı bir okuldu. Her ne kadar para da dökseniz iyi olmayan bir öğrencinin servet dökerek bile olsa girebileceği türden bir okul değildi.

Pileli dizlerim bir karış üzerinde lacivert düz bir etek üzerinde erkeklerle ortak olan; beyaz bir gömlek, lacivert bir kravat ve üzerinde okulun arması olan lacivert bir ceketi üzerime geçirdiğimde neredeyse hazırdım. Göz altlarımı kapatıp, yüzüme biraz renk gelmesi için hafif çilekli bir ruj sürerek işimi bitirdim. On dakikayı geçmiş olmalıyım ki birkaç korna sesinden sonra seslerin kesilmesiyle kaşlarımı çatarak camdan dışarıya baktım abimin sert driftiyle birlikte gözden kaybolduğunu görmemle sinirlerim bozulmuştu.
Resmen benimle uğraşıyordu. Dün gece onu bir şey mi kızdırmıştı acaba? Yağızın evlerinden çıkmasıyla çoktan onu izlemeye başlamıştım. Bir okul forması da insana bu kadar yakışamaz ama. Gözleri gözlerimi bulduğunda bana göz kırpmıştı. Yanaklarım kızarmaya başlamasıyla hemen içeriye geçtim. Resmen onu izlerken yakalanmıştım.

Telefonumu elime alıp evden çıktım.
Yağız arabayı garajdan çıkarmış, arabanın kaputunun üstüne yaslanmış, elinde telefon, bir şeylerle uğraşıyordu. Naz'nın evden çıkmasıyla bakışlarım o yöne döndü.

"Leya, sen Efeyle gitmedin mi?"

"Söylediği zamanı geçirmiş olmalıyım, beni beklemedi."

"Odun n'olucak."

"Leya bizimle gel, seni ben bırakırım."

"Naz dün arabalarınıza n'oldu?"

"N'olucak suratsızla yarışırken kaza yapmışlar, annemler de bir süre ceza olarak benimle gelmesini söyledi."

SiyalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin