𝘣𝘰𝘭𝘶𝘮 4: 𝘦𝘭𝘭𝘦𝘳𝘪𝘯...

622 42 8
                                    

Hızlıca masadan kalkıp merdivenlere koşturduğumuzda aklımda olan tek şey Anıl'dı. Evet onu tanımıyordum hatta belkide elimde adı ve birkaç acısı dışında hiçbir şey yoktu ama onun iyi olmasını şuanda her şeyden daha çok istiyordum. Son basamağıda atlayıp koridorun sonundaki odaya koşmaya başladık. Hepimiz bir sürü gibi hastane koridorlarında yaklaşık 3 dakikadır depar atıyorduk. Yanımda Ogeday koşuyordu en önde biz vardık tam arkamızda Emre vardı ve onun arkasındanda Sude ve Berkan geliyordu.

Kapıya ulaştığımızda Ogeday kapıya tutunup kendini durdurmak zorunda kalmıştı. Gözlerinin parıldadığına şahit olmuştum. Nefesimi düzenlemeye çalışarak odaya girdim. Ogeday'da hemen yanımdaydı.

Korkak adımlar atıyordu. Korkuyordu ve bu korkuyu iyi tanıyordum. Birini kaybetme düşüncesi iliklerine kadar işlemişken "uyandı" kelimesi ya yalansa diye düşünmeden edemiyordu. Evet o bir doktordu neden bize yalan söylesindi ama biz yalanların içinde hayat bulmuş 6 farklı çocuktuk. Öyle ki artık gerçekler bile yalan geliyordu bize.

Anıl görüş açıma girdiğinde yüzümde bir tebessüm belirdi, gözlerimin dolduğunu hissettim. Birini tanımadan onı sevmek böyle bir şeydi sanırım. Kahverengi gözleri uyku mahmurluğuyla etrafı izliyordu. Sanki neler olduğunu idrak edemiyor gibiydi. Bakışları önce Ogeday'ı buldu, kaşları çatıldı ve bu sefer bakışları bana değdiğinde kaşları sanki olabilecekmişçesine daha da çok çatıldı. Odada birkez daha gözlerini devirdi.

"Hadi ama Oge benim için kendini öldürmüş olamazsın hem bu kızda kim? Ulan cehennemdeyiz yeter dur artık yavşak pi-"

Ogeday onu susturdu. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırıyordum. Öldüğünü sanıyordu ve cehennemde bile Ogeday'ın kız peşinde olduğunu söylüyordu. Bunu düşündükçe istemedende olsa gülmeye başladım. Ogeday kötü bakışlarını bu sefer bana yönlendirdiğinde sinirle Anıl'a döndü.

"Anıl ölmedin ama bu sefer seni ben geberteceğim oğlum. Elimden seni kimse alamayacak."

"Eyvah ölmemiş miyim ben? Bu kızda cehennemde değil yani. Yuh Oge o zaman sende ölmemiş oluyorsun. Aman tanrım!"

İntihar etmiş biri olarak bu kadar enerjik olması beni daha çok güldürdü. Hayata çabuk dönmüş mü demeliydik biz buna?

İçeriye Emre ve Berkan girdi. Sude gelmemişti.  Belkide Anıl biraz toparlanana kadar karşısına çıkmaması daha doğru olurdu.

Anıl'ın gözleri Berkan'a kaydı.

"Berkan bebeğim bu pis yavşak beni öldüreceğini söylüyor."

"Anıl sen ölmek istemedin mi zaten canını yediğim?"

Berkan'ın  söyledikleriyle daha çok güldüm. Canını yediğim???

"Yani o bir anlıktı bak şuan yaşıyorum."

Biraz düşünüyor gibi yaptı.

"Ee ama ağzınıza sıçayım yani bir ölmeme bile  izin vermemişsiniz."

Yalancı bir sinirle söyledikleri Berkan'ı harbiden sinirlendirmişti.

"Anıl bence şuan seni dövmediğime şükretmelisin. Bunun hesabını sonra vereceksin zaten."

Anıl flörtöz bakışlarla konuştu.

"Nerede konuşacağız kas bulutum?"

Bu sefer harbiden yüksek sesli bir kahkaha patlattım. Ve odada Berkan hariç herkes kahkaha atıyordu. Pardon Anıl seksi olduğunu düşündüğü bakışlarla Berkan'a bakıyordu ama gülmemek için kendini zor tuttuğu belliydi.

Çok geçmeden Ogeday, Berkan ve Anıl üçlüsü arasındaki muhabbet ilerlemişti. Ben ve Emre ise dışarı çıkmış onları yanlız bırakmıştık. Konuşacak şeyleri vardı belkide onları daha yalnızca birkaç saattir tanıyan biri olarak ki özelliklede Anıl'ı sadece dakikalardır tanıyan biri olarak onların yanında yıllardır dostlarıymış gibi davranamazdım.

𝙧𝙚𝙨𝙞𝙨𝙩𝙖𝙣𝙘𝙚 • 𝘴𝘶𝘳𝘷𝟤𝟤Where stories live. Discover now