Ertesi sabah Anıl erken saatte taburcu edilmişti. Gece bizim için sorunsuzdu. Sude, Anıl'ın odasına kalmıştı bizde koridordaki sandalyelere kıvrılmıştık. Şuan ise Berkanların arabasında arkaya 4 kişi sığmaya çalışıyorduk.
Berkan arabayı kullanıyordu, Anıl onun hemen yanındaydı. Arkada ise ben, Emre, Sude ve Ogeday vardık. Ben, Emre'nin kucağına oturmuştum ve araba artık bana fazla sıcak gelmeye başlamıştı. Başımı cama doğru uzatıp gözlerimi kapattım. Ve gözlerimi açtığım anda bir çift okyanusla göz göze gelmem bir oldu. Gözlerindeki duygu yabancı olduğum bir duyguydu. Şefkat ama Emre'nin bakışlarındaki şefkat değil. Sevgi ama yine Emre gibi değil. Çok başka bir şeydi sanki.
Gözlerimi kırpıştırıp imkanlarım dahilinde kendimi toparlamaya çalıştım. Ama Ogeday'ın dudaklarındaki içten gülümseme benimde gülümsememe çoktan yetmişti. Berkan radyoda çalan şarkıya eşlik ederken Anıl'da hemen aynı şekilde onunla birlikte şarkıyı tekrar ediyordu.
Hava bugün sanki güzel bir gün olduğunu haykırır gibi ihtişamla parıldıyordu. Camlar açıktı ve ılık rüzgar tenime değiyordu. Uzun süredir böyle bir havayla karşılaşmamıştık. Sude camdan dışarıyı izliyordu. Bir şeyler düşünüyor olmalıydı. Belkide nasıl yaşamına devam edeceğini, Anılla olmuş yada olacak şeyleri falan düşünüyordu.
Çok geçmeden şarkılar eşliğinde apartmanın önünde arabayı durdurdu Berkan.
"Hadi babakolar tam gaz evimize!"
Aşıladığı enerji bana gerçekten iyi geliyordu. Yüzümdeki gülümsemeyle önce Ogeday'ın inmesini beklemiş ardından Emre'nin kucağından sıyrılıp arabadan inmiştim. Dakikalar sonra açık havaya çıkıp oksijen almak güzeldi. Kapıya ilerleyip bizimkilerin sohbetine kulak verdim.
"Anıl bize geliyor, sizde geliyor musunuz?"
Eve gidip duş almak biraz rahatlamak istiyordum. Sonrasında güzel bir yemek hazırlar onlarıda evimize davet ederdim.
"Biz bir eve geçelim duş falan alalım. Hepimiz yorulduk. Sonrada güzel bir sofra hazırlayayım hep birlikte nefis bir yemek yiyelim."
Ogeday göz kırpıp yumruğunu benimkiyle tokuşturdu.
"Anlaştık."
Sude'de Anılla birlikte kalmak isteyince kısaca vedalaşmış evimize geçmiştik. Uyumuştum ama kendimi fazlasıyla yorgun hissediyordum. Şu iki gün uzun zamandır yaşadığım en güzel ve en yorucu günler arasındaydı.
Emre'ye duşa gireceğimi söyleyip banyoya yöneldim. O da kahve yapacağını söyleyip mutfağa girdi. Ondan başka insanların hayatıma giriyor olma düşüncesi beynimi bir yerde kazıyıp duruyordu.
Ne kadar düşünnemeye çalışsamda bir süre sonra o kısım yine kendini belli ediyordu. Güvensizlik iliklerime kadar işlemişti ve ben sırf bu insanlar için sınırlarımdaki ağır asma kilitleri kırmayı hedeflemiştim. Derin bir nefes alıp kendimi buz gibi suyun altına bıraktım.
Soğuk su bir nebze olsun beni kendime getirip bilincimi topladığında banyodan çıktım. Bornozumu giyip saçlarımı bir havluyla sardıktan sonra odama yöneldim. Emre hala mutfakta olmalıydı.
Masamın üzerindeki telefonumu şarja takıp üzerimi giyindim. Saçlarımı tarayıp bir havluyla hafifçe nemini aldığımda yatağıma uzanıp tavanı izlemeye başladım.
Bu akşam ne pişireceğim ya ben?
Bilmiyordum. Belki mantı ve havuçlu kek?
Ve bir salata? Bence oldu.Ayaklanıp mutfağa ilerledim. Emre masada oturmuş telefonuyla oynuyordu.
Şimdiden keki yapsam iyi olacaktı çünkü epey uzun sürecek gibiydi. Malzemeleri tezgaha çıkarıp ölçüleri kadar bir kaba boşalttım. Sorunsuz bir sekilde karışımı hazırlamam çokta uzun sürmemişti. Karışımı bir kek kalıbına koyup fırına verdim. Bu işi halletmiştim.
![](https://img.wattpad.com/cover/299549277-288-k121454.jpg)
YOU ARE READING
𝙧𝙚𝙨𝙞𝙨𝙩𝙖𝙣𝙘𝙚 • 𝘴𝘶𝘳𝘷𝟤𝟤
Teen Fiction𝘠ı𝘭𝘭𝘢𝘳𝘤𝘢 𝘴ü𝘳𝘦𝘯 𝘥𝘰𝘴𝘵𝘭𝘶𝘬𝘭𝘢𝘳𝘢 𝘯𝘢𝘻𝘢𝘳𝘢𝘯 𝘣𝘪𝘻𝘪𝘮 𝘥𝘰𝘴𝘵𝘭𝘶ğ𝘶𝘮𝘶𝘻 𝘣𝘪𝘳𝘬𝘢ç 𝘥𝘢𝘮𝘭𝘢 𝘬𝘢𝘯𝘭𝘢 𝘵𝘢𝘮𝘥𝘢 𝘣𝘶𝘨ü𝘯 𝘣𝘢ş𝘭𝘢𝘮ış𝘵ı.