18. Bölüm.

1K 131 81
                                    

18 yıl önce Yankı Keskin.

"Sen beni seviyorsun değil mi Gece?"dedim oyuncak bebeğime bakarak. Ama Gece cevap vermedi.

"Sende mi beni sevmiyorsun?"diye sordum çaresizce. Tam konuşmaya başlayacakken içeriden sesle gelmeye başladı.

"Defol git evimden Kenan!"bu annemin sesiydi. Yine kavga ediyorlardı galiba.

"Burası benimde evim!"dediğini duydum babamın. Korkmaya başlamıştım. Geceyi yatağımın üzerine koyup yavaş adımlarla kapıyı açtım. Kapıyı biraz araladıktan sonra gördüğüm manzara karşısında ağzım açık kaldı. Annemin karnından kan geliyordu ve karnında bir şey duruyordu. O neydi ki? Babam beni görünce gözleri açıldı ve koşarak yanıma geldi.

"Gir odana!"diye bağırdığında yerimden sıçradım.

"Ama..."dememe kalmadan beni omuzlarımdan tutup odaya doğru iktirdi ve kapıyı kilitledi.

Düştüğüm yerden kalkıp kapıya doğru gittim ve kapıya vurmaya başladım.

"Anne! Anne iyi misin? Baba annem iyi mi? Lütfen kapıyı aç baba."diye bağırıyordum.

Ne kadar bağırsamda ne kapı açıldı nede bir ses geldi. Yere oturup sırtımı duvara yasladım ve hüngür hüngür ağlamaya başladım.

"Annem lütfen ölmesin, lütfen."dedim hıçkırıklarımın arasında.

Gece olmuştu ve hâlâ ses gelmiyordu, acıkmıştım. Evden sesler gelmeye başladığında buruk bir gülümsemeyle ayağa kalktım.

"Anne sen misin?"diye sordum.

Sonra kapı açıldı ve içeriye giren kişinin babam olduğunu gördüm. Hemen konuşmaya başladım.

"Baba annem..."diyecektim ki babam kapıyı sertçe kapatıp beni yatağa doğru iktirdi. Ne yaptığını anlamadan belinden kemerini çıkardı ve bana vurmaya başladı.

"Baba canım acıyor."dedim yalvarırcasına. Daha sert vurmaya başladığında ağlamaya başladım.

"Baba lütfen yapma."dediğimde vurmayı bıraktı.

Ama keşke vurmaya devam etseydi.

Kazağını çıkarıp bir kenara attı ve üzerime gelmeye başladı. Ne yaptığını anlamıyordum. Sonra gelip benimde kazağımı çıkardığında elleri saçlarımdaydı. Saçlarımı çekmeye başladı.  Sonra atledimi çıkardı ve yarı çıplak kaldım.

"Baba napıyorsun?"diye sordum.

"Birazdan ögreniceksin."dediğinde taytımıda çıkarmıştı.

Ama anlamamıştım. Çünkü daha 5 yaşındaydım.

Günümüz Yankı Keskin.

Uyanmıştım ama gözlerimi açamıyordum. En son hatırladığım şey Ulaz'ın kanlar içindeki bedeniydi. Kaç saattir uyuyordum bilmiyorum ama en son o pislik adamın biri bayıltığını hatırlıyordum. Zar zor gözlerimi açtığımda duvarları gri renkli bir odada, yataktaydım. Yavaşça yataktan kalktığımda etrafa bakındım. Duvarda bir fotoğraf asılmıştı. Fotoğrafta 40-45 yaşlarında bir kadın ve 22-24 yaşlarında bir erkek vardı. Sahi burası neresiydi. Ulaz nasıldı? Kanlar içindeki bedenini hatırladıkça kötü oluyordum. Tamda herşey düzeliyor dedikten sonra...

Düşüncelerimi dinlenmeye devam edecekken kapı açıldı ve içeriye elinde tepsiyle genç bir kadın girdi.

"Ah Yankı Hanım uyanmışsınız, yemeğinizi getirdim."dedi genç kadın.

"Burası neresi?"diye sordum hissizce.

"Bunları benim söylemem doğru olmaz efendim. Kenan Bey birazdan burada olur, soracağınız şeyleri Kenan..."demesine kalmadan sözünü kestim.

"O benim yanıma gelemez, anladın mı gelemez!"gözlerimi tepsiye çevirdim ve hızlı bir şekilde genç kadının elindeki yemeği yere attım.

"O adamdan gelen bir bir şeyi yemem ben! Şimdi o patronuna söyle eceli olacağım onun!"diye bağırdım.

"Ama..."

"Siktir git ulan siktir git!"diye bağırdım kadına. Ve sonra genç kadın odadan çıktı.

Sinirden ellerim titriyordu. O adamın bana yaşattığı herşeyi düşündükçe midem bulanıyordu, canım acıyordu.

"Tamam sakin ol, siktirsene neden sen sakin oluyorsun ki?"dedim kendi kendime.

Yerdeki cam kırıklarını aldım ve avuç içime bastırdım. Elimden kanlar alana kadarda bastırmaya devam ettim. Acıyordu ama bu acı ruhundaki acının yanında hiçbir şeydi. Cam kırıklarını yere atıp kan içindeki elime baktım. Çok kanıyordu ama bu kimin umrundaydı.

Kapı açıldı ve bu sefer içeriye Kenan girdi. Ona öyle bir baktım ki, tiksinerek, nefret ederek, eceli olacağımı göstererek.

"Ne yaptın sen?"diye sordu yüksek sesle.

"Bir önemi var mı? Ne oldu yerler bir kirlendi? Siktir gerçekten siktir. Sen varya sen bana neler yaptın ben sana bir kere bile bana naptın diyemedim, bana napıyorsun diyemedim. 5 yaşındaydım ya 5 yaşında. Ne istedin o küçük bedenden ne istedin. Ama artık çok iyi anlıyorum annem iyi bir kadındı. Onu sen öldürdün, onun ruhunu öldürdün, onu bıçakladın ve beni odama kilitledin. Akşam eve geldin ve bana vurdun sonra sen kendi kanına kendi kızını tecavüz ettin. Ama ben bir kere bile ne yaptın diyemedim, neden yaptın diyemedim."dediğimde kendimi tutamadım ve ağlamaya başladım.

"Gerçekten ne istedin sen benden?"dediğimde ağlamam daha da şiddetlendi.

Yanıma doğru geldi ve omzuma dokunduğunda yerdeki büyük bir cam kırığını koluna sapladım. Acı içinde inlediginde elini omzumdan çekti.

"Artık sen bana dokunamazsın anladın mı beni Kenan Keskin, dokunamazsın. Bundan sonra bilki seni yaşatmayacağım. Öldün sen anladın mı Öldün!"diye bağırdım.

"Burada bitmedi küçük Hanım. Artık senin dilin çok uzadı be. Ne halin varsa gör ama bana deme biz neredeyiz, Ulaz nasıl diye."dediğinde ayağa kalktı ve arkasını döndü.

"Tamam dur!"dediğimde durdu ve bana doğru döndü.

"Ulaz nasıl?"diye sordum.

"Ha şöyle uslu ol ve bende senin sorularını cevaplayayım. Ah benim tatlı kızım, Ulaz çoktan öldü."dedi ve arkasını dönüp odayı terk etti.

Ulaz çoktan öldü.

Öldü.

Ulaz öldü.

"Yalan atıyorsun o ölmüş olamaz! Hayır hayır o ölemez."diye bağırdım.

Ağlamam o kadar şiddetlendi ki etrafı göremiyordum.

"Ulaz lütfen sende gitmiş olma."

Ağlamam durmuyordu sadece daha çok şiddetleniyordu. Yatağa geçtim ve ağlamaya devam ettim.

"Ölmemiş ol lütfen ölmemiş ol."diye yalvardım kendi kendime.

"Eğer o ölürse..."

Devamını getiremeden gözlerim kapandı.

××××××××××××××××

"Özür dilerim Yankı seni yanlız bıraktım gerçekten çok özür dilerim."

"Ulaz? Sen ölmedin? Yaşıyorsun?"dedim sorar gibi.

"Öldüm ben Yankı, ÖLDÜM."

Dedi ve yok oldu.

Korku içinde gözlerimi açtığımda derin nefesler alıp verdim. Hâlâ ayni odadaydım. Öylece etrafa bakınırken kapı açıldı. İçeriye giren kişiye uzun uzun baktım. Bu kadın bir yerden tanıdık geliyordu. Ah evet bu duvarda asılı olan fotoğraftaki kadındı. Kadın bana gülümseyerek baktı ve konuşmaya başladı.

"Yankı, kızım."

Anne?

KATİLWhere stories live. Discover now