8. Bölüm: Karmaşık Duygular

259 22 2
                                    


Kahveler gelmişti. İçtikten sonra metroya bir göz atalım dedim. Kahveleri sessiz bir şekilde bitirmiştik. Elinize sağlık demiştim ki Jean ben telefonu tekrar denicem dedi. Bende yanında geliyim dedim. Aslında hiçbir şeye yaramıyacağını düşünüyordum. Bence kablolu hatlarda çökmüştü. Belki yurtiçinde olsaydık kullanılabilinir olurdu ama şu anda imkansız görünüyordu. Yinede bunu Jean'e belli etmedim. Onun umudunu kıramazdım çünkü o aynı zamanda benimde umudumu ve başarıcağımıza olan inancımı tazeliyordu.

Ahizeyi kaldırdı. Ama aramaları cevapsız kalıyordu. Telefonu kapadı. Bana döndü ve "Burak başarabilecek miyiz?" dedi. Sesinde korku ve kaygı ağır basıyordu. Gözleri kızarmıştı. Endişe ve ümitsizlik onu sapasarmıştı. Benim umudum, neşem, sevincim gözümün önünde soluyordu. "Dışardakilerden daha ölü hissediyorum söyle beni hayata geri getirebilirmisin, uyandır beni bu kabustan, kurtar beni bu cehennemden" demişti. Gözlerinden sessizce yaşlar süzülmüştü. Onu bu halde görmeye dayanamıyordum. Elimle gözlerine düşen siyah saçlarını geriye ittim. Yanağından akan damlayı elimle sildim. Elimi yanağından saçlarına götürürken dudaklarımız birleşti. Tatlı bir sıcaklık her temas ettiğimiz yerde yayılıyordu. Kalbim elektriğe tutulmuş gibiydi. Gözlerimizi açtığımızda ikimizinde bakışları değişmişti.

"Başarıcağız. Güven bana" diyebilmiştim. İçimden çok daha fazlasını söylemek geçiyordu ama konuşmak için iyi bir vakit değildi. Sadece gözlerinde kayboluyordum.

Ardından "sen benimsin ve sana zarar gelmesine izin vermicem" dedim. Gözünden bir yaş daha aktı ama bu mutluluk göz yaşıydı.

Arkadaşlar bu bölüm duygusal oldu. İlgi ve alakanıza göre bu tarz bölümlere daha çok yer verebiliriz lütfen ne düşündüğünüzü yorum olarak bildirin.

Vote'lamayı unutmayın yazarken gerçekten ilhamla yazdım ve hikayenin yazarı olmama rağmen beni bile çok denli etkiledi. Umarım beğenmişsinizdir.

zombi esaretiOnde histórias criam vida. Descubra agora