22. Bölüm: Gizli Misafirler

75 3 1
                                    

Sabah sabah kapı ölümüne yumruklanıyordu. Uykumu alamamaktan nefret ediyordum. Saate bakınca neredeyse öğlen olduğunu fark etmiştim. Katy gözlerini kırpıştırarak kafasını yastıktan kaldırdı.

Katherine: "Ne oluyor bu saatte bu ne gürültü. "

Saçları darmadağınık yüzünde bilincini kaybetmiş bir ifadeyle ki komik ve tatlı gözükerek bana bakıyordu.

"Bilmiyorum ama ciddi bir şey olmasa kapıyı kırarcasına yumruklamazlardı heralde. "

Kalkıp kapıya doğru yönelmiştim. Sabah saatlerinde rahatsız edilmekten pek hoşlanmasamda kapıya asacak bir "do not disturb" yazımız yoktu. Kapıyı açınca eşikteki adam içeriye çullandı. Adam nefes nefese kalmış makine dairesindeki görevlilerden biriydi.

"Ne oluyor. Sakin ol."
Görevli: "Kapıyı kapat! "
Koridora bakınca kimseyi görememiştim ama alt kattan tuhaf sesler ve acı çığlıklar gelmeye başlamıştı. Kapıyı kapatınca adam konuşmaya başladı.

Görevli: "Gemide zombiler var. "
"Ne saçmalıyosun sen. "
Görevli: "Ustamız bozulan bir yeri tamir için makine dairesinde ki en alt katlara indi. Bağırışma sesleri duyduk. Kimse aşağı inmeye cesaret edemedi. 5, 10 dakika sonra zombiler yukarı gelince onlarla karşılaştık. Bazı arkadaşlarım fazla cesaretliydi. Onlarla dövüşmeye kalkıştılar. Zombi sürüsünün sayısı çok fazlaydı ve arkadaşlarımda bir süre sonra yoruldu. Zombiler onları parçalarken kaçmaktan başka hiç bir şey yapamadım. Şimdi yukarı buraya geliyorlar. Kaçmamız lazım. "
"Çaprazımızdaki oda boş git orada bizi bekle hemen geliyoruz. "
Görevli: "Tamam. "

Adam odadan çıktıktan sonra hazırlanmaya başlamıştık.

"Katy çabuk ol. Bir an önce çıkmalıyız. "

Katherine: "Nasıl böyle bir şey olabilir o zombiler aylardır bizimle bu gemide miydi! "

"Boş ver şimdi nasıl fark etmediğinizi zaten makine dairesinin altındaki kattan çıkmışlar işçiler makine dairesindeki gürültü yüzünden fark edememiş sizin de fark edememeniz normal. Katy ben aşağı inip Bill ve diğerlerine yardım edicem sen kapıyı kilitle ve beni burda bekle. Bu arada eşyalarımızı hazırla geldiğimizde bu gemiden gitmeye hazır olmalısın. "

Katherine: "Jean için aşağı iniyorsun değil mi! Bill ve Paulina zaten ordan kurtulmanın bir yolunu bulur. "

"Grubuma karşı sorumluluklarım var onlara yardım etmeliyim. Bunun Jean ile alakası yok! "

Sinirden bir sigara yakıp pencereyi açtı. Alt kata koşmaya başlamıştım. Köşedeki koninin kenarına bıraktığım baltamı kapıp merdivenlere yöneldim. Sessiz, seri ve dikkatli adımlarla merdivenleri indim. Alt koridordaki zombiler arkaları bana dönük Bill ve Paulina'nın odaları önünde kapıya çullanıyorlardı. Jean'in odasının kapısı kırılmıştı. Kalbim bir anda deli gibi atmaya başladı. Jean'in odasına gelip içeri baktım. Lavabonun kapısıda kırılmıştı ve odanın bana çapraz köşesinde bir aylak daire şeklindeki pencereye ağzını dayamış camı yemeye çalışırken denize bakıyordu. Lavabo daha yakındı ve heyecanıma katlanamıyordum. Ya Jean'e bir şey olduysa diye içimden geçirdim. Penceredeki zombiyi sonraya bıraktım ve lavaboya yöneldim. İçeri bakınca bir zombinin küvette debelendiğini gördüm. Jean veya kan izi gibi bir şey yoktu ki bu iyiydi. Küvetteki eleman beni fark eder etmez kafasına baltamı geçirmiştim.
Gözlerinde o boş ruhsuz bakışlardan vardı. Baltamı kafa tasından çıkarıp elemanı küvete bıraktım. Jean nereye kaybolmuştu hala çözememiştim. Lavabodan çıkıp penceredeki ablanın işini bitirdim. Yere düşünce aslında çok güzel bir bayan olduğunu fark ettim. Yüzünde de zombi ısırığı yoktu.
Ablanın yere düşme sesini duyan bir kaç zombi odaya doğru geliyorlardı. Koridordan ayak seslerini duyuyordum. Ben bunlarla uğraşırken muhtemelen Bill'lerin kapısının önündekilerde buraya akın edeceklerdi. O kadar fazlasıyla baş etmem imkansızdı. Hızlı düşünmem gerekiyordu ama fazla seçeneğim yoktu. Yerdeki zombinin yanına uzansam beni de ölü zombi diye düşünürlermiydi. Gerçi daha yeni duş almıştım. Kokumu illakı fark ediceklerdi. Çözüm üretemiyordum fena sıkışmıştım.
O esnada dolap kapısı açıldı, ben sıkıca kavradığım baltayı dolabın girişine doğru savuruyordum ki son anda dolapdan çıkanın Jean olduğunu gördüm. Elimden tuttu ve beni dolabın içine sokup kapıları kapattı. Ölmemesine o kadar sevinmiştim ki mutluluktan ona sarılasım gelmişti ama bu uygun kaçmazdı. O esnada içeri 2 tane izbandut gibi zombi girdi. Elleri kanlıydı. Bir an hapşurasım gelmişti Jean fark edip eliyle ağzımı burnumu kapatıp gözleriyle sakın yapma der gibi bakıyordu. Kendimi tutmuştum ama zombiler etrafa bakınıp kokluyorlardı. Birisi dolabın önüne gelmişti. Etrafı koklamaya başlamıştı. Bu kadar uzaktan benim şampuanın kokusunu alamazdı. Birden alışmış olduğum bu kokuyu bende fark ettim. Jean'in yasemin çiçeği kokulu esanslı parfümü kokuyordu. Zombi kafasını kapıya vurmaya başlamıştı. Allahtan kapıyı açmak için kendine çekmesi gerektiğini bilmiyordu ama yinede birazdan diğer zombiler kafasını vurma sesini fark edip buraya çullanıcaklardı. O esnada iki zombide yere yığıldı. İçeriye birisi girmişti. Bu ayakkabıları anımsamıştım. Bunlar Katy'nin spor ayakkabılarıydı. Kapıyı açıp dışarı çıktım. Elindeki neştere bakakalmıştı.

zombi esaretiDonde viven las historias. Descúbrelo ahora