48.bölüm

8.8K 387 52
                                    

bölüm şarkısı =>
Sizin En Sevdiğiniz Şarkı Olsun :)

her şeyi ile o kadar içime sinen bir bölüm oldu ki, içim kıpır kıpır şuan.

yorumlarınızı ve oylarınızı eksik etmeyin lütfenn 💞

keyifli okumalar ♥

°
İnsanlar kırıldığı yerden kırarlarmış.
Babam hep böyle söylerdi.
Eğer birinin yarası varsa ya öylece kabuk tutmasını bekler, ya da birileri o yarayı sarsın diye kendi ayaklarıyla şifa bulmaya gidermiş.

Sanırım ben bu iki gruba da girmiyordum. Ne öylece yaramın kabuk bağlamasını bekliyordum, ne de şifamı bulmaya kendim gidiyordum.
Ben sadece yaramı sarmaya gelene kucak açmıştım.
Böylece yaralarım daha hızlı sarılmış, daha hızlı kabuk bağlamıştı.

İyileşemezdi..
Bunu biliyordum.
Yaralarımın iyileşmesi için babamın ve annemin dirilmesi ve yanıma gelmesi gerekiyordu.
Bu mümkün olmadığı için tamamen iyileşmesini beklemek aptallık olurdu.

"Bebeğim?" Gözlerim yağan yağmurdan sıyrılarak Tan'ın gözlerine tutundu. "Neye daldın gittin öyle?"

Omuz silkerek gülümsedim. "Hiç, annemle babam geldi aklıma."

Yanıma gelerek kollarını etrafıma doladığında boğazıma bir yumrunun oturduğunu hissettim. Başımı göğsüne yasladım ve rahatlatıcı kokusundan bir yudum çektim.

"Bugün mezarlığa gidelim mi?" Diye sorduğunda hiç düşünmedim ve "Gidelim." diye cevap verdim.

Onunla en son 3,5 yıl önce gitmiştik mezarlığa. Şimdi tekrar annemin, özellikle babamın karşısına çıkmak beni biraz gerecekti sanırım.
"Tamam o halde." Saçlarımın üzerini öptü. "Şimdi mi gidelim yoksa akşam üzeri mi?"

Yorgun bir soluk bıraktım. Onları her zaman özlüyor olsamda bazen böyle çıkmaza girecek kadar boğuluyordum.

"Akşam üzeri."

"Şimdi benimle tesise gelmek ister misin? Halletmem gereken işlerim var."

Başımı göğsünden kaldırıp yüzüne baktım. "Eğer şimdi gitmek isteseydim ne yapacaktın?"

"İşlerimi erteleyecektim."

Dudaklarımı birbirine bastırdım. Sanırım birisinden merhamet görmek çok farklı bir histi. Hem mutlu ediyor hem ağlatmak istiyordu.

"Benim yüzümden işlerini aksatmamalısın. Hadi gidelim." Diyerek beline doladığım kollarımı çözdüm.

"Senin yüzünden diye bir şey yok, unut bunu." Burnumun ucunu öptü. "Senin için ölürüm."

Yutkunarak "Benim için yaşa." Diye mırıldandım. "Benim en çok buna ihtiyacım var."

Dudakları dudaklarımın üzerinde soluklandı "Seni, senin için yaşayacak ve senin uğruna ölebilecek kadar çok seviyorum." Dudakları dudaklarıma dokundu ve usulca öptü.

"Seni, seni yaşatabilmek için canımdan vazgeçecek kadar çok seviyorum." diye fısıldadım.

Bir süre aramızda hüküm süren sessizlik Tan'ın keskin sesi ile tahttan indi. "Hadi güzelim."

Kafamı olumlu anlamda sallayarak salonun çıkışına yöneldim. "Üzerimi değiştireyim çıkalım."

İlk önce banyoya girerek elimi yüzümü yıkadıktan sonra yatak odasına gittim ve burada olan kıyafetlerimden giyindim.

BAYKUŞ (bölümleri kaldırılmamıştır.)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang