1.5

841 53 6
                                    

(Medyadaki üçlü>>>)
Evet yarın sınavım var ama ben buradayım djakhd
...

T: efendim
Ç: onu unutamiyosun
T: hayır aksine nefret ediyorum
Ç: neden?
T: ondan da kendimden de nefret ediyorum. Ben böyle diyildim. Kimse umrumda olmazdı benim. Kimseyi düşünmezdim. Tanımadığım birini asla. Beni ne hale soktu. Ondan da kendimden de nefret ediyorum.
Ç: anladım
T: havuza atlayalım mı?
Ç: gece gece bu havada?
T: hadi

Havanın soğukluğu falan umrumda değildi. Çağanın elinden tutarak koşmaya başladım. Havuza atladık. (Evet benim havuza atlamak gibi hobim var). Gözlerimi havuzun altında açtığımda çağanın gözleriyle karşılaşdım. Ellerini kollarıma koydu ve yukarı çıktık. Nefes nefese kalarken gülerek dedi

Ç: deli misin sen?

Gülerek cevap verdim

T: bazen evet

Havuzdan çıkarken üşütme geldi bedenime. Bu hissi seviyodum.  Ellerimi açıp rüzgara taraf durdum.

Ç: hasta olucaksın
T: olsun
Ç: yeni ameliyyat oldun farkında mısın?
T: evet
Ç: her kes uyumuş hadi eve
T: tamam

Cidden hepsi uyumaya gitmişdi. Odaya çıktığımızda havlu aldık. Saçlarımı kurularken çağan üzerindekini çıkardı. Maşallah. Gözlerimi çekerken belindeki dikiş dikkatimi çekti

T: beline noldu?

Kuru tşörtü giyerken cevab verdi

Ç: hiç çocuklukdan kalma
T: noldu ki?
Ç: annemin bir sevgilisi vardı. Evde olaylar oldu falan. Onun sonucu.

Cidden çok acı çekmişdi.

T: anladım. Özür-
Ç: dileme
T: tamam

Banyoya gidip üzerimi giyindim. Odaya döndüğümde çağan yoktu. Mesajlara girdim.

Me: nerdesin?
Partner: salondayım uykum yok uyu
Me: benim de uykum yok napiyosun?
Partner: şarkı yazmaya çalışıyodum.
Me: geleyim mi?
Partner: gel

Telefonu kapadım. Aşağı indim. Koltukda oturmuşdu. Yanına oturdum.

Ç: yarın çekim var
T: biliyorum
Ç: fragmandan sonra ERES olduğumu sosyal medyaya söyleyeceğim
T: baş ağrısı
Ç: evet
T: şarkımı çıkarıcaksın?
Ç: evet
Ç: ama şarkı yok.
T: şimdi sen yaz ben bakayim
Ç: öyle olmaz al bu kağıdı kalemi sende yaz
T: ben yapamam lan
Ç: yaparsın yaparsın biliyorum

Nerden biliyo ya

Ç: hadi çok konuşma çok da güzel yazıyosun.
T: iyi tamam

Gözlerimi kapadım. Aklıma gelenleri satırlara dökdüm.

Gün boyu uzanıp hayaller kurdum.
Yıkılmaları benim suçum değildi.
Sorun zoru seçmek değil, buna değer olabilmekti.
Hiçbir yere yakıştıramadım kendimi.
Hiçbir kalıba sokamadım derken...
Ufak bir kalpte huzurluydum ben.
Kovulmasaydım hep orada olacaktım.
Ve bu şarkı olmayacaktı.

Gerçekler acıdır.
Beni bu yola sürüklemişken hangi yüzle hesap sordun?
Hayalimin peşindeyim.
Bunun için yeniden doğdum.
Daha güçlü...
Hayalimin peşindeyim.
Bunun için yeniden doğdum.
Daha güçlü...

Yazıb bitirdim. Ve çağana baktım. Bitirmişdi.

T: önce sen oku. Ama bak benimki sadece söz öyle kafiye falan olmadı
Ç: ee benimkide söz. Hem ben bunu sen gelmeden önce yazıyodum. Neden uzun deme
T: tamam oku merak ettim.

Gözleri elindeki defterde sabit kaldı. Ve dudaklarını yavaşca araladı.

Ç:Odada bir tüfek var.
Tüm yollar aynı sona varır.
Baş ağrımı dinleyecek biri yok.
Yok canımın yandığını umursayacak biri.
Öylesine geçiyor zaman.
Kaybolmuşum.
Gözlerim bulanık görüyor.
Beni kurtarmak isteyen biri yok gibi.

Beynimi parçalara ayırmak istiyorum.
Tüm gece bu acıyla baş başaydım.
Tavanı izledim ve gözümden yaşlar aktı.
Bir parça delirdim fakat her şeyin farkındayım.
Yitip gitti sevgisi.
Yaşamıyorum ben.

Neden beni anlamadınız?
Her şey apaçıktı.
Şimdi her şey mide bulandırıcı.

Zamanı daha kolay geçirebilmem için bir yol bul.

Ölmeye hiç bu kadar yakın olmamıştım.
Yalnızlığı hiç bu kadar yoğun hissetmemiştim.
Bu kadar acıtmamıştı canımı.
Bu noktaya hiç gelmemiştim.

Dayanamadığımı hiç bu kadar düşünmemiştim.
Ölmeyi...
Sevgiyi...
Yalnızlığın bu kadar kötü olduğunu farketmemiştim.

Tüm ışıklar kapandığında yazdım.
Hiç umudum kalmadı artık.
Normal işler bile çok can sıkıcı.
Hiçbir şey yapmamak mide bulandırıcı.

Ben öldüğümde beni özleyecekler mi?
Pişman olacaklar mı?
Artık çok mu geç olacak?
Benim mutlu olmam gibi...

Ne diyorum ben?
Ne anlatmaya çalışıyorum?
Neden kimse nasıl olduğumu anlamadı?
Vücudumda açtığınız yara izleri...
Korkunç baş ağrım...
Şişen gözlerim...
Hiçbiri umrumda değil de...
İnancımı yıktınız.

Beni yarı yolda bıraktınız.

Hiçbir zaman gözünüzde bir anlam taşımadım.
Sevgim kalmadı.
Tek bir kişiye beslediğim sevgi nefrete parçalandı.

Okurken titreyen sesi, gözlerinin dolması. Paramparçaydı. Annnesi babası... sevgisizce büyütülmüş bir çocuk. Aynı bizler gibi. Bu dünyada ruhları ölmüş çocuklar var. Ruhu ölmüş çocuk olur mu hiç! O çocuklar çok güçlüdürler yada çok zayıf... ruhlarını kurtarmaya çalışanlar yani sizler çok güçlüsünüz. Ama ölü bir ruhla yaşamak isteyen biz... zayıfız...

Bu sefer ben ellerimi çenesine koydum. Yüzünü bana çevirdim.

T: gözlerime bak
T: ne görüyosun?

Kıpkırmızı olan gözlerini gözlerime sabitledi. Sinirlenmişdi. Ve onun gözlerinde öfke vardı. Yavaş bir sesle söyledi

Ç: anlam
T: ama ben sende öfke, sinir görüyorum.
Ç: bundan başkasını göremezsin.
T: ve birde gökyüzü görüyorum.

Endişeli ve şaşkın bir şekilde yüzüme baktı bu sefer

Ç: ne?
T: merhaba gökyüzüm

Dedim ellerimle omzunu itip onu kanepeye yatırırken. Elleri belimi kavrarken fısıltıyla kulağıma doğru konuştu

Ç: merhaba güneşim

Bende aynı şekilde kulağına doğru fısıldadım

T: zamanı daha kolay geçire bilmen için bir yol buldum.

Hafif sırıttı

Ç: ne buldun?

Parmağımı dudağının üzerine koydum ve yine aynı ses tonuyla söyledim.

T: zamanı değil

Dedim ve dudaklarını dudaklarımla buluşturdu. Öpmeye başlarken bende karşılık verdim.



Bak dedi bana: (yarı texting)Where stories live. Discover now