Six

10.5K 764 64
                                    

*

*

*

Fakülteye geldiklerinde bütün gözler Taehyung ve yanında ona yardım eden Jimin ve Jungkook'taydı. Jimin'i haliyle bildiklerinden şaşırdıkları noktanın Jungkook olduğunu anlamaları kısa sürmemişti. Taehyung ile temasını en son partide görenler olduğu için garipseyen bakışlar eşliğinde merdivenlerden çıkarak rektöre doğru gitmişlerdi.

Jungkook üzerindeki bakışların farkındaydı, fakültedeki dedikoducular bir araya gelip dedikoduyu yaydığında daha çok kişinin ilgisini çekmeyi başarmışlardı. Bazıları Taehyung'un gizlediği alfasının Jungkook olduğunu iddia ederken, bazıları da Jungkook'un nişanlısını aldattığını söylemiş ve cevabını bilmedikleri soru için birbirlerini yemişlerdi.

Taehyung ve Jungkook kaydını dondurarak üniversiteden ayrılırken, Jimin onlarla vedalaşmış ve arabasına binerek iş yerine doğru gitmişti. Jungkook ve Taehyung ne yapacağını bilemez halde arabaya binerken, Taehyung'un aklına gelen fikirle arabayı otoparka bırakıp egzersiz yapmak adına yürüyüş yapmaya başlamışlardı.

Taehyung Jungkook'un koluna sımsıkı tutunurken bir yandan da konuşuyordu. "İkiz olmasalardı bu kadar şişmezdim ama karnımın şeklini de gitgide bozdular. Daha 23. haftada olduğum halde." Jungkook ilgiyle onu dinlemiş daha sonra da ona karşılık bir şeyler söylemişti. "İkiz gebelerin iyi beslenip egzersiz yapmaları gerektiğini okudum ve dönemlerinin zor geçtiklerini öğrendim, gerçekten zır bir dönem olacak senin için."

Taehyung güldü. Bir gecede bu kadar şeyi öğrenmesi imkansızdı, kendisinden biliyordu. Bir haftasını araştırmakla geçirmişti ve hem sıkıcıydı hem de okumayı çok seven biri olmadığından zorlandı. "Erken doğum ihtimalim var, ne kadar iyi beslensem egzersiz yapsam da bir süreden sonra kendimi taşımak zor geliyor. Doktor Kim son bir ayımı hastanede geçirmemi istiyor, çünkü bu şekilde büyürler ve beni şişirirlerse yataktan kalkamayacak hale gelirim."

Jungkook bu cümleyi yanıtsız bıraktı. Ne diyeceğini bilemiyordu kendisi de doğurgan bir tür olmadığı için bu histen pek de anlamıyordu. Empati yapınca acı verici olduğunu anlayabiliyordu, fakat kimse aynı şeyleri yaşamadan birbirini tam anlayamazdı. Bu yüzden soğuk olan Seul'de bebeklerinin babasıyla yürümeye devam etti.

Taehyung yürümekten yorulup kıpır kıpır olan çocukları yüzünden kramp ağrılarını hissettiğinde inlemiş, ne yapacağını bilmeyen Jungkook da çareyi onu banka oturtmakta bulmuştu. "Kramp girdi dizlerime." diyerek bacaklarını ovalamaya başlayan Taehyung'un yerine kendi eliyle ovalamaya başlamıştı. Taehyung ağrısının biraz dindiğini hissettiğinde, Jungkook'un yaydığı feromonlardan dolayı gevşemişti.

Birkaç dakika daha aynı pozisyonda durduktan sonra Jungkook "Yürüyebilir misin gideceğimiz yere kadar?" diye bir soru yöneltmiş, Taehyung ise "Sanmıyorum." diye yanıtlamıştı.

Jungkook Taehyung'un bedenini kucağına alıp ilerlemeye başladığında, "Ağır değil miyim nasıl taşıyorsun beni?" diyerek kucağına bir şey taşıyormuş gibi görünmeyen alfaya baktığında, Jungkook gülmüştü. "Halter kaldırdığım için alışığım bir şeyleri kaldırmaya, rahat ol ben seni rahatlıkla taşırım."

Taehyung utanarak boynuna sokulduğunda alfanın bedeninin kendisinden daha sıcak olduğunu fark etmiş ve daha da yanaşmıştı bedenine. Aradan geçen yarım saat boyunca kafenin önüne geldiklerinde Taehyung Jungkook'un onu rahat taşıyabilmesine hayran kalmıştı.

Jimin de ilk aylarında onu kucaklıyordu ama şimdi kaldırmakta zorlandığı için yürümek zorunda kalıyordu. Jimin'e de aylardır yük olduğunun farkındaydı, Jimin geceleri ağrısı olduğu için uyanıp ona masaj yaparak uykusunun kesilmemesi için çabalıyordu. Az uykuyla işe gitmeye bile razı oluyordu.

Taehyung Jungkook'un onu koltuğa oturtturmasıyla "Joohyun!" diyerek şakımaya başlamıştı. Joohyun koşarak mutfaktan gelirken, "Kimler gelmiş, benim çilek yeğenlerim ve onların babaları mı gelmiş?" diyerek Taehyung'a karşılık şirinlik yaparken, gelip Taehyung'un yanına oturmuştu.

"Ne içersiniz? İstediğiniz bir şey var mı özel olarak?" diyerek ikiliye baktığında, Jungkook "Ben kahve alabilirim." diyerek Joohyun'a karşılık vermiş, Taehyung da "Aslında canım şu senin geçen bana yaptırdığın donuttan çekti. Yanına da çilekli limonata." demiş ve ağzının suyunu kendi kendine akıtmıştı.

Uzun uğraşlar sonucunda iki bebeğin tek noktada anlaşabildiği yer çilekli limonataydı. Ne aşırı tatlıydı, ne de aşırı ekşi. Bu yüzden genel olarak kendini geçiştirmek için bu içeceği içiyordu. Joohyun "Hemen getiriyorum." diyerek içeri girdiğinde, Taehyung da Jungkook'a bakmış ve konuşmaya başlamıştı.

"Jimin'in çalıştığı yer buraya çok yakın, öğle yemeklerini burada yer hatta." Jungkook başıyla onayladığında, telefonu çalmaya başlamış ve arayan kişiye bakmıştı. Biricik arkadaşı cazgır Jihyo onu arıyordu.

"Efendim?" diyerek ilk girişi yaptığında Jihyo klasik sesiyle "Kaydını mı dondurdun sen?" diye sordu. "Evet dondurdum, ne oldu ki?"

"Mezun olmadan hayatta ayrılmazsın zannediyordum."

"Tam dondurdum denilemez aslında birkaç ay içerisinde sınavlarımı olup mezuniyeti bekleyeceğim. Sınavlarımı erken yapmaları için gittim daha doğrusu." Jihyo'yu yanıtladığında Joohyun'un çalışanı Jungkook'un önüne kahve koymuş ve Jungkook teşekkür etmişti.

"Peki şimdi neredesin sümüklü?"

"Şu sümüklü olayı ne zaman kapanacak? Ve Taehyung'layım. Ne oldu?"

"Sğmüklü olayı hiç kapanmayacak çakma alfacım, çocuklarına diyeceğim ki babanız küçükken çok grip oluyordu hep sümüklüydü. Ben de ona bu lakabı taktım babanız sümüklü anladınız mı halacım? diyeceğim."

"Sen yine modundasın, konuşman çekilmiyor Jihyo. Git biraz kız tavla, en azından o zaman çekiliyorsun. Hadi görüşürüz." deyip beklemeden suratına kapattığında, Taehyung'un istedikleri de gelmişti.

"Jihyo yine hikaye anlatmalara başladı, bu kız bir gün beni öldürecek." diyerek kahvesini yudumlayan Jungkook Taehyung'un gülmesine karşılık gülmüştü.

"Daha birkaç gündür tanıyorum ama bence tatlı kız." Taehyung kendince Jihyo'yu savunduğunda Jungkook alaycı bir gülüş bıraktı. "Dışı seni içi beni yakar Taehyung, malımı iyi tanıyorum ben. Bir kaşık suda hepimizi boğar cadaloz."

Taehyung gülerek donuttan kopardığı parçayı ağzına atmış ve pipetine uzanmıştı. "Ben sana çocukların odasını göstermeyi unuttum." diyerek unuttuğu şeyi hatırladığında Jungkook "Ben bu sabah gördüm odayı. Çok güzel yapmışsın." demişti.

"Almak istediğin bir şeyler varsa alabilirsin. Sonuçta ikimizin çocukları." çilekli limonatasından birkaç yudum aldığında devam etti. "Çocukların odasını ayarladım çünkü evimin gayet büyük olduğunu düşünüyorum. İki arkadaş olarak oturuyoruz ama çocuklar büyüyene kadar ideal bir ev. Odaları da büyük."

Jungkook da onu onaylayarak yanıtladı. "Ben tek yaşadığım için küçük bir dairede oturuyorum Taehyung istesen de benim evimde odalık yer kalmadı. Tek odalı bir evde çocuk büyütmek zor olur, mantıklısını yapmışsın. Büyüyünce taşınırız." Kendisini de Taehyung'un kurduğu aileye dahil ettiğinde Taehyung onu onayladı. "Hem çocuklara daha iyi bir alan veririz. Yaşları büyüdükçe Jimin'le yaşadığımız ev de onlara küçük gelir. Zaten tek bir odamız boştu ve biz onu bebek odası yaptık. Büyüdükçe odalarını bile ayırmak isterler."

"O kadar ilerisini düşünmeye gerek yok bence. En azından şimdilik, çünkü daha doğmadılar. Sağlıklı doğmalarını bekleyelim." Jungkook'un ona bir gerçeği hatırlatmasıyla Taehyung gerçekliğe dönmüş ve karnına bakarak küçük bebeklerini okşamıştı.

"Bir süredir isim düşünüyordum ama çok isim olduğu gibi nesil ismimizi oluşturalım diyorum. Kendi isimlerimizden isim yaratmaya çalışırken saçma saçma isimler çıkarttım bu yüzden artık sen de isim düşünmeye başlıyorsun." Taehyung işaret parmağıyla Jungkook'a kendisini işaret ederken, Jungkook gülmüş ve onaylamıştı onu.

İkisi birbirine gülümseyerek bakarken bu tatlı feromonlardan en çok hoşlanan bebekleriydi.

***

-magoa

alpha's babies | kooktae ✓Where stories live. Discover now