2. Bölüm : "Geçmişin Gölgesi"

1.9K 168 19
                                    

Selamm nasılsınızz ?🌒

multimedya : Doruk Pars 🤤

Başlamadan önce oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. Takip etmeyi de tabii ki de. 🥺

••••••

Kapıdan çıkacaktım ki duyduğum şeyle ayaklarım yere çivilendi sanki.

"Aybüke Arslan, sizin kızınız." dedi, yaşlı bir adam sesi.

Sonra "Bu fotoğraftaki kız." diye ekledi.

"Büke." dedi Doruk sessizce. Sanki kendisine soruyormuş gibiydi.

Aybüke Arslan ? Sizin kızınız ? Benden başka Aybüke Arslan olamaz mı ? Olur. Omuzlarımı silktim.

Duymamış gibi yapıp koşar adımlarla dışarı çıktım. Kalbim hızla çarparken karşıma kapıdaki rahat giyinen adam çıktı.

"İyi misin ?" dedi cevap veremedim. Sanki ağzımı açarsam ağlayacakmışım gibi hissediyordum. Belli belirsiz kafamı salladım ve onu arkamda bırakarak dış kapıya doğru ilerledim. "Aybüke dur!" Doruk arkamdan bağırdığında hemen koşmaya başladım. Müştemilatın arkasına doğru koştum ve duvarı tırmanmak için çıkıntıya tutundum. Sağ ayağımı başka bir çıkıntıya yerleştirdim, duvarı sonunda çıktığımda kollarımı sarkıttım ve atladım.

Villaların arasında koşup gözden kaybolmaya çalıştım. Bir kaç villa sonra durdum. Bir sokaktaydım, duvara sürünerek yere çöktüm.

Benim peşimden koştuysa, sesin bahsettiği kız bendim...

Ağzımdan bir hıçkırık kaçtığında sağ elimle kapattım. Gözlerimden yaşlar süzülürken telefonum çalıyordu. Açmadım. Nasıl ? Nasıl olabilirdi bu, neden benim başıma gelmişti ? Ailemin yanında büyümem gerekirken sokaklarda büyümüştüm. Neden ? Ağlamaya devam ederken kolumun dürtüldüğünü hissettim. Ellerimi ağzımdan çektim.

Kafamı hafifçe sola çevirdim ve bir çocuk gördüm. Dört beş yaşlarında olmalıydı. Dudaklarını büzmüş bana bakıyordu. "Neden ağlıyorsun ?" istemeden tekrar ağlamaya başladım. Sanki birinin bana bunu sormasını bekliyormuş gibi. Gözlerim kapalı ağlarken minik elini sağ yanağımda hissettim.

Göz yaşlarımı siliyordu. Konuşmayacağımı anlamış gibiydi. Yavaşça gözlerimi açtım ve karşımdaki çocuğa baktım.

Mavi gözlerininin ışıltısını hüzün perdelemişti. Sarı saçları vuran güneşle parlıyordu. "Adın ne senin ?" dedim pürüzlü çıkan sesimle.

"Bulut." dedi neşeli sesiyle.

"Bulut," diye tekrarladım büyük bir hayranlıkla, göz yaşlarımı sildim. "Ağlamak bitti mi ?" diye sordu. Kafamı olumlu anlamda salladım "Bitti." dedim.

Cebinde küçük bir çikolata çıkarttı ve bana uzattı. "Teşekkür ederim." dedim. "Bir daha ağlama, eğer ağlarsan çikolatanı çalmaya gelirler. Annem öyle söyledi." dedi kaşlarını çatarak. Gözlerim dolu dolu yanağını sevdim. Bana el salladı, arkasını döndü ve gitmeye başladı. Elimdeki çikolataya bakıp gülümsedim.

••••••

"Öyle işte kızım. Sonra Nebahat Birsel'e demiş ki 'Sen önce evde kalmış kızını evlendir de sonra benim oğlumu konuşuruz.' Birsel altta kalır mı ?"

Kafamı yukarı kaldırdım "Cık. Kalmaz cadı Birsel." dedim. "Kalmamış tabi 'Benim kızım dizimin dibinde oturuyor, senin oğlan pavyonlarda yatıp kalkıyor.' demesin mi ?!"

"Desin mi ?" diye sordum elime çekirdek dökerken.

"Dedi valla. Sonra saç baş giriştiler. Mahalleli zor ayırdı." dedi gülerek. Evde sürekli düşünmekten delirmeme ramak kalmıştı, bende kafam dağılsın diye Sevimciğime gelmiştim. Balkonda oturuyorduk. Sevim Teyze eliyle aşağıdaki kadını gösterdi.

ay'büke | gerçek ailemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin