Bölüm 2- Ödev

63 7 0
                                    

Amfide oturmuş sınıfa giren öğrencileri izlerken kalbim heyecanla atıyordu. Okul başlayalı 1 hafta olmuştu ve ben iple bu dersi çekiyordum. Ceza hukuku dersimizin profesörü Zehra hoca bu dersi her zaman 2 ve 3 sınıflarla aynı anda işlerdi.

Geçen sene 3 sınıflarla işlediğimiz dersi bu sene Ağça'lar ile birlikte işleyeceğimizi biliyordum. Bu sene en çok sevdiğim ders kesinlikle ceza hukuku olacaktı.

Kapıdan giren sevdiğimi gördüğüm anda yerimde dikleşip önüme gelen saçımı arkaya attım. Ağça kısa bir an sınıfta gözlerini gezdirip ön taraftaki boş yere doğru yürümeye başladı. Yakın arkadaşı ve aynı zamanda oda arkadaşı olan Özge de onunla birlikte yürürken dişlerimi sıkmadan edemedim.

Özge'yi deli gibi kıskanıyordum çünkü devamlı Ağça'nın yanındaydı. Ben daha onunla bir kez bile konuşamamışken o benim güzelimle devamlı konuşuyor, onunla aynı odada kalıyor, hatta o uyurken onu görebiliyordu. Tüm bunlar daha tanımadan ondan nefret etmeme yetiyordu.

"Çömezler gibi önceden sınıfa gelip yer mi kaptın Loya?" Melisa'nın söylediklerine takmadan Ağça'yı izlerken bir anda bize döne gözleri ile ellerim titredi.

Kaşlarını çatıp Melisa'ya kısa bir bakış attıktan sonra yeniden önüne döndü. Arkadaşı Özge ise kıstığı gözleri ile beni izliyordu.

Ne olduğunu anlamaya çalışırken Melisa'nın söylediklerini beyin süzgecimden geçirdim. Ağça ve Özge bizden küçük oldukları için çömez lafını üzerlerine alınmış olmalılardı.

"Mel kapa çeneni ve otur!" Dediğim anda ayakta alayla bana bakan Melisa afalladı.

Sessizce yanıma otururken;

"Ne oldu?" Diye sordu.

Beni sinirlendirdiğini anlamıştı.

"Ne bağırarak çömez diyorsun? Ağça üzerine alındı." Dediğimde bakışları bir bana bir de sevdiğime gidip geldi.

"Şaka yapmıştım, duyacaklarını düşünmedim."

"Tüm sınıf duydu!" Sertçe konuştuğumda Melisa dudaklarını büzdü.

Gözlerini kaçırdığında onu üzdüğümü fark ettim. Benim derdim ne?

Hemen ona sarılıp yanağına kocaman bir öpücük kondurdum.

"Özür dilerim Mel. Bir an Ağça bana bakınca heyecan yaptım, sonra da sana patladım." Dediğimde yeşil gözleri beni buldu.

Melisa kumral saçlarına yaptırdığı sarı röflelerle ve yeşil gözleriyle çok güzel bir kızdı. 1.80'ne yakın olan boyu ve düzgün fiziği ile herkesin tekrar tekrar dönüp baktığı bir güzelliğe sahipti.

"Bilerek yapmamıştım Loya. Sınıfta olduğunu bile fark etmedim." Derken hala dudağını büzüyordu.

"Biliyorum güzellik. Gerçekten özür dilerim eşeklik ettim." Sözlerim ile Melisa kıkırdadı.

Onun gülüşü benimde gülmeme sebep olurken kollarını bana sardı. Melisa benden uzundu ama devamlı kucağıma sığışmaya çalışırdı. Kollarımı ona sıkıca sardığım sırada;

"Kıskanıyorum ama." Diyen Can ile ona döndük.

Biz fark etmeden o da gelmişti ve önünde bağladığı kolları ile bize bakıyordu.

"Kıskanma Cancan sende gel." Dediğimde gülerek yanımıza geldi.

Bizi ayırıp, ortamıza girdikten sonra ikimizi de kolunun altına aldı.

"Şu kampüste beni kıskanmayan tek bir herif yok. Okulun en güzel iki kızı da benimle birlikte." Can'ın sözleri ile gülmeye başladığımız sırada sınıf git gide kalabalıklaşmaya başladı.

Can'ın kolunun altında çıktığımda Melisa'nın hala ona yaslanmış bir vaziyette durduğunu görüp sırıttım. Devamlı Can'ı reddetse de kesinlikle ona karşı boş değildi.

Gözlerimi ön sıradaki güzelime çevirdiğimde yanında gördüğüm herifle kaşlarımı çattım. Adının Savaş olduğunu öğrendiğim puşt devamlı Ağça'nın etrafındaydı. Ağça ona yüz vermese de herif asla vazgeçmiyordu.

Ağça ona yüz vermese de korkuyordum. Bir gün onu birinin kolunda görmekten, ona hiç kavuşamadan kaybetmekten deli gibi korkuyordum. Böyle anlarda karşısına dikilip onu sevdiğimi söylemek istiyordum ama bir türlü cesaret edemiyordum.

Kapıdan giren profesörü gördüğümde hızla kendimi toparladım. Zehra hoca elindeki kitaplarla masasına giderken herkes yerine oturmuş ve sessizleşmişti. Bize dönen hocamız şöyle bir sınıfta göz gezdirdikten sonra elindeki imza kağıtlarını uzattı.

"Merhaba arkadaşlar. Bazılarınız beni tanırken bazılarınız dersime ilk kez giriyor." Zehra hoca her dönem başında yaptığı standart konuşmayı yaparken onu dinlemek yerine güzelimi izliyordum.

Dikkatli bir şekilde konuşan hocayı dinleyen Ağça o kadar güzel duruyordu ki ona baktığım her an biraz daha aşık oluyordum. Hafif çekik gözleri, kalkık düzgün burnu, dolgun dudakları ve yuvarlak yüz hattı ile aşık olunasıydı.

Ona her baktığımda alıp göğsüme saklamak ve sadece kendim görmek istiyordum. Bir gün ona açılabilirsem ve beni kabul ederse bunu ciddi ciddi yapmayı düşünüyordum.

Zehra hoca ödev konusuna girdiğinde dikkatimi ona verdim. Bu ödevi geçen sene de verdiği için biz üçüncü sınıflar konuya hakimdik. Zehra hoca her dönem başı 2. Ve 3. Sınıflardan 2'şer kişilik guruplar oluşturup her gruba bir ödev verirdi.

Dönem sonuna kadar o ödevleri en iyi şekilde yapıp teslim ederdik ve not ortalamamızı ciddi anlamda etkilerdi. Gruplaşma olmasın diye her seferinde grupları kendi seçerdi.

"Evet, anlaştığımızı varsayarak gruplara başlıyorum." Diyen Zehra hoca eline sınıfların olduğu listeyi aldı.

Tek tek isimleri saymaya başladığında merakla beklemeye başladım.

"Acaba kiminle eşleşeceğiz?" Melisa'nın sorusu ile ona döndüm.

"Keşke Ağça ile eşleşebilsem." Derken iç çektim.

"O dediğin ancak filmlerde ve kitaplarda olur Loya." Can'ın gerçekçi yorumu ile dudaklarımı büzdüm.

Haklı olduğunu biliyordum ama yine de gönlümden geçeni dilemekten geri duramıyordum.

"Loya Birdal." Adımı duyduğumda yerimde dikleşip partnerimi beklemeye başladım.

"Ağça Yılmaz." Duyduğum isimle gözlerim kocaman olurken kalbim hızla atmaya başladı.

Kulaklarım kalbimin sesi yüzünden uğuldarken ben şokla hocaya bakmaya devam ediyordum. Az önce gerçekten Ağça ile eş mi olmuştum?

Melisa'nın beni dürtmesi ile kendime geldim.

"Loya Birdal burada mı?" Hocanın sorusu ile hızla elimi kaldırdım.

"Buradayım hocam." Derken sesim içime kaçmış gibiydi.

Konuştuğum anda bana dönen bal rengi gözlerle ilk kez gerçek anlamda bakışmıştık. Daha önce birkaç kez gözlerimiz kesişse de hiç bu kadar uzun bakmamıştı o gözler bana.

Hoca yeni isimleri okumaya devam ederken Ağça önüne döndü. O anda elimi deli gibi atan kalbimin üzerine koyup sakinleşmeye çalıştım.

"Keşke bir küp altın dileseydin Loya, zengin olurduk." Can'ın yorumuna gözlerimi devirirken hala ağzımda atan kalbimi sakinleştirmeye çalışıyordum.

"Biz zaten zenginiz Cancan." Melisa'nın alayla söyledikleri üzerine ikisi sessizce gülerken ben hala kendime gelememiştim.

Bakışlarımı Ağça'ya çevirdiğimde onun da bana baktığını gördüm. Ufak bir tebessümle bana selam verdiği anda tüm dünyam tepetaklak oldu.

O bana gülümsedi.

Bende ona gülümsediğimde Özge'nin ona bir şey demesi ile önüne döndü. Zorla sakinleşen kalbim yeniden hızlanırken öylece güzelime baktım.

Allah'ım ben buna nasıl dayanacağım? O yanımdayken nasıl sakin kalıp normal davranacağım? Onu deli gibi severken nasıl sakince onunla ödev yapacağım?

Ben bu işin altından nasıl kalkacağım?

Ağça (GxG)Where stories live. Discover now