4

116 15 4
                                    

İyi Okumalar <3

Okul, arkadaşlıklar, aile ve klasik gençlik muhabbetleri ile birkaç saati geride bıraktık. Lea teyze bize biraz kurabiye, elma suyu vesaire getirmişti ve karnımızı da güzelce doyurmuştuk.

"Cidden inanamıyorum! Zaten hep en güvendiklerinden gelmez mi en büyük darbe" diye çıkıştı Beomgyu, başıma geçen yıl gelen bir backstabber olayından bahsederken.

Başımı salladım usulca ve sustum sadece. Bu konu hala her hatırladığımda içime dert oluyordu eskide bile kalmış olsa. Başımı iki yana sallayıp gülümsedim ve "boşversene geride kaldı işte" diye mırıldandım.

"Hyun biraz yorgun görünüyorsun istersen yatağını hazırlayalım? "

Başımı olur anlamında yukarı aşağı salladım ve yardım edebilmek için harekete geçtim. Önce Tae Hun'un geleneksel yer yatağını biraz daha kenara çektik. Sonra ise yanına benim için bir tane daha hazırladık. Saat 9'a geliyordu. Çok uykum yoktu ama Daegyu'ya geldiğimizden beri koşturup duruyordum haliyle oldukça yorulmuştum.

"Hyung"

"Hm"

Elindeki yastığı da koyarken gözleri bana döndü.

"Sevdiğin biri var mı? "

Neden sormuştum bilmiyorum. Ama cevabın evet olmasından da korkmuştum. Sanırım eski çocukluk arkadaşımı paylaşmak istemiyordum.

Uzun bir süre gözlerini çekmeden baktı bana. Neden sorduğumu anlamaya çalışır gibiydi ama bir yandan da çok heyecanlı görünüyordu. Sanki söylemek için can attığı bir şey varmış gibiydi. Birinden hoşlandığına emin oldum o an. Ağzından çıkacak cevaba kendimi hazırlarken,

"Hayır yok. Son yıllarda hiç birine o gözle bakmadım"

diyerek içime şu serpti. Neden bu kadar rahatlamış hissettiğimi sordum kendime. Ama sonuçta arkadaşımı paylaşmak istemiyordum.. Değil mi?

"Ya senin var mı Hyun"

Başımı iki yana sallarken onaylamaz bir "ı-ıh" çıktı ağzımdan.

"Yok sanırım"

"Anladım" dedi başını sallayıp.

"Uyumak mı istersin sıcak çikolata mı içelim? "

"Sıcak çikolataaa" diye bağırdım yattığım yerde kollarımı havaya kaldırarak. Bu halime gülüp mutfağa geçmek için ayaklandı, bende ona eşlik ettim.

Gyu beyaz dolaplara uzanırken bende su yeşili koltuğa kendimi bırakıp onu izlemeye başladım. İlk olarak ketıla şu koydu. Birer kupa çıkarıp içine sıcak çikolata tozundan yeterli miktarda koyup suyun ısınmasını beklerken tezgaha yaslanıp bana döndü.

"Annen benim okulumda devam edeceğini söylemiş anneme. Heyecanlı mısın? "

Babam bugün kaydımı yaptırmaya gitmişti. Özel bir okul olduğundan haberim vardı ama aynı okul olduğundan haberim yoktu. Yine de biliyormuş gibi davranmayı seçtim ki kendi hayatımla ilgisiz olduğumu düşünmesindi.

"Yani evet. Sonuçta Daegu'yu unutmaya başlamıştım ve şimdi yeniden burada okula gidecek olmak, ayrıca seninle aynı okulda olmak harika! Bir o kadarda heyecan verici."

Gülümseyip 'tık' sesi gelen ketıla uzandı. Kupaları doldurup ikisini de eline aldı. O önden çıkıp odaya girerken bende mutfağın ışığını kapatıp onun yanına ilerledim. Elindekileri masaya koydu ve yerdeki yatağına attı kendini. Bende aynı şekilde 'hıağğ' diye bir ses çıkararak kendimi onun üstüne bıraktım.

Kıkırdayıp yine konuşacak bir konu bulmak için saçma sapan ya da ciddi konulara girişimimiz oldu.

"Küçükken oynadığımız oyunları hatırlıyor musun Hyungie?"  diye sordum. Yutkunup başını sallayarak onayladı benii. Gözlerini kaçırdı ve benden önce konuştu.

"Evcilik oynardık hatırlıyor musun?"

"Elbette Hyung! Favori oyunumdu. Temas bağımlısı olduğumu biliyorsun! Kocacım diye niyetlenip koala gibi yapışıp sarılıyordum sana"

"Ya da öpüyordun beni"

Gülümseyerek baktım yüzüne. Utansam da çocuktuk o zamanlar. O zaman ki yaptıklarımızı şimdi yaptığımı düşündüğümde kızdım kendime nerden çıkmıştı şimdi bu garip düşünceler yine.

"Yemek pişirmek nasıl olduğu bilmediğim için meyve sebze yıkayıp tabağa koyuyordum, karşılıklı masaya oturup hıyar yiyorduk. "

İkimizde kahkaha atıyorduk şimdi. Gülüşlerimiz azalırken beklentiyle döndü bana.

"Siz gitmeden önce ki gün oynadığımız evciliği hatırlıyor musun? Bir söz vermiştin bana Tae"

Kaşlarım çatıldı sözleriyle. Hafızamı biraz zorlasamda öyle bir anımı hatırlayamadım. Dudaklarımı büzüp başımı iki yana salladım.

"Ne yazık ki hatırlamıyorum Gyu-ah. Ne sözü vermiştim ki"

Gözlerinden bir an hayal kırıklığı geçti. Sonra ise küçük bir kedere bıraktı yerini. İç çekip gülümsedi yine de.

"Zamanı gelince söylerim Hyun. Saat oldukça geç oldu. Kalkta dişlerimizi fırçalayalım. "

Konuyu değiştirmesine bozulsam da belli etmeden ayağa kalktım. Beraber onun odasındaki banyoya gittik. Annem gece burada kalmama izin verince babam birkaç eşyamı ve pijamalarımı falan getirmişti. Haliyle halletmem gereken ne varsa hızlıca yapıp yatağa döndüm. Üstümü güzelce örterken sağ tarafımda yatan Gyu'yu izledim bir süre. Telefonda bir şeyler okuyordu ve her kelimede yüz ifadesi farklı bir hale bürünüyordu. Elindeki telefonu şarja takıp, ışığı kapattı.

Yatağa yatıp gözlerini kapattığında ise ben hareketlendim.

Onun yanına ilerleyip saçlarına bir öpücük kondurdum.

"İyi geceler Gyu-ah"

Yutkunma sesini duydum ilk,sonra ise sesini.

"İyi geceler Küçük Yıldızım"

...



...



...

Hatam varsa üzgünüm.
Oy ve yorum yaparsanız ya da hesabıma göz atardanız çoook mutlu olurum.

childhood love |Taegyu|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin