3: You're so golden

98 24 58
                                    

Louis, Niall'lar da oturuyordu. Saatlerdir yapmaya devam ettikleri gibi sadece playstation'daki dövüş oyununu oynayıp, hiç bir şey demiyorlardı. Bir tepki bile vermiyorlardı. En son Niall rahatsızca homurdandı.

''Peki, bana artık ne olduğunu anlatacak mısın?''

Louis, susmaya devam etti. Sadece playstation'a bakıyordu. Niall en son playstation'u kapadı ve Louis'nin karşısına geçti.

''Ne oldu Louis?''

Louis dalgınca gözlerini sarışında gezdirdi önce ofladı ve geriye doğru yaslandı. ''Babam her şeyi biliyor..''

''Bir dakika bekle baban neyi biliyor?''

''Denizerkeği olduğumu... Annemde öyleymiş. Fotoğraf kanıtlarım var.''

''Sen... ciddi.. olamazsın!''

Louis dudak büzmüştü, ''keşke ciddi değilim diyebilsem...''

''Ne yapacaksın?''

''Bugün gidiyorum... Başları varmış orada ona gözükeceğim, bölge de tek başına kalan bir denizkızı veya denizerkeği bulurlarsa öldürürlermiş.''

Niall, gözlerini kocaman açmış ve Louis'ye dikmişti, ''Ciddi misin?''

Louis homurdanmıştı, ''Evet, artık bunu sorma.'' ayağa kalkmıştı.

Niall da onunla birlikte ayağa kalkmıştı ve kapıya doğru yürümüşlerdi. ''Şey bu benim için oldukça yeni.. yani sen en yakın arkadaşımsın ve...'' Louis Niall'a bakmıştı, Niall çekinerek konuşmaya devam etmişti ''Bilmiyorum, sana bir şey olmasını istemiyorum Lou.''

''Bende istemiyorum Ni. inan bana. Az sonra yola çıkacağım, sana orada ihtiyacım olacak, gelir misin?''

Niall elini yumruk yapmıştı ve gururla gülümsemişti ''Seni böyle bir olayda tek bırakmam dostum.'' hazırlanıp yola koyulmuşlardı.

~

Sahil'e otobüsle gelmişlerdi, Niall ilk defa buraya geliyordu. Sahile doğru yürüdüler, Louis'nin Harry'i bulduğu yere indiler, bir denizkızı vardı. Uzun sarı saçları vardı Louis onu gördüğü an şaşkınca oraya baktı, uzun sarı saçlı denizkızı da aynı şekilde baktı. Ardından Harry göründü, denızkızıyla Harry sarıldılar ve biraz sohbet ettiler. Niall olanlara hayranlıkla bakıyordu fakat Louis onun aksine sinirli ve öfkeliydi.

Niall, Louis'ye döndü, ''Aman Tanrım bunlar gerçek, biliyordum! Yanlarına gidecek miyiz Louis?''

Louis sinirini arka plana attı ''Evet, gitmek zorundayız.''

Oraya doğru ilerleyince Harry kızdan gözlerini çekip gelenlere bakmıştı. ''Tam zamanında!'' demişti Harry. Sonra Louis'nin yanında ki insana bakmıştı, ''Louis.. onu neden getirdin? sana yalnız gelmelisin dedim.''

Louis sinirli bakışlarıyla süzdü denizerkeğini ''Sen neden yanındakini getirdin?!''

Harry güldü, kızı tuttu ve Louis'ye döndü ''Bu Taylor, benim ablam. Seni görmek istiyordu ve seni götürmeden bir o da görsün diye onu da getirdim, ve ablam da denizkızı fakat yanında ki bir insan, zararı dokunur diye yalnız gel demiştim, yanlış anlamanı istemedim. İnsanlar sürekli böyle şeyler görmeye alışık değiller, bilirsin..''

Louis utançla sarı saçlı kıza, Taylor'a döndü. Taylor ona gülümsedi. ''Memnun oldum, melez.'' dedi. Louis de kafasını salladı ardından Harry'e baktı.

''Niall da benim kardeşim kadar yakın bir arkadaşım onsuz buraya gelemezdim, gerçekleri onsuz göremezdim.. sakıncası yoksa-''

Harry elini uzattı ''Sakıncası yok.'' Louis, kendisine uzatılan ele anlamsızca baktı. En son Harry açıklama yaptı ''Eğer suya girmek istiyorsan elimi tut.''

dead sailors, lost galaxies... | larry stylinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin