6. KALP HOKKABAZLARI

90 8 86
                                    





6. KALP HOKKABAZLARI


"Kimim ki uzandım gizlerine?"

sena şener ~ insan gelir insan geçer

tanaë ~ still beautiful



Okulun ders kitaplarında yazan değil de yaşayarak kafanıza kazınan hayat dersleri vardır

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.





Okulun ders kitaplarında yazan değil de yaşayarak kafanıza kazınan hayat dersleri vardır. Altlarını sarı fosforlu kalemle çizemezsiniz çünkü kalbinizin can damarlarıyla çizdiğiniz kırmızı işaretler vardır üzerlerinde.

Bir insanı öldürmek için ölümcül bir silahınızın olması gerekmez, tıpkı her cinayet boşluğundan kan akmasının gerekmediği gibi. Ölüm; bir bakışa, bir dokunuşa, bir tavıra, bir söze bakar. Siz ne olduğunu anlayamadan şah damarından nabzınız geri gelmemek üzere gider. Ruhunuzun fişi de bu şekilde çekilir.

En acımasız şekilde ruhlar ölür aslında, bedenler değil.

Benim ruhum hayatta hâlâ ama hiçbir zaman eskisi gibi değil. Böyle olmamın nedeni, tıpkı katilin ruhu gibi gizli. Geçenlerde okuduğum bir kişisel gelişim kitabında yazıyordu şu satır: İnsan ne olduğunu bildiği şeyleri iyileştirebilirmiş. Sanırım bu yüzden kabuk bile tutmuyorum.

Nasıl başarıyorsam günün sonunda bir şekilde hayatta kalıyorum.

"Hadi geç içeri canımın içi," dedim en yumuşak sesimle. Narin'in çantasından zar zor bulup açtığım daire kapısından arkadaşımı içeri geçirirken. Onu ayakkabılığın yanında duran pufun üzerine oturtup ayakkabılarını çıkardım. Aynı anda ayağımla dış kapıyı da örttüm.

Narin ruh gibiydi, ifadesizce önüne bakıyor ve hiçbir şey söylemiyordu. Hastanede üç tane serumu bitirip o şekilde taburcu olmuştu. Saat akşamın dokuzuydu ve psikolojisinin daha da kötü olmaması için Gizay ve Yalın'ı hastaneden göndermek zorunda kalmıştım.

Gizay her ne kadar bizi arabayla bırakmaya ısrar etse de benim inadıma karşı duramayacağını biliyordu. Bu yüzden Yalın bir taksi bulmuştu ve ikisi de sağ Salim gittiğimizden emin olana kadar peşimizi bırakmamıştı.

Tüm olanlar bir sanrı gibi geliyordu, Narin'e kalırsa her şey kabustu.

Üzerime yük olmuş çantaları kenara koyup tüm gücümü Narin'i oturduğu yerden kaldırmaya yönelttim. Öyle ki ışığı bile açmamıştım. Sokaktaki lamba Narin'in küçük apartman dairesinin salonuna düşüyor, bizi o şekilde aydınlatıyordu. Tek sokak lambası da yetmişti çünkü Narin'in kendi imkanlarıyla oturduğu ev küçücüktü. Narin de küçücük bir bedendi zaten, ona sorun değildi.

Narin'i kolunun altından kavradım ve küçük holden odasına ilerlettim. Benim sabahları anasına kadar ağlattığım odamın aksine onun odası her şekilde topluydu. Petrol mavisi duvarların arasında koyu ahşap mobilyaları vardı. Sadece yatağı, komidini ve gardırobu vardı çünkü babasının unutarak verdiği para anca buna yetmişti. Derslerini ancak mutfak masasında çalışabiliyordu.

YANMIŞ İÇİNDENWhere stories live. Discover now