25

11.6K 840 1.1K
                                    

Eyedress - Something About You

"Helin bak benim şakam yok."

Sırtımı yasladığım duvara sinirden kafamı art arda vurma isteğimi güçlükle bastırırken dişlerimi sıkmaktan çenem ağrımaya başlamıştı. "Seni o piçin yanında görmeyeceğim. Nasıl yapıyorsan yap ve yine eski hâlinize dönün yoksa başınıza geleceklerden ben sorumlu değilim."

Her şey tutan migrenim yüzünden ağrı kesici atmak için kantine su almaya inmemle başlamıştı. Sürekli Emir'in yanında olduğumdan yalnız kaldığım ilk anı kollayan Mert beni görür görmez yanıma gelip kolumdan tuttuğu gibi kantinin en ücra köşesine çekiştirmişti. "Saçmalaman bittiyse gidiyorum seninle hiç uğraşamam."

Elimde tuttuğum su şişesini kafasına geçirmemek için hiçbir engelim olmasa da müdürle uğraşmak isteyeceğim son şey olduğundan kendimi tutmak zorunda kalıyordum. "Saçmalamıyorum, gerekli uyarıları yapıyorum. Sınırlarımı ne kadar aştığımı ve daha da neler yapabileceğimi en iyi sen biliyorsun."

Bana doğru yaklaşarak omuzlarımın üzerinde biten saçlarımın ucuna dokunduğunda bileğine vurarak temasını kestim. "Dokunma saçıma."

"Ah niye?" Diye alayla. "Emir'in mi dokunmasını istersin?" Böyle her şeyi bilir gibi konuşması gizli gizli bizi izleyip izlemediğini düşündürtüyordu bana. Derslerde veya teneffüslerde yalnız olduğumuz zamanlarda bakışlarını üzerimize dikmesi beni şaşırtmazdı ama bilmek garip hissettirirdi. Ne zaman tam anlamıyla bu ruh hastasından kurtulup rahat bir nefes alacaktım? Kısılan gözleri eşliğinde "Sevgili misiniz? Nasıl oldunuz?" diye sordu.

"Sana ne?"

"Bu yakınlığınıza çok alışma Helin. Fazla sürmeyecek." Emin bir tonlamayla söylediği şeye karşılık kendimi tutamayıp gülerken kafamı onaylarcasına salladım. "Sen hayal dünyanda yaşamaya devam et." Kaşları havaya kalktı. "Çünkü bu saatten sonra kendini yırtsan da bize bir şey yapamayacaksın."

"Safım benim." Sırıtışı eşliğinde konuşup elini yaslandığım duvara, kafamın hemen yanına yasladı. "Nasıl da hemen inanıyor seni bırakmam diyenlerin lafına. Helin, Emir sana güvenmiyor. Çocuk onun bunun dolduruşuna gelip senin tabiri caizse senin ağzına sıçtı ve sen hâlâ onun seni bırakmayacağına inanıyor musun? Bu kadar salak olamazsın. Yarın bir gün yine bir şey olduğunda sana inanmayacak, seni dinlemeyecek bile."

Söyledikleri bir kulağımdan girip diğerinden çıkarken duvara yasladığı elini kolundan tutarak aşağı indirdim ve Mert'ten birkaç adım uzaklaştım. "Güzel hikâye başka zaman anlat, beraber gülelim."

Ona sırtımı dönüp kantinin çıkışına doğru yürümeye başladığımda arkamdan "O gün geldiğinde," diye seslendi. "Bu söylediklerim aklına gelsin. Göreceksin Helin, göreceksin haklı olduğumu." Arkamdan hâlâ bir şeyler söylemeye devam etti ama çoktan kantinden çıktığım için sesini duyamadım. Bütün keyfimin saniyeler içerisinde içine etmişti resmen. Ne zaman bir şeyler yoluna giriyor desem illaki bir yerden çıkmak zorundaydı.

Çalan öğretmenler zilini duyduğumda geç kalmamak için merdivenleri hızlı hızlı çıktım. Hocayla aynı anda sınıfa girerken koştuğum için düzensizleşen nefesimle birlikte duvar kenarındaki en arka sırama yöneldim. Eylem'in bana attığı nefret dolu bakışları umursamadan Emir'in yanına oturdum.

Tuğra, az buçuk konulardan haberdar olduğundan Emirle aramızın düzeldiğini görünce istersek başka bir yere gidip oturabileceğini söylemişti ama o kadar zamandır yanımda olan, beni destekleyen birisini bir anda geri plana atmış olmamak için istememiştim yanımdan kalkmasını. Fakat kendisi alaya vurarak Emir'in ona attığı öfkeli bakışlara katlanmak istemediğini söyleyip başka bir kızın yanına geçmişti. Başlarda içten içe üzülsemde kızla haddindan fazla iyi anlaşmış olmaları beni sevindirmişti. Çoğu zaman birlikte dersleri kaynattıkları oluyordu, benim gibi neşe emici birindense o kızın yanında oturması daha iyi olmuştu.

GECE SAÇLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin