0.1

1.8K 97 169
                                    


~Düzenlendi~

Yeni bir kitapla bu sefer karşınızdayım. Uzun zamandır yayınlamayı bekliyordum ve daha fazla beklemek istemedim.
Umarım beğenirsiniz ♡♡♡

°°°°°°°

Montuma daha çok sarılıp evin olduğu tanıdık sokağa girdim.

Kızlarla birlikte Jennie'nin evindeydik.
Gece saat geç olduğundan kalmam için ne kadar ısrar etselerde fazla yorgundum ve sabah erkenden dersim vardı.

Eve gelip kapıyı açtığımda son bir yılda olduğu gibi sessizlik karşıladı beni.
Annem ve babam geçen sene ölmüş bu koca evde tek başıma kalmıştım.

Dedem ve teyzem tekrar Taylanda dönmem için ne kadar beni ikna etmeye çalışsalarda kabul etmemiştim.
Ailemi orada kaybetmiştim ve tekrar oraya gidemezdim. Ayrıca kızlarda buradaydı.
Onları bırakamazdım.

Montumu çıkarıp astığımda ayakkabılarımıda çıkarıp terliklerimi giydim.
Salonun lambasını yakıp kendimi koltuğa attığımda saat gece yarısını geçiyordu ve benim sabah yedide dersim vardı.

Hayatımın en büyük hatası kesinlikle okumak için psikoloji bölümü seçmekti.
Neyse ki Chaeyoungu da benimle birlikte sürüklemiş onu da psikoloji seçmeye zorlamıştım.
Jisoo ve Jennie de mimarlık bölümü seçmiş bizden bir üst sınıftalardı.

Yorgunluktan gözlerim kapanırken arkamda hissettiğim hafif rüzgarla gözlerimi açıp arkama döndüm. Tüm salonu birkaç kere tarayıp bahçe kapısına baktım.

Salonun içinde kimse yoktu ve bu havada kapıyı açık bırakacak da değildim.

Leo miyavlayarak yanıma gelip kolumun altına girince Luca karşı koltuktan bağırarak atlayıp Leonun arkasına girdi.

Onlara tuhaf bir şekilde bakarken Lucanın az önce durduğu koltuğun önünde yatan Love aynı anda gözlerini açıp, kulaklarını dikleştirip hırlamaya başladı.

"Ne yapıyorsunuz siz?"

Love ayağa kalkıp mutfağın kapısına bakıp yüksek sesle havlamaya başlayınca kapının önüne baktım ama kimse yoktu.

"Hey sorun ne?"

Bu sefer susup tekrar hırlamaya başladığında ayağa kalkıp yavaşça mutfağın önüne yürüdüm.
Love arkamdan gelip ilerlememem için  bacağımı yavaşça ısırıp tekrar hırladığında eğilip kafasını okşadım.

"Sorun yok"

Kapının önünde durup elimi içeri uzatıp ışığı bulduğumda etraf aydınlandı.

Görüş alanıma giren Legoyla elimi kalbimin üzerine koyup nefesimi verdim.

"Ne yapıyorsun orada? Gel buraya çabuk"

Lego tezgahtan atlayıp yanıma geldiğinde kucağıma alıp lambayı kapattım.

Legonun kafasını okşayıp arkamı döndüğümde önümden geçen karartıyla yerimde dona kaldım.
Az önce arkamda hissettiğim rüzgar bu seferde saçlarımı uçuşturduğunda Love gözlerini salonun çeşitli yerlerinde dolaştırarak tekrar yüksek sesle havlamaya başladı.

Ellerim gevşeyip Lego kucağımdan düştüğünde elim korkudan hızlanan kalbime gitti. Biraz kendime gelip gözlerimi kırpıştararak etrafa bakıldığımda salonda yine kimse yoktu.

Bir süre daha yerimde durup merdivenlere yöneldiğimde Luca ve Leo yanımdan koşup önden ilerideki kapısı açık olan odama girdi. Love hala hırlayarak arkamdan gelirken odanın kapısından Lili ve Louis çıktı.

THE DEVIL'S ANGEL | TAELICEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin