Ala&Savaş
Biz mavi ve hakinin birleşimiydik.
🇹🇷
Komando, Türk Silahlı Kuvvetlerinin çelik bilekleri.
Bazıları bir adama, bir akla, bir aşka kendini adar. Bizse kendimizi dağa, taşa, vatana adamış insanlardık. Herkes evinde huzurla gözlerini yumsu...
Kullandığım mesleki kelimeler yanlış olabilir çünkü maalesef ki asker değilim. Varsa şimdiden affola.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Milletimiz cefa çekmedikçe, bizden size zarar gelmez.
🇹🇷
51.KOMADO TUGAYI- HOZAT, TUNCELİ
Komando, Türk Silahlı Kuvvetlerinin çelik bilekleri.
Bazıları bir adama, bir akla, bir aşka kendini adar. Bizse kendimizi dağa, taşa, vatana adamış insanlardık. Herkes evinde huzurla gözlerini yumsun diye uyumayan, yüce gönüllü, gönüllerinde tek aşk olan insanlardık.
Dağların aslanı, göklerin kartalıydı komandolar. Biz hem aslan hemde kartal olabilmiştik.
Kapının iki kere tıklandığını duyduğumda masada yoğunlaşan gözlerimi çekip kapıya diktim. "Gel,"
Tuğrul içeri girdiğinde asker selamı vererek hazır olda bekledi. "Rahat Tuğrul, gel otur." Benden aldığı komutla başındaki mavi bereyi güzelce katlayarak avucunun içine sıkıştırdı ve önümde duran koltuklardan birine oturdu.
"Komutanım rahatsız ettim kusura bakmayın, Oğuz Komutanım sizi karargaha çağırmamı istedi. Acilmiş." dediğinde kaşlarımı çattım ve başımla onaylayarak çıkması gerektiğini söyledim. Rütbelerimin asıldığı yere sıkıştırdığım mavi bereyi gururla başıma geçirdim ve omzumda parlayan iki yıldıza baktım. Kendimi daha fazla kaptırmadan bilgisayarı kapatarak odadan çıktım.
Toplantı alanına geldiğimde Oğuz Komutanın beni beklediğini gördüm. Hızla yanına yaklaşıp asker selamı verdim ve hazır olda bekledim. "Rahat asker." Ellerimi arkaya bağlayarak pür dikkat onu dinlemeye başladım.
"Hakkari sınırındaki 5. Dağ Ve Komando Tugaylığından bir telefon aldık. İki komando eri teröristler tarafından yakalanmış. Bunun için seni ve timini yardıma çağırıyorlar. Ne olursa olsun vazgeçmeyeceğini biliyorlar ve sana güveniyorlar. Sizinle beraber bir bordo bere ekibi daha yollanacak. Bu çok ciddi bir görev. Sizi kurtarmak için gönderiyoruz ve siz sapa sağlam bir şekilde buraya geri dönüyorsunuz. Anlaşıldı mı üsteğmen?" Gözlerim parlarken hızla başımı salladım. "Anlaşıldı komutanım."
"Güzel, çünkü az sonra helikopter sizi götürmek için gelecek. Yolunuz açık, yüzünüz ak olsun." dedi ve omzuma iki kere vurduktan sonra çıktı. Dışarda bizi bekleyen Tuğrul'u gördüğümde yanına gittim. "Timi topla asker, göreve gidiyoruz."
"Emredersiniz komutanım."
......
Helikopter Hakkari'nin dağlarına indiğinde bu mesafe tutulan iki askere çok yakın olmalıydı. Yürüyorduk.
