|11|

6.9K 367 40
                                    

Bulut bana koşarak sarıldığında karnıma bir acı saplandı ama fark ettirmedim. Bulutun arkasından Doğu ve Eray geldiğinde onlara sıkıca sarıldım. Benden ayrıldıklarında Bulut anlını anlıma dayayarak "Seni kaybettim diye çok korktum." dedi.

Dudağımın kenarları kıvrılarak gülümsedim. Bulut ayrıldığında dedem yanıma gelip önce kafamdaki banda sonra ise koluma baktı ve dikkatlice sarıldı. Dedem beni iyice sardığında "İyi insan seni koruyamadı." dediğinde ondan ayrılıp.

"Dede bunu bilmiyordun hem beni yabancı biri kaçırmadı ki bak." dedim ve ablama gösterdim. Ablamı gördüğünde dolu olan gözlerinden yaş akarak ablama sarıldı. Karnıma ağrı girmişti galiba çok fazla ayakta kalmıştım.

Birden önümde Atlası gördüğümde gülümseyerek onu bluzundan tutup kendime çektim ve doya doya sarıldım. Harap olmuş görünüyordu. Gözleri kıpkırmızıydı, göz altları ise mordu bu hiç uyumadığının göstergesi. Saçı başı her yeri dağınıktı galiba beni ararken kendini unutmuştu.

Atlas şoktan çıkıp kollarını bana sardı ve buraya gelirken saldığım saçlarıma burnunu dayayıp derin nefes aldı. Bir süre sarılır vaziyette dururken "Bu kokuyu bir daha alamayacağım diye çok korktum be kelebek." dediğinde onu daha çok sardım. O gün kolyeyi taktığımdan beri hiç çıkarmamıştım ve hala boynumdaydı.

Atlas ile zar zor ayrıldığımızda annem ve babam gelip sarıldı. Annem ağlamaktan yorgun düşmüştü babam ise Atlastan farkı yoktu. Babam burnunu saçıma koyup "Bizi bıraktın diye çok korktum." dedi. Gülümseyerek "Ben ve sizi bırakmak? Aşk olsun baba." dedim yalandan alınır gibi yaparak.

Annem ise "Bir kız evladımı daha kaybedemezdim." dediğinde üzülmüştüm ama kendimi toparlayıp "Anne ikisini de kaybetmedin ki." dedim. Babam gil benden ayrılınca ablama baktılar ve ikisi de ağlayarak ablama sarıldı.

Herkes ile teker sarılarak bir yere oturtuldum. Yani düşünün Agah ve Selime bile sarıldım. Ama Kaan yoktu. Onu gözlerim ile ararken "Kaan nerede?" dedim. Buğra "Sen kaçırıldığından beri odasından çıkmadı." dedi. Şaşkınca ona bakarak "Ne?" dedim. Sonra karnımı tutarak ayağa kalktığımda evin çalışanı olan Fatma teyzeye seslendim. "Fatma teyze hepimiz için küçük bir sofra kurar mısın? Görünüşe göre kimse doğru düzgün beslenmemiş." dedim ve merdivenlere yönelerek bu sefer kocaman olan aileye seslendim. "Ben Kaanı çağırmaya gidiyorum." dedim.

Merdivenleri tek tek çıkarken arkamdan gelmek isteyen Atlas ve Bulutu durdurarak tek başıma Kaanın odasının önündeydim. Kapıyı tıklatarak "Kaan ablacım? Hadi aç kapıyı bak ben geldim." dedim. Odadan çok az sesler geliyordu. Tekrar kapıyı tıklatarak "Ben yokken odandan çıkmadığını öğrendim. Hadi çık da birlikte yemek yiyelim ben çok açım." dediğimde hafif sesler gelmeye başladı. Alınarak "Tamam gelmek istemiyorsan bende Çağan ile yerim." dedim ve tam giderken kapı açıldı.

Kaan güçsüz sesiyle "Senin için korktum." diyerek bana sıkıca sarıldı. Sıkıca sarılmasıyla karnımın ağrısı artmaya başladı ve ister istemez inledim. Kaan hemen geri çekilirken bende elimi karnıma götürdüm. Kaan elimi çekip bluzumu kaldırdı ve telaşla "Abla ne oldu sana? Canını yaktım çok özür dilerim. Hadi seni aşağı götürelim de Furkan abi baksın." dedi ve birden beni kucağına aldı. Çocuğun yaşı benden küçük olsa da boyu uzun maşallah. Basketbol falan mı oynuyor acaba?

Beni aşağı götürdüğünde ikili koltuğa oturtup kendide yanıma geldi. Sonra Furkana dönüp "Abi ablamın karnında bir yara var bakar mısın?" dediğinde Furkan yanımda bitti. Bluzumu kaldırıp sargılı yere baktı. Ablama dönüp "Abla bu nasıl oldu?" dedi. Ablam "Kaza esnasından ön camın parçaları Mahperinin karnına saplandı. Bizde kalırken iki kez zorlandığı için de kanadı." dedi. Furkan bana dönüp "Fazla ayakta duruyorsun birde bizim sarılmamız ile iyice zorlanmıştır. Seni odana çıkaralım." dediğinde kafamı olumsuz anlamda sallayarak "Hayır daha birlikte yemek yiyeceğiz." dedim.

RapunzelWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu