|20|

2.4K 168 19
                                    

Agah sonradan gelen Yıldırım ailesine konuştuklarımızı anlatmıştı ve şuan herkes susuyordu. Gözüm Volkana takıldığında bana gülümseyerek baktığını görmüştüm. Ben gülümsemek yerine ona değişik bir varlıkmış gibi bakmaya başladım. Gülümseme bana yabancı bir eylemdi.

Volkan "Nasılsın Lamia?" dediğinde daha garip bir şekilde baktım. Nasıl mıydım? Bilmiyordum. Bir dakika o bana Lamia mı demişti? Bu ailede bana ilk Lamia diyen kişiydi.

"Bilmiyorum." diyerek onu yanıtladığımda kafa sallayıp arkasına yaslandı. Bu psikologdu değil mi? Psikologluğunu kullanıp bir şey mi yaptı acaba?

Ufuk sinirle "O Savaş ve Mehmet piçini gebertmek istiyorum!" dedi. Tabi annesi tarafından da kafasına şaplak yemişti.

"Merak etme gebermekten daha beter bir haldeler şuan." dedim sırıtarak. Yaptıklarım ile asla pişman olmazdım sadece aklıma geldikçe zevk alırdım.

Miraç "Gebermekten beter bir haldeler derken? Kim yaptı ki?" dedi. Göz devirip "Sence kim yapabilir? Çok güzel bir şekilde işkence ettim. Işıl ise sadece izledi ona daha dokunmadım." dedim.

Eray "Ilgaz sen bu değilsin." dedi neredeyse yalvarır bir şekilde.

"Ilgaz değilim zaten. Ben Lamiayım."

Bulut "Hayır sen Lamia falan değilsin! Sen benim sevgilim, bizim rapunzelimiz ve Yıldırım ailesinin en küçük kızısın. Sen Ilgazsın!" diye ayağa kalkıp bağırdığında sadece ifadesiz şekilde ona baktım.

Onun aksine rahat bir tavırla ayağa kalkıp karşısına dikildim. "Sen ne istersen düşüne bilirsin ama ben Ilgaz olduğumu falan hatırlamıyorum. Bana bunu hatırlatırsan sana inanırım." dedim. Cümlem biter bitmez Bulut beni belimden çekip dudaklarıma yapıştığında ona kaşılık verdim. Çünkü neden olmasın? Aile büyüklerinin önünde öpüşmemiz umurumda değildi.

Bulut dizlerinin üzerine çöktüğünde ellerimle ağzımı kapattım. Bulut cebinden mavi kadife bir kutu çıkarttığında düşündüğüm şeyi yapacağını anladım.

Bulut yavaşça kutunun kapağını açtığında kutunun içindeki tek taş görmemle mutluluğum iki katına çıktı. "Biliyorum fazlasıyla erken ama artık ben dayanamıyorum. Ilgaz lütfen bana izin ver de bütün yaralarını sarmana yardım edeyim. O kadar çok acı çektin ki sen her yanımızda ağladığında ben ölüp ölüp dirildim be güzelim. Acı çekmene dayanamıyorum. Benimle evlenip acılarını unutmaya var mısın rapunzel?" dedi.

Kafamı hızlıca sallayıp sevinçle "Evet." dedim.

Zihnimde canlanan görüntülerle Bulut ile dudaklarımı ayırıp geri çekildim. Bulut bana evlenme teklifi etmişti ama ben hatırlamıyordum.

"Yüzük." dedim. Zihnimde oluşan görüntülerle yüzüğün şeklini biliyordum ve içinde Ilgaz kalp (Şekil olan kalp) Bulut yazıyordu.

Atlas "Ne yüzüğü?" dedi.

Ben ise kal gelmiş gibi Buluta bakıyordum. "Evlenme teklifi mi ettin bana?" dedim hiç kimseyi umursamadan.

Bulut gülümseyip kafa salladı ve pantolonun cebinden bir yüzük çıkardı. Onu yanında mı taşıyordu? Bulut ise aklımı okumuş gibi "4 yıldır hiç yanımdan ayırmadım. Sana tanıştığımızdan beri kutladığımız ilk doğum günün de aldığım bulutlu yastık bile hala bende." dediğinde elindeki yüzüğe uzandım.

Yazılara bakıp zihnimdeki görüntülerin doğru olup olmadığına baktım. Doğruydu. Ilgaz ve Bulut yazıyordu. 

Kaan "Ablama hafızasını böyle mi getireceğiz? Anıları hatırlatacak bir etkiyle?" dedi. Ona dönüp "Bilmem ama sanırım işe yarıyor." dedim.

RapunzelWhere stories live. Discover now