|1. Final|

4.3K 252 70
                                    

Gözümü yüzüme konan sayısız öpücük ile açtım. Mavilerim Bulutun yeşil gözleri ile çakışınca gülümsedim. Bulut dudağıma küçük bir öpücük bırakarak "Günaydın gelecekteki karıcım." dediğinde hafif gülerek karşılık verdim. "Günaydın gelecekteki kocacım." dediğimde tekrar dudağımı öptü ama geri çekilmedi bende öpüşüne karşılık verdim.

Üstüme çıkıp öpüşmemizi derinleştirirken bende ona izin veriyordum. Ben ellerimi onun saçlarına atarken onun bir eli boynuma diğer elini ise belime yerleştirmişti. Ayrıldığımızda ikimizde nefes nefeseydik. Gözlerini gözlerimden hiç ayırmadan "Kalkmamız lazım. Galiba ev ahalisi uyandı çünkü aşağıdan çok ses geliyor." dediğinde aşağıda bir patırtı koptu.

Hemen yataktan kalkıp odadan dışarı çıktık ve avluya indik. Gözlerim yerinden çıkacakmış gibi açıldığında gözümü kapatarak Atlasın üstüne çıkmış bir Doğuyu görmek istemiyordum. Sorun Doğunun Atlasın üstüne çıkması değil, sorun Doğunun sadece altında bir şey olmamasıydı!

Bulut elini belime atarak beni daha çok göğsüne bastırdı. Sinirle "Lan geri zekalı! Niye pantolonunu giymedin?!" diye gürledi. Normalde hepsini üstsüz görmeye alışkınım ama pantolonları yokken hiç görmemiştim onları. Görmekte istemiyordum.

Doğu "Giyecektim ama Atlas pantolonumu kapıp konağı turlattı bana! Lan bahçe dahil konağı beş kez turladık!" dedi o da sinirle. İstemeden güldüğümde Bulut kafamı göğsüne tekrar bastırdı.

"Git üstünü giyin lan! Atlas ver şunun pantolonunu." dedi. Bir kaç adım sesi geldi kulağıma sonra Bulut beni kendinden ayırıp "Bu berbat görüntüyü gördüğün için özür dilerim." dediğinde gülmeye başladım. Bulutta bana katıldığında konağa kahkahalarımız yankı yapıyordu.

Ne? Açıkçası çok komik.

Bir süre sonra bizim kahkahalarımız son bulduğunda ev halkı gelip hazır olan kahvaltıya oturduk en son Doğu ve Atlas geldiğinde tekrar gülmemek için tuttum kendimi. Komiser "Küçük niye gülmemek için tutuyorsun kendini?" dediğinde şaşırmıştım. Bu adam niye beni çok iyi tanıyor?

Hafif gülerek "Sabah sabah çok komik olaylar oldu komiserde o aklıma geldi." dedim. Komiser iyice kaşlarını çattı. Bulut benim diyemeyeceğimi anlayarak Doğunun kütü gibi duran ama bize göre tuhaf olan bakışları altında sabah olan olayı anlattı. Tüm aile Atlas ve Doğuya gülerken onlar utançtan kıpkırmızı kesilmişti.

Bu kahkalardan sonra Çağan yanıma gelip hala üstümde olan pijamamı çekiştirdi. Ona döndüğümde gülümsedim. O da bana gülümseyerek "Iygaz abya sen bana yediyiy misin?" dediğinde "Ilgaz ablan yesin seni." diyerek kucağıma oturttum onu. Bulut da Çağanı görünce gülümseyerek ağzına çikolatalı ekmek uzattı. Çağan hemen ağzını açarak ekmeği ısırdı.

Ben ve Bulut hem kendimiz yerken hemde Çağana yediriyorduk. Masadaki aileden Çağan geldiğinden beri ses çıkmamıştı. Kafamı kaldırdığımda herkesin bizi izlediğini gördüm. Niye her Çağan geldiğinde bizi izliyorlar?

Annem "Size çocuk bakmak çok yakışıyor." dediğinde masadaki Yıldırım erkekleri kaşlarını çattı. Dedem bile! Babam "Hop hop yavaş ne çocuğu?" dediğinde gülmemek için kendimi tuttum. 

"Baba kıskanç olma hem okullarımız bitince evleneceğiz kaçışı yok ki bunun." dedim. Babam dudağını büzerek üzgün gözlerle kafa salladı. Ben ise bu davranışına bıyık altından gülüyordum.

Çağan boynuma sarıldığın "Ben doydum ıygaz abya." diyerek kalkmak istediğini belli etti. Bende kalkacaktım ama susamıştım ve su Buğranın önündeydi. Şimdi tam sırası.

"İkiz bana su koyar mısın?"

Masada büyük bir sessizlik oldu. Buğra ise gülümseyen yüzü yavaş yavaş solarken düz bir hal aldı. İkiz dememi istemiyor mu yoksa? Buğra "Bana ikiz mi dedin sen?" dedi anlamamış gibi. Kafa sallayarak "Evet ikizim değil misin? İstersen başka şeylerde diyebilirim bende seçenekler bol. Sıddık olur, Ebubekir olur, Ahmet olur, Mehmet ol-" sözümü kesen şey birden Çağanın çekilmesi ve belime dolanan kollardı. Buğra bana sarılmıştı...

RapunzelWhere stories live. Discover now