Benimle yalnız kaldığı ilk anda hesap soracağını sanırken o bambaşka bir şey yaptı. Uzandı, tek seferde kendine çekti beni. Göğsüne sığmamı sağlarken yüreğini yüreğime geçirmek istercesine sıkıca sarıldı. Kanlı ellerim havada kalırken hasreti olduğu...
Bekletmeden bölüme geçmek istiyorum elbette ama öncesinde yeni kapağımız nasıl olmuş onu söyleyin. Beğendiniz mi? 🥳
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Onun dışında hepinize hayırlı bayramlar. Sevdiklerinizle, gönlünüzce geçireceğiniz niceee güzel bayramlara 🧡🌸
Hepinizi kocaman öpüyorum. Bayram şekerini de beğeni ve yorum kabul ediyorum 🧡💋
Keyifli okumalar!
🕊️
"Ve gönül sabır ile harman olmadan, nasip ile buluşmazmış."
Cahit Zarifoğlu
🕊️
Ben, yıllar önceki tek derdi hayaline kavuşmak olan o toy kız değildim. Ben, ailesi dağılmasın diye kızının günahını saklayan o kız da değildim.
Bir katildim. Eline bulaşan kanı, kızından sebep temizleyemeyen bir katil.
Hiç aşılmayacağını düşündüğüm, geçmişimden geleceğime kendi ellerimle ördüğüm bir duvar vardı. Her seferinde bir benim tosladığım, bir benim aşılmaz sandığım bir duvar.
O duvarı belki de en şeffaf haliyle şimdi görüyordum.
Soykan ailesi tüm heybetiyle duruyordu işte karşımda. Annelerinin hemen ardında Feride ve Ulaş, gerilerinde Ertuğrul, annesi ve kardeşi. Tüm aile, Meva'nın gelişi adına karşımızdaydı. Bu yüzden bakışları da doğrudan, ailelerinin yeni üyesindeydi.
Meva'da.
Kadir'in annesi verdiği sesli soluğun ardından öne doğru çıkarken "Oyy..." dedi titreyen sesiyle. Gözleri doğrudan torunundaydı. Öyle içi gidercesine bakıyordu ki, her zamanki o sert görüntüsünden çok uzaktı.
Feride ise derin bir nefes alarak hareketlenirken annesinin öne atılmasına engel oldu. "Anne?" dedi yumuşak bir sesle. "Geçmelerine müsaade mi etsek?"
Annesi göz ucuyla Feride'ye baktıktan hemen sonra belli belirsiz kafasını salladı.
"Gelin oğlum..." dedi yan dönerek. "Hoş geldiniz."
Benim o anlarda hoş gelmediğim öyle aşikardı ki. Özellikle gözlerime değdirmediği gözleri, sesinden bunu anlamam için akan o ton yeterliydi bunu fark etmeme. Zaten bende aksini hissetmiyordum.
Öyle ki Kadir de ne halde olduğumun bilincinde kucağında Meva olmasına rağmen bana dönmüş, "Gel..." demişti sesini az da olsa öfkeden arındırarak.