1.1

4 0 0
                                    

Zayn'in yatağında uzanırken telefonuma gelen mesajla irkildim.

Zaynie: iyi misin

Zaynie: evde misin

Louis: birine evet birine hayır

Zaynie: nerdesin

Louis: evdeyim

Zaynie: o kıvırcık saçlara tek tek brezilya fönü çekeceğim

Louis: harry..

Zaynie: en kısa zamanda evdeyim, gelince etraflıca konuşuruz

Louis: yatağında bekliyorum

Zaynie: kirli konuşmalarına bayılıyorum

Harry, mesajları okuyup kahkaha atarken gözüm onun üzerindeydi. Çok güzeldi, güzelliğiyle beni büyülemekten vazgeçmiyordu.

"Neye bakıyorsun?"

Ona bakarak gülümsediğimi farkına varmamı sağlamıştı. Yüzünü örtünün altına sakladı.

"Beni sakın brezilya fönüyle hayal etme!"

Örtüyü üzerinden çekmeye çalıştım, ancak başarılı olamadım. Onun yerine, o beni örtünün içine çekmişti.

Duş aldıktan sonra ikimizin yatağına da yatmayı denemiş, denediğimiz anda tiksintiyle geri kalkmıştık. Yepyeni, tertemiz nevresimlerle değiştirilmiş yataklarımız yine de bize kötü şeyler anımsatıyordu.

"Bu yatakta kaç kişiyle yatmıştır?"

Bunu sorduğumda Harry yüzünü buruşturdu.

"Bence bunu düşünmemeye çalışalım, çünkü bu yatak son şansımız."

Elbette yatmadan önce tedbir amaçlı Zayn'in örtülerini de değiştirmiştik. Yani mis kokan sadece Harry değil, aynı zamanda nevresimlerdi.

"Söylesene, ne zamandır seviyordun beni?"

Örtünün altında olmamıza rağmen örtü çok ince olduğu için birbirimizi görebiliyorduk. Çenesini avuç içlerine yaslamış, merak ve heyecanla bana bakıyordu.

"Buna bir cevap veremem."

Koluma vurdu ve çok yoğun bir sevimlilikle kaşlarını çattı.

"Neden ya?"

Ona cevap vermek yerine, onu seyretmeye devam ettim. Üzerinde benim tişörtümle harika görünüyordu. Tişörtlerim ona biraz dar geliyordu ve bu konuda hiç itirazım yoktu. Vücut hatları gözlerimin önündeydi.

Sessiz kaldığım için kafasını eğdi ve kedi gibi bana bakmaya başladı. Yeşil gözleri inanılmaz bir tatlılıkla bana bakıyordu. Dudaklarını büzmüştü, bakışlarıma karşılık ara ara da gülümsüyordu.

"Neden öyle bakıyorsun?"

Tamamen istemsizce parmağımı burnuna değdirdim.

"Çok şapşalsın."

Gülümseyince yanaklarındaki çukurları okşadım. Dünyada bir gülümsemenin Harry'den daha çok yakıştığı biri daha var mıydı?

"Sadece hâlâ inanamıyorum. Sen benim erkek arkadaşım mısın şimdi?"

Yanaklarını okşamaya devam ettim.

"Hayır, daha randevuya bile çıkmadık."

Nefesini dışarı verdi ve sırtüstü yatıp örtüyü üzerinden kaldırdı. Bir süre tavana baktıktan sonra konuştu.

HAVING (Y)OUR BABY | L.SHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin