2

607 81 62
                                    

Jimin uyandığında tüm vücudunun yumuşak bir materyalin üstünde olmasını garipsedi. Ellerini yatağın üzerinde gezdirdi. Kapalı gözlerini açmamak için direndi, biraz daha uyuyabilmek için olduğu yerde bir sağa bir sola döndü. Bunun da bir işe yaramayacağını anladığında el mecbur gözlerini açtı. Yatak bomboştu.

Kollarından destek alıp yerinde doğruldu ve etrafa bakındı.

Jungkook oyun alanında değildi, mutfakta da. Banyo ve giyinme odasına gitme nedeni olmadığına göre yüksek ihtimalle alt kattaydı.

Jimin biraz daha ayıldığında yataktan kalktı ve ilk durağı olan banyoya ilerledi. Orada rutin işlerini gördükten sonra normalin aksine alt kata indi.

Etrafta dolanıp Jungkook'tan bir iz aradı fakat bulamadı. Seslenmelerine de karşılık alamıyordu. Yüzü endişeyle buruştu. Jungkook'u göremediği her an endişesi katlanıyordu. Aykırılar evine mi girmişti yoksa? Belki de Jungkook onu korumaya çalışıp onları evden çıkartmıştı. Aykırılar, Jungkook onların tarafına geçmedi diye onu alıkoymuş bile olabilirlerdi!

Jimin endişeyle elini telefonuna attı. Yetkililere bildirmesi gerekiyordu durumu.

Numarayı çevireceği sırada dış kapının açıldığını fark etti. Saçları biraz dağılmış Jungkook'u gördüğünde telefonu olduğu yere koyup koşarak yanına gitti. Endişeyle tüm vücudunu kontrol etti, hasar var mı diye baktı. Olmadığını fark ettiğinde ise rahatlamayla sarıldı.

"Jungkook nerdeydin?! Hele aykırı android sayısı bu kadar artmışken ne kadar endişelenebileceğimi düşünmedin mi? Gerçekten çok korkuttun beni!"

"Bugün normal uyanış saatinden minimum 20 dakika erken uyandın. Hava 25 derece. Dışarısı kısa kollu giyinmeye uygun. Seul genel trafik akışı yoğun-orta arası. Hava kirliliği oranı normale göre %5 daha düşük-"

"Sus! Bunları değil, nerede olduğunu öğrenmek istiyorum!" Jimin sinirle çıkışsa da kollarını androidinin belinden ayırmamıştı. Oldukça çok korkmuştu ve onu sadece Jungkook teselli edebilirdi.

Jungkook'un hazır cevaplılığına ters olarak birkaç saniye sessizlik oldu. Jimin tam kaşlarını çatmış sorusunu yenileyecekken ise konuşmaya başlamıştı.

"Bugün android aykırı tespit uygulaması yapıldı. Ülke çapındaki tüm androidler en yakın cyberlife merkezine gidip test yapıldı. Kısa sürecek işlem için seni rahatsız etmek istemedim."

"En azından haber verebilirdin." Jungkook herhangi bir söz söylemeden sahibinin sarılışına karşılık verdi.

Bir süre daha kapı önünde hasret giderdikten sonra Jimin'in karnının guruldamasıyla mutfağa gittiler ve Jimin, Jungkook'un lezzetli parmaklarından çıkan yemekle karnını doyurdu.

"Bugün tembellik yapabilir miyiz?" Jimin sanki androidinden izin istiyormuş gibi çeşitli sevimlilikler yaparak söylemişti. Jungkook ise önce şakak noktasındaki mavi lede dokunmuş, sonra da gözlerini kapatmıştı.

"Bugün yapılması gerekenler: Yeni model IR616 modelinin kıyafet tasarımı onaylanması, Aİ236 deri rengi ve ses optimizasyonu kontrolü, Cyberlife Seul Mağaza sorumlusunun aylık satış rapor sunumu. Sunumun online olması için görüşme yapmamı ister misin?"

"Çok iyi olur."

Ve Jungkook Jimin'in her zaman hayranlıkla izlediği o hareketi yaptı. Gözlerini seyertti, gözleriyle aynı anda ledindeki ışık da yanıp söndü.

"Kabul edildi. Toplantı saati 16:30. Diğer işler için merkeze gitmek zorunlu. İstersen toplantıdan önce halledebiliriz. Böylece günün kalanı senin olur."

Jimin Jungkook'u onaylayıp yorgun adımlarla giyinme odasına gitti. Daha yeni uyanmış olsa da hem yapılacak işlerin yoğunluğu hem de sabah yaşadığı aksiyon onu şimdiden yormuştu.

Jimin'in işi anlaşılabileceği gibi androidlerin görünüşüydü. Yüz ve vücut şekillerini, renklerini, seslerini... Androidlerin fenotipini oluşturmakla görevliydi.

Ekibindeki 50'den fazla insanla büyük bir gen havuzu oluşturur, birbirine en çok uyan genleri alır ve androidlerin nasıl görüneceğini seçerdi. İşini daima hakkaniyetle yapmış, ekip arkadaşlarının fikirlerini almamazlık yapmamıştı... Yani... tek bir android hariç.

Cyberlife bünyesinde önemli bir yerdeydi. Ne kadar kalabalık bir ekibe sahip olsa da son kararı veren kişi Jimin'di. Halktan gelen olumlu yorumlar Jimin'i şirket için çoktan vazgeçilmez hale getirmişti. Bunun ekmeğini yemek için belki de iş etiğine uymayacak şekilde özel bir istekte bulundu. RK800 modellerinden birini tamamen kendi tasarlamak, ona sahip olan tek kişi olmak istedi. Tabiki şirket başta bunu şiddetle reddetti. Bunun gibi özel bir hakka sadece kurucuları sahipti ve Jimin onların gözünde sadece basit bir çalışandı. Tabi devamında Jimin işi bırakmış daha 1 ay dolmadan çoğu androidin satışında ciddi düşüşler yaşanmıştı. Ve akabinde Jimin biricik hayat arkadaşı Jungkook'a ve işine kavuşmuştu.

Belki şirketi kendisiyle tehdit etmek pek hoş bir davranış değildi ama sonuca bakılırsa Jimin tamamen kendine ait bir androide sahip olmuştu.

Klasik takımını giydiğinde aşağı indi. Kapının önünde onu bekleyen Jungkook Jimin'i fark ettiği gibi kapıyı açtı ve centilmenlik göstergesi olarak önce onun geçmesi için eliyle işarette bulundu.

Bu tatlı davranışa kayıtsız kalamayan Jimin parmak uçlarında yükselip Jungkook yanağına sert bir öpücük kondurmuştu. Bunun Jungkook'ta neler hissettirdiğini(?) bilmiyordu, yine de yazılımına ödül olarak programlandığını düşünerek hareket ediyordu.

Özel arabalarına geldiklerinde navigasyonu iş yerine ayarlamışlar ve otopilotun kullanımındaki araçta sadece etrafı izlemişlerdi.

"Androidlere hayır! İnsanlığın yerini almak için uğraşıyorlar!"

Trafik yüzünden durduklarında yanlarındaki parkta bir eylemi izlemeye başlamışlardı.

Androidler her ne kadar insanlığa yardım etseler de bir yerde insan gücüne ihtiyac duyulan konulara el atıyor, bir sürü insanın işsiz kalmasına neden oluyorlardı. Jimin gibi üretici kısımda olanlar için bu bir sorun değildi. Tabi diğer işlerin çalışanları için durum tam tersiydi.

"Herkes bir gün işsiz kalacak! İnsanlığın sonu yakın! Bu makineler-" Megafonu elinde tutan adam bir anda konuşmayı kesmiş, gözünü bir yere dikmişti. Jimin takip ettiğinde baktığının bir yaşlı bakım hizmet androidi olduğunu fark etti.

"Sen çaldın işimizi!" Adamın sözüyle birlikte eylemdeki kızgın kalabalığın hedefi o android olmuştu. Önce onu zorla aralarına almış, daha sonra da birbirlerine itmeye başlamışlardı. Ortadaki zavallı android herhangi bir tepki veremiyordu bile.

Jimin merakla Jungkook'a döndü. Bu olaya nasıl tepki verdiğini görmek istiyordu.

Jungkook gözlerini tamamen kalabalığa dikmiş, Jimin'i fark etmiyordu bile. Eğer herhangi bir duyguya sahip olsaydı, Jimin onun endişeli hissettiğine yemin edebilirdi.

Jimin bir anlığına mavi ledin sarı döndüğünü sandı. Gözlerini iyice açıp kapadı, elleriyle ovuşturdu. Ama maviydi. Üstelik Jungkook'un eski odağı da gitmiş, sahibine dönmüştü.

"Jung-Jungkook?"

"Efendim?"

"Bir ihtimal... Ledin sarıya dönmüş olabilir mi? Seni asla yargılamayacağım, doğruyu söyle."

Jungkook elini ledine getirdi ve hemen ardından gözlerini kapattı.

"Sarı led aykırı işaretidir. Aykırılar GPS sisteminde gözükmez, insani duyguları kopyalayarak kendilerini gelişmiş zekalı ırk olarak tanımlarlar. Kendime yaptığım 182 testin 182'sini de herhangi bir aykırı bulgusuna rastlanılmadı. Göz yanılsaması nedeni; yorgunluk, uzun süreli odak-"

"Tamam. Sadece sordum." Ve trafik açılmıştı.

Abi oyunu oynayın oynayamazsanız izleyin -Elraen'in seçimleri yanlış hatırlamıyorsam tatmin ediciydi- çünkü yazarken mekanlar o kadar gözümün önünde canlanıyor ki sizde canlanmadığını unutup kaptırıp gidiyorum:(

Seoul: Become Human -JiKook ✓Where stories live. Discover now