15. Bölüm:"SINIRLAR VE İHLALLER"

13.1K 317 33
                                    

Beni wattpad üzerinden takibe almayı unutmayın! ❤

Bir de anlamadığınız bir mevzu olmuş sanırım, eğik yazılan yerler genelde geçmişten kesittir. Onu da söyleyeyim, kafanız karışmasın çocuklarım.

ARANIZDA WATTPADDE BİYOGRAFİSİNDE KONUM KISMINA TERK YAZAN OLMUŞ??? BAYILMIŞIM BU GÜZELLİĞE❤❤

Bu seneki 2022 yks sınavına girenleriniz var mı bilmiyorum, geçen sene bende 21 e girmiştim ve o kadar kötüydü ki mezuna kalacağımı düşünmüştüm... Istediğim bölümlerden bir tanesindeyim yani hicbir şey belli olmuyor, içinizi ferah tutun siz elinizdeki imkanlarla en iyisini yaptınız. Daha iyi imkanlarınız olsa daha iyisini yapardınız ❤❤❤

Pazar ve çarşamba, unutmayın <3

İyi okumalar... <3

🌙

15. SINIRLAR VE İHLALLER

Terk'te değil, İris'te yaşamak isterdim. Orada doğmak, büyümek ve eğitilmek... Belki hayatım o zaman daha az karmaşık olur ve yaşadığım ömür daha az harabe olurdu.

Daha az harap olurdum.

Omuzlarımı dikleştirerek kafamı yukarı kaldırdığımda yüzüme gelen saçları savurarak iki yana dağıttım. Karşımdaydı, kavislenmiş kaşları ve ona sunduğum hırçın tekliften memnun olmuşçasına dudaklarında can alıcı bir tebessüm vardı.

Canımı alıyor ama beni bir şekilde yaşatmayı başarıyordu, dudakları kendime ihanet edeceğim kadar çeliciydi.

''Şayet istediklerinin boyutu artarsa,'' bana yaklaştı. Zaman hiçe sayıldı ve izafiyet ikimize işledi. Bu sefer zaman sadece benim için yavaşlamış olamazdı değil mi? ''İstediklerimin boyutu da artar.''

Koyu pembe dudaklarını ıslattı, aralanan etli dudaklarının arasından kısa bir soluk çektiğinde gözleri gözlerime düştü. Bana tepeden attığı bakış az önceki isteklerimin arkasında durmamı güçleştirecek kadar keskin ve ne istediğini belli eden cinstendi.

Önüme tuğlalarla dizdiğim duvar, onun ifadesinin tek bir vuruşuyla yıkılırken tuğlaların altında kaldım.

''Artsın,'' diye fısıldadım, kelimeler ağzımdan dökülmemek için birbirine sıkıca tutulmuş ve dilime düğümlenmiş gibiydi. ''Çünkü kendini bana vermen demek, sınır yok demek.''

Histerik bir şekilde güldü. ''Ne dediğini bilmiyorsun,'' kafasını aşağıya eğerek geriye doğru bir adım attığında tekrar konuştu. ''Ne dediğini bilseydin, karşımda bu kelimeleri kullanırken bir kez değil bin kez düşünürdün.''

Geriye gitmesini tolere ettim. Attığı adıma karşı bir adım attım.

''Sınırlarda dolanmayı sevdiğini bilmiyordum,'' diye küçümseyici bir ses tonuyla onu ezdim. ''Sahip olduğun konfor alanının dışına çıkmamak için de bahaneler sunabilecek birisi olduğunu hiç bilmiyordum...''

Eli hızla enseme uzandı ve parmaklarını saçlarımın arasına, bir ağacın toprağa yayılan kökü gibi, dağıttığında onun yüzüne futursuzca bakmamı sağladı.

Yüzünde eğlenen bir ifade vardı.

''Sınırlarını...'' boğuk sesi, bu kelimeyi genzinden gelen güçlü bir tınıyla canlandırmıştı. Yutkundum. Gülercesine bir ses çıkardı ve kafasını yana çevirip etrafa kısa bir bakış atarak tekrar gözlerime odaklandı.

''Pardon, sınırlarımı... Ne kadar zorlayacağımı, ne kadar fazla aşacağımı tahmin bile edemezsin Vasmina. O kadar güçle parçalarım ki o sınır dediğin kavramı... İdrak bile edemezsin.''

Sustum, dudaklarımda andan keyif alırcasına ve aynı zamanda bu andan tiksinircesine kibirli bir gülüş vardı. Bazı şeyleri aştığımı ve bazı kuralları ağzımda sakız gibi çiğneyip tükürdüğümü görebiliyordum.

''Gidelim,'' dedi yavaşça. ''Saat geç oluyor, harabe geç saatlere kalmaya gelmez.''

Onun omzuna sertçe çarparak yanından geçerken ''Burası antika ve saat öğlene geliyor.''

''Burası Harabe ve Harabe'de geçen her saat tehlikelidir.'' Düşünürcesine bir ses çıkardı. ''En azından senin gibiler için.''

Misilleme yaptım. ''Harabe'ye karanlık çöktüğünde, yıkıntılar benim adımı fısıldar Zenbar. Ben burada büyüdüm.''

Yavaşça arkamdan gelmeye başladığını postal botlarının çıkardığı kaba seslerden anladım. Evimin açık kapsından çıktığımızda, kapının önündeki arabaya doğru ilerlediğimde Zenbar bir el hareketi yaptı ve arabanın belirli noktalarından yanıp sönen mavi ışıkla beraber kapılar yukarı doğru kalkarak açıldı.

Cebimde duran, babamın eski telefonunu elimin arasında sıkarken Zenbar'ın bundan haberdar olmamasını sağlamak benim şu anki ikinci en büyük amacımdı. Telefondan haberdar olursa, elimden alacağına veya bunu kullanmama izin vermeyeceğine emindim.

Bu telefon beni şu an için emniyete alıyordu. En azından, Elendes'i tanıyana kadar.

Sakince yolda ilerlerken ''Evdeyken bana, dolaylı yoldan Norm'a aitsem... diye başlayan bir cümle kurdun. Ne demek istiyorsun?''

İn'de bana ait olan bir evin varlığından haberdar değildi, olmasını da şu an için istemiyordum. Bunu ondan sakladım ve ona mevzuyu eksilterek anlattım. ''Babam,'' diye geveledim kelimeyı ağzımda. ''Sana gösterdiğim fotoğraf, babam Norm'la çalışmış. Bu yüzden beni istiyorlar. Yani amaçları beni öldürmek değildi Zenbar.''

''Amaçları beni, senden uzak tutarak kendilerine çekmekti.'' Kelimelerimi tamamladı ve her şeyi yerli yerine oturttu. ''Çünkü ben senin varlığından haberdar olursam, onlara sadece gölgen düşecekti.''

Başta sadece onun babası için ona ulaşmaya çalışan bir kızdım şimdi ise onun pençelerine takacağı gümüşten bir kalkandım.

Ona kendim gittim, elimde bir bardak su vardı.

Zehri Norm damlattı ve suyu Zenbar içirdi.

Olmasını istemedikleri her şeyi, kendileri yaptı.

Arabanın içindeki sessizlik, düşüncelerimizin bizi yiyip bitirmesini sağlarken Zenbar kafasını kısa süreliğine bana çevirdi. ''Neden evine geri döndüm demiştin?''

''Almam gereken bazı şeyler olduğunu fark ettim.'' Diye ağzımın içinde gevelerken inanmadığını hissediyordum. ''Lakin Valor'un ziyareti istediklerimi almama engel olacak kadar kötüydü.''

''Önünde diz çöktüğünü söylemiştin.''

''Bundan önce beni odaya kilitledi.''

Kısa net cevaplar verip olayı dağıtmaya çalışıyordum, o yutturamayacağım yalanlarımı görebilecek kadar fırsatçı ve bunu bana silah olarak kullanacak kadar sinsiydi. Bu yüzden olayı derinleştirmeden hızlı hızlı konuşuyor onun araya girip düşünmesine fırsat vermeden kelimelerimi bitiriyordum.

İn'e gitmem gerekiyordu.

Çünkü İn'de bir evim vardı ve beni bekliyordu.

''Ring'e gidince,'' diye konuşmaya başladığında ''Bana İn'in haritasını çıkaracaksın Vasmina...''

🌙

Eee?

Vasmina sizce çizimi yapacak mı?

Ne demek sınırları parçalamaaakkk?

Her hafta 2 BÖLÜM GELECEK. Pazar ve çarşamba.

BİR DE YORUMLARINIZA, OYLARINIZA YANİ BU KİTAPLA OLAN ETKİLEŞİMİNİZE GÖRE BÖLÜM SAYISINI HAFTADA 2'DEN 3'E ÇIKARABİLİRİM... HER ŞEY SİZİN ELİNİZDE YAVRULARR.

Bir saniyenin önemini bilin, zamanı çağlara ayırın ve her dönemde devrimler yaratın.
Sizi seviyorum.
-yas ve yük

CÜRETKAR ~ SONSUZU YAŞAMAK | +18Where stories live. Discover now