1.Bölüm

538 263 334
                                    



Yeni tutuğum otel odasında ince uzun aynanın karşısında kendime bakarken gülümsedim. İnce uzun siyah topuklularımın üzerinde, kalın askılı bordo mini bir elbise vardı. Elbisenin bel kısmı tam oturduğu için hoş duruyordu. Sarı kısa peruğum omuzlarımın üstüne dökülüyordu. Sarı çok yakışmıştı acaba sarıya mı boyatsaydım.

Gümüş rengi  yüzükleri parmağıma taktıktan sonra gümüş kolyemide takarken gözlerim kolumdaki saate kaydı. Çok az zamanın kalmıştı.

Siyah uzun kapüşonlu kaşemi giyerken yerdeki kahve rengi iki poşeti de elime almıştım. Odadan hemen çıkıp koridora vardım ve personeli gördüm. Gözlerini bana dikmiş beni süzüyordu.

"Sizi hiç burada görmedim yeni mi geldiniz." dedi. Ben olsam bende benim gibi bir insanla konuşmak isterdim. Onları da anlıyordum. Samimiyetsizce gülümsedim.

"Bir arkadaşımı görmeye gelmiştim. Acelem var çıkmam lazım." dedim, sesimi değiştirerek. Bir şey demesine fırsat vermeden asansöre doğru yürüyüp düğmeye bastım. Kapüşonluyu kafama geçirip yüzüm yarısının görünmesini engelledim.

Asansörde dört kişi vardı iki kişi binerken bende binmiştim. Giriş katına geldiğimizde diğer iki kişi ile birlikte asansörden indim. Hızlıca, dönen çıkış kapısına doğru yürüyüp dışarıya çıktım.

Kafamı kaldırıp gökyüzüne baktım yağmur yağıyordu. Harika bir bu eksikti çünkü! Hızlı adımlarla yürürken yerdeki su birikintilerine basmamak için büyük zahmet veriyordum. Yağmur hızlanmaya başlarken ben telefon kulübesinin içine girmiştim. Elimdeki poşetleri telefon kulübesinin içinde yere atıp Jack'in numarasını tuşalarken üzerimdeki kaşeyi çıkarıp yere attım ve telefonun açılmasını bekledim.

"Alo, bak Jack beni  hemen balonun olduğu yere götürmen gerek ve kavalyem olaman lazım." ses gelmeyince hemen devam ettim. "Beni duyuyor musun?" derken sesim yükselmişti.

"Ah! Sakin ol ama ben senin baloya gitmeyeceğini sanıyordum. Havalara falan girmiştin 'Ben istediğim şeyi yaparım kimse bana karışamaz'  diye yanlış mı hatırlıyordum." dedi sesi keyifli geliyordu. O baloya gitmem gerekiyordu çünkü onu bulmam gerekiyordu. Emin olduğun bir şey verdi ki o da baloya gittiğim için Marco'nun bana fazlasıyla sinirleneceği ki umrumda da değildi.

"Sesini kes ve hemen buraya gel."

"Tamam ama bir şartım v-"

"Tamam ne istiyorsan kabul ama şimdi hemen buraya gelmen gerek çabuk ol."

"Ay ne istesem acaba senden, heyecanladım."

"Eğer ben o baloya geç kalırsam seni mahvederim." deyip telefonu yüzüne kapattım ve eğilip yere bıraktığım poşetlerin içinden balo için aldığım siyah sadece gözlerim kapatan maskeyi elime aldım. Jack'e konum atmayı da unutmamıştım. Maskeyi içinde cep tabancası, sahte kimlik ve ruj bulunan küçük siyah çantanın içine koydum.

Araba kornasının sesi gelince poşetleri ve kabanı telefon kulübesinde bırakıp dışarıya çıktım. Siyah bir porsche ile Jack gelmişti. Arabanın etrafında dönüp sürücü koltuğunun yanındaki yolcu koltuğuna oturdum.

"Nasıl bu kadar çabuk gelebildin. Yoksa yakınlarda mıydın?" derken emniyet kemerimi bağlıyordum.

"Konu, benim istediğim her şeyi yapacağın olduğu için. Uçarak yine olsa uçamayı öğrenirim yinde de gelirim."dedi, arabayı çalıştırırken. "Neden baloya gitmeye karar verdin?"

"Çünkü istediğim kişi orda ve ben onu bunca yıl sonra bulabilirim." büyük ihtimalle ne dediğimi tam olarak anlamasa da bir amacım olduğunu anlamıştır diye umuyorum.

KenevirWhere stories live. Discover now