2.Bölüm

366 184 84
                                    

"Bak sınırını aşıyors-" derken lafı yarım kalmıştı çünkü silah sesi gelmişti kendisini üstüme siper ederek beni koridorun olduğu yere sürükledi ve sırtımı duvara yaslayıp kendiside bana yaslandı. O elini hemen kendi beline atıp silahını çıkardı. Bense öylece kalmıştım çünkü içinde silahımın olduğu çantam masada kalmıştı. Kolunu ve kafasını az bir şey kenardan çıkarıp ateş ediyordu. Acaba Jack ne yapıyordu. Dışarıya çıkmıştır umarım. Dönüp bana baktı sinirliydi.

"Ayağıma basıyorsun." dedi, hızla yere baktığımda gerçekten bastığımı gördüm. Hemen ayağımı çektim.

"Bir şeyin yok değil mi iyisin?"dedi, iyiyim der gibi kafamı salladım. Hızlıca yüzümdeki maskeyi çıkardım ve ona baktım o maske takmamıştı zaten.

"Benim arkadaşım da buradaydı iyidir demi?" diye sordum. Jack için endişeleniyordum kendisi gelmek istememişti ben zorlamıştım eğer ona bir şey olursa kendimi suçlu hissederdim. Berbat bir arkadaştım.

"Bilmiyorum." dedi. Çok iyi teselli ettin sağol.

"Sana yardım edebilirim ama silahım yanımda değil masanın üstünde kalmış." dedim, çatışmanın arasında dönüp bana baktı.

"Silah kullanmayı biliyor musun?" dedi. Kafamı evet anlamında salladım. Belinden başka bir silah çıkarıp onu verdi. "Boşa harcama mermimiz yok." dedi. Bu sefer cevap vermeyip duvarın kenarından hafifçe çıkıp ateş etmeye başladım. Attığım tüm kurşunlar adamların alnına giriyordu.

"Sayıca fazlalar kazanmamız imkansız ve mermimiz de az." dedim. Beni kolumdan tutup duvara yapıştırdı nefes nefese kalmıştı. Göğüs kafesi hızlıca inip kalkıyordu. Benimki gibi.

"Önerin ne?" dedi.

"Kaçmak." dedim, yanık kokusu gelmeye başlamıştı. Adamlar etrafı ateşe vermişlerdi. "Ne yapacağız?" dedim. Kolumdan tutup önden gitmeye başladı. Biraz önce Jack ile oturduğumuz masanın yanından geçerken üstünde duran çantamı hızlıca aldım. Salonun en sonundaydık ve en başına gitmemiz gerekiyordu.

Yukarıdan ateşli büyük bir odun parçası onun üstüne düşecekken kolundan tutup çektim ama o sadece kafasını sallamakla yetindi. Nefesim iyice daralırken öksürmeye başladım o ise yere düşen büyük tahta parçasıyla ilgileniyordu. Daha fazla dayanamayıp yere oturdum. Beni görünce yanıma gelip çöktü.

"İyimisin? Neyin var?" dedi.

"Astım." dedim, astımım vardı ve şu an boğuluyor gibi hissediyordum. Nefes alamıyordum. Çok kötü bi his. Lambaların patlama sesi gelmeye başlamıştı.

"Derin derin nefes al." dedi.

"Alamıyorum alamıyorum anlamıyor musun?" Gözlerimin kaydığını hissediyordum. Hayır şimdi bayılmazsın şimdi değil şimdi değil. Bilincimi kaybetmemeliydim. Derin derin nefes almaya çalışıyordum ama ciğerlerime sadece duman doluyordu. "Çıkar bizi burdan hadi ara birini bir şey yap!" derken sesim çaresiz çıkıyordu.

"Sesin sesin çok tanıdık." dedi, kahretsin kahretsin. Tamam bununla uğraşamam şimdi, canım daha önemli .

"Ben sana nefes alamıyorum diyorum sen bana sesin çok tanıdık diyorsun." diye bağırdım çünkü artık dayanamıyordum ve bir an önce çıkmamız gerekiyordu.

"Bekle hemen geliyorum." Beni bırakıp gitti. Biraz sonra geldiğinde ise elinde ıslak bir bez parçası vardı. Sırtımı daha yangının ulaşmadığı bir duvara yasladı ve elindeki ıslak bezi ağızıma dayadı. Bu beni biraz olsun rahatlatmıştı ama hala nefes alamıyordum.

KenevirWhere stories live. Discover now