3.0

11.3K 1K 199
                                    

yoongi ve jimin'e bakarken düşünebildiğim tek şey taehyung ile böyle olmak istediğimdi. birbirlerine gülümsüyorlar, dokunuyorlar, sarılıyorlar, birbirlerinin saçlarını okşuyorlar ve öpüşüyorlardı.

onlara bakarken zihnimde taehyung'un canlanmasına engel olamıyordum ama ona doğru baktığımda ise yanında sürekli başkalarını görmek saçlarımı ellerimin arasına alıp çekiştirmeme sebep oluyordu.

yoongi ve jimin çapraz sırada tabiri yerinde resmen oynaşıyorlardı, namjoon ve seokjin her zamanki gibi atışıyorlardı, hoseok hyunmin'in sınıfındaydı ve taehyung da öğretmen kürsüsüne yaslanmış, hafif eğilir bir şekilde karşısındaki kızla ve yanındaki oğlanla sohbet ediyordu.

kız soomi'ydi ve ben daha önce ona nasıl dikkat etmediğime şaşırmıştım. bizim sınıftan değildi, zil çaldığında gelmişti taehyung'un çaprazındaki çocukla birlikte.

çenemi sol elimin avcuna yasladım ve onları izlemeye devam ettim. derin bir nefes aldım ciğerlerime, o sırada taehyung gülümserken başını çevirip bana baktı. gülümsemesi suratındaki yerini koruyordu hatta bilinçli bir şekilde bana daha büyük bir gülümseme verdi ve arkadaşlarına geri döndü.

sikeyim.

ölecektim yakında.

kalbim sıkışıp duruyordu.

derin bir nefes alıp sırada geriye doğru yaslandım ve taehyung ile arkadaşlarını izlemeye devam ettim. ona bakmaktan keyif alıyordum cidden. çok hoşuna gidiyordu. duruşu, konuşma tarzı, ses tonu, mimikleri, kısacası kim taehyung o kadar fazla hoşuma gidiyordu ki gözlerimi bir saniye bile ondan ayırmak istemiyordum. bulduğum her fırsatta ona daha çok bakmak ve onun ilgisini de üzerimde hissetmek istiyordum.

arkadaşlarıyla konuşmayı kestikten sonra yanıma gelip oturdu ve çantasından zaten tahminimce yanına getirdiği tek defter olan matematik defteri ile yine matematik olan ödev kağıdını çıkardı. kağıdın neredeyse bütün sorularının altı işlemlerle doluydu.

"hoseok." dedi sonra. bana doğru döndü, elini oturduğum sıranın arkasına attı ve bana hafif yaklaşarak çaprazında sınıfa daha yeni gelen hoseok'a seslendi.

"ödevi yaptın mı?" dedi, hoseok ona döner dönmez. yine klasik konuşmalarından biriydi bu birbirlerine karşı yaptıkları. hoseok başını salladığında ikisi arasında mekik dokuyordu gözlerim.

ödevi almak için ona uzandı. dizi bacağıma çarptı ve taehyung ödevi almayı yarıda kesip irkildi. vücudundan yayılan sıcaklığı ve güzel kokuyu en yakınımda hissettim ama fazla sürmedi. irkildikten hemen sonra uzanmayı bırakıp ayağa kalktı ve dolaşarak hoseok'un yanına giderek ödevi alıp geri geldi.

sikeyim ki unutmayacaktı. unutamayacaktı. yüzüme her baktığında aklına gelecekti çünkü taehyung böyleydi. yıllarca bizimle anne ve babası hakkında konuşmamıştı. kimsenin ona bir şey sormasına izin vermemişti. hoşlanmadığı şeylerin yapılmasına izin vermemişti. genel olarak rahatsız olduğu bir şey varsa kalkıp giderdi, istemediği yerlere gelmezdi. pek bir şeyi umursamazdı genel olarak o. değişken bir yapıya sahipti ve biliyordum ki kendini bir kez daha kapatırsa, ikinici sınıfta yaptığı gibi yaparsa onu geri döndüremezdik.

"sen yapmadın mı ödevi?" dedi bana geri oturduğu sıralarda. "yaptım ama çoğu boş." dedim kısaca öksürüp sesimi bulmayı amaçlarken. "bakayım." dediğinde ben de gereksiz dolu çantamdan ödevi bulup masanın üstüne çıkardım.

kağıdımı eline aldı ve incelemeye başladı. sonra kalemini eline aldı ve kendine hakim olamadan yaptığını bildiğim bir şekilde bir çizik bile atmadığım ilk soruyu çözmeye başladı. çözdü de, sonra kafasını kaldırıp bana baktı.

dive into youHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin