3.7

9.6K 795 152
                                    

jungkook'la el ele tutuşup salondan içeri girdiğimizde etraf yeterince kalabalıktı. haechan gelenleri kontrol ediyor ve onlara büyük büyük gülümsüyordu. mark da buradaydı, sanırım haechan'ın sevgilisi olduğu içindi. müzik çok sesli değildi ve etraf kalabalık olmasına rağmen insanlar birbirine çok yakın durmuyordu ve yürümek için alan vardı.

"ya şu sikik okuldan kurtuluyorum ya benden mutlusu yok." seokjin içeri girdiğimiz an sevinçle konuşup namjoon'un dudaklarına yapıştığında onları geride bırakıp ileriye doğru yürümeye devam ettik jungkook'la. yoongi de bizimle yürüyordu, sanırım bugün böyle peşimizde dolanacaktı çünkü jimin de ilerlememiş seokjin ve namjoon'un bir adım arkasında dikilmeye devam etmişti.

yoongi benim tarafıma geçip benimle tempolu yürümeye başladığı sırada kulağına eğilip hafif çalan müziğe rağmen konuştum.

"bütün gece böyle mi yapacaksın?" dedim. başını çevirip yüzüme baktı. "ne yapayım amına koyayım?" dedi. "nereye gideyim, sikik taesoonların yanına mı gideyim?" diye devam ederken içecek almak için masanın önünde durduk ve kapıya doğru baktık.

hoseok ve hyunmin el ele tutuşup içeri girdi ve önce bize selam verdi, sonra da köşedeki seokjinlerin yanına gitti.

bir süre elimizdeki, ben alkolsüz kokteylimi, içerken müzik kesildi ve dj kabinine doğru bakmamı sağladı fakat çok geçmeden yüksek sesle birden çaldığından jungkook'un hala elimi tutan elini sıktım.

"siktir." diye mırıldandı jungkook. gözlerimi kapattım sımsıkı. ugula taehyung, şimdi sırası değil. bay woo ne diyor; derin nefes al, başka şeyler düşün. seni mutlu eden, rahat hissettiren şeyler düşün. sakinlik düşün, serinlik düşün. jungkook'u düşün.

tüylerim diken diken olmuştu ve gözlerim sımsıkı kapattığım için başım ağrımaya başlamıştı ama yine de hareket edemiyordum. jungkook'un elini sıkıyordum, belki de acıtıyordum ama bir şey yapamıyordum.

"taehyung?" dedi sorarcasına jungkook. "taehyung." jimin'in sesini duydum. ne ara buraya gelmişlerdi? ne kadar uzun süredir böyle duruyordum? zaman birden yitirmişti geçerliliğini.

içime kocaman bir nefes çekip gözlerimi açtığım an gözümün önüne jungkook'un sırtı geldi, jimin de yandan kolumu tutuyordu. müzik artık çalmıyordu, çoğu kişi bizim olduğumuz tarafa bakıyordu.

acıyan gözler vardı. nefret ediyordum her şeyden.

"taehyung, iyi misin?" jimin endişeyle konuştuğunda gözlerim onun yüzünde gezindi. "taehyung bir şey söyle lütfen." ve jungkook'un endişeli, titreyen duygusal sesi bütün dikkatimi dağıttı, ona baktım hemen. bir eli ben anlamadan yüzümün yanını bulmuştu, bana bakıyordu dolu gözleri ile.

"iyiyim." dedim hemen. daha fazla endişelenmesini istemiyordum. ağlamasını asla istemiyordum. bugün hepimiz için güzel bir gece olmalıydı. "birden ürktüm yani arkadaşlar, iyiyim. hem gördüm yoongi de irkildi bir." dediğimde jimin kolumu tutan elini gevşetti ve bir süre sonra da temasını tamamen keserek yoongi'ye baktı. göz göze geldiler. yoongi başını iki yana salladı. beni onaylamadı yani, yalanımı kimse yemedi.

derin bir nefes alıp dikeldim. haechan dj'in yanındaydı ve bir şeyler söylüyordu hızlı hızlı, müzik sesi kısık bir şekilde arkadan gelmeye devam etti. ses düzeyi şu an gayet iyiydi.

masadaki içkilere uzanıp mavi bir karışımı elime aldım ve birkaç yudum içtim. bay woo çok fazla gelişme kaydettiğimiz seansların birinde çok yüksek sesler olmasa da aniden yükselen seslerin beni hala ürkütmesinin çok normal olduğunu söylemişti. o yüzden daha çabuk toparlanmıştım. yani, sanırım.

dive into youHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin