XVI | Affetmek Büyüklük Affedememek Büyük Bir Yük

36.1K 3.4K 1.6K
                                    




Selamlar ballı çöreklerim! Arayı çok açmadan biz geldik. Bir önceki bölüme verdiğiniz oylar ve yaptığınız yorumlar için çok teşekkür ederim. Aradan geçen zamana rağmen bizi yalnız bırakmadığınız için hepinize minnettarım. Keyifli ve güzel bir bölüm getirdim. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın, olur mu? İyi okumalar dilerim! 🦋

Twitter'dan #şarkılaryalansöylüyor hashtagiyle tweet atarsanız mutlu olur ve hepsini okurum. 🤍

Ve bölümü okurken şarkıları dinlemenizi tavsiye ederim, ikisi de birbirinden harika.

🐚

EMANET AŞK

16

"Affetmek Büyüklük, Affedememek Büyük Bir Yük"


#Emre Fel - Öleceksek Ölürüz
#Emre Fel - Sevgilim Biz Ayrıldık

Gecenin sonunda eve döndüğümüzde doğruca odama çıkmış, kendimi yatağa bırakmış ve kalbim kül olana dek saatler boyunca ağlamıştım.

Hava almak için dışarı çıkmamla ve karşımda Baran'ı görmemle bir kez daha her şey mahvolmuştu. Aynı his, aynı acı ve akmasın diye zor tuttuğum gözyaşları. O an kaçmak istesem de kendimi durdurmuş ve tekrar içeri girmiştim, zira kalabalıklara sırt çevirmek hiçbir halta yaramıyordu. Gece bitene kadar sahte tebessümler süslemişti dudaklarımı. Acılarımı saklama konusunda o kadar ustalaşmıştım ki, hiç kimse anlamamıştı içimde ne yangınlar yandığını.

Düğün sona erdiğinde rahat bir nefes almıştım fakat arabaya bindiğimiz an görünmez bir el tekrar boğazımı sıkmaya başlamıştı. Mahir babam sessizdi ve sebebinin Yağız olması muhtemeldi. Bir noktadan sonra "Kızım," diye seslenmişti ve kalbim duracak gibi olmuştu. Sesindeki ciddiyet hiç iyiye işaret değildi, belli ki beni Yağız'la yan yana görmekten hoşlanmadığını söyleyecekti. O anki düşüncem o yöndeydi ama öyle olmadı.

Babam bana, bundan sonra hayatıma asla karışmayacağını, artık büyüdüğümü ve kendi kararlarımı kendimin alacağını, nasıl istiyorsam öyle yaşamamı ve kimseden de utanmamamı söylediğinde hem beni hem de annemi şaşkınlığa uğratmıştı.

Tüm bunları büyük bir ciddiyetle söylemiş olması bana kızgın ya da kırgın olduğundan değildi. Aksine, gerçekten mutlu olmamı istediğini yürekten dile getirmişti fakat yaşananlardan dolayı o da buruktu. Ve dile getirmese de suçlu.

Hiçbir şey söylememiş, kendimi sıkmıştım dakikalarca. Sanki açsam ağzımı, dudaklarımdan dökülen kelimeler değil, veryansın dolu hıçkırıklar olacaktı.

Arabadan indiğimizde bana uzun uzun bakmış ve "Özür dilerim kızım," demişti mahcubiyetle. "Böyle olmasını istemezdim ama oldu." Sıcacık ellerini omuzlarıma koymuştu. "Baran hayatına devam ediyor, sen de etmelisin, seni kim mutlu ediyorsa onu sevmelisin. Sen ne yaparsan yap, ne karar alırsan al, ben senin arkanda olacağım."

Mahir Demirdağlı, kendi oğlundan bir başkasıyla yoluma devam etmem konusunda bana onay veriyordu.

Beş yaşından bu yana üzerine titrediği emanet kızını artık özgür bırakıyor ve onun sadece mutlu olmasını istiyordu.

En başından beri de istediği buydu aslında. Ama olmamıştı. Mutluluk bana, sanki kilometrelerce uzaktaydı.


🐚

EMANET AŞK (KİTAP) Where stories live. Discover now