02

14 8 0
                                    

Shuhua önünde durduğu kapıyı sakince tıklatarak içeriden gelecek yanıtı bekledi. 

"Gel."  Okul müdürünün gür sesi kapının önünde yankılandığında genç kız odaya girdi ve bir sandalyeye oturdu. Elindeki belgeleri müdürün masasına bırakmasının ardından arkasına yaslandı.

"Okulumuza hoş geldin Shuhua. Her ne kadar dönem ortasında nakil aldırmış olsan da buradaki öğrencilere ve derslere çabucak uyum sağlayabileceğini umuyorum. Öğrenci Birliği Başkanı birazdan sana okulu gezdirmek için burada olacak."

Adamın sözünün bitmesinin hemen ardından çalan kapıyla beraber Shuhua bedenini ve bakışlarını o tarafa yönlendirdi. Kapıdan giren kahverengi saçlı çocukla bakışları kesiştiğinde karşısındaki kişiyi hayrete düşürdüğünün farkındaydı genç kız, ona sıcak bir gülümseme sundu. İkisi arasındaki saniyelik bakışmayı ise müdürün sesi böldü. 

"Shuhua, tanıştırayım. Öğrenci Birliği Başkanımız Lee Donghyuck, az önce de bahsettiğim gibi sana okulu gezdirecek."

Başını sallayarak ayağa kalktı ve karşısındaki adama teşekkür ederek Donghyuck ile çıktı odadan Shuhua. Aralarında süren uzun ve garip sessizlik savaşının ardından ilk ağzını açan beklenildiği üzere Donghyuck olmuştu. "Naklini buraya aldırdığından Renjun'in haberi var mı?"

"Sence haberi olsa şu an bana bu soruyu soruyor olur muydun Hyuck?" Karşı taraftan alabildiği tek şey sessizlik olduğunda ise güldü ve ardından duraksayarak konuşmaya devam etti.

"Biliyor musun, Renjun ile ayrılığımızdan sonra en çok üzüldüğüm şeylerden biri de sizi kaybetmiş olmaktı. Bana onun sevgilisi olduğum için tanışıp yakın olmuşuz gibi değil de sanki en başından beri benim de arkadaşımmışsınız gibi hissettiriyordunuz, bir gün ayrılırsak hayatımdan onunla beraber sizin de çıkacağınızı düşünmemiştim hiçbir zaman. Bu yüzden biz ayrıldığımızda o sadece sevgilisini kaybetti ama ben sevgilimle beraber en yakın arkadaşlarımı da kaybettim."

Gözleri dolduğunda ise tek başına atlatmak zorunda kaldığı zor zamanları hatırlayarak buruk bir tebessüm yerleştirdi suratına genç kız. Ardından hızlıca toparlanıp burnunu çekti ve gülümseyerek elleriyle gözlerine yelpaze yaparak yaşlarını kurutmaya çalıştı beceriksizce. "Her neyse, sonuç olarak geçmiş geçmişte kaldı değil mi?"

Birkaç adım önde yürüyen Donghyuck ise yüzündeki pişmanlık dolu ifadeyle adım atmaya devam etti. O da biliyordu, ikisinin ayrılığından sonra çok yakın olmalarına rağmen hepsi Shuhua'ya bir anda sırt dönüp onu yalnız bırakmışlardı. Kızı hayatlarından öylece çıkartıp atmış ve bir daha onunla iletişim bile kurmamışlardı. Bu süreçte Shuhua onlara ulaşmak için çok çabalamıştı fakat onlar genç kızı kelimenin tam anlamıyla yok saymıştı.

Donghyuck sonunda düşüncelerini bir kenara atarak iç çekti ve adımlarını durdurarak Shuhua'ya döndü. "Burası okulun fizik laboratuvarı." Shuhua ise onun bu umursamaz tavrına karşı göz devirdi ve arkasını dönerek uzaklaşmaya başladı. 

"Kime ne anlatıyorsam..."

"Shuhua! Bekle! Nereye gidiyorsun?"

Genç kız sesin geldiği yöne bile dönme gereği duymadan yürümeye devam etti. 

Aptal! Lee Donghyuck tam bir aptaldı! 2 sene önce nasıl bıraktıysa öyleydi, hiçbir fark yoktu. Aptal Huang Renjun ve onun aptal duygusuz arkadaşları, diye geçirdi içinden Shuhua. Şu an ne kadar sinirli olduğunun herhangi bir tarifi yoktu, her yeri yakıp yıkmak ve bağırarak ağlamak istiyordu. 

Okul binasından çıkar çıkmaz bulduğu ilk duvarın kenarına oturdu, derin nefesler alıp vererek sakinleşmeye çalışırken gözlerini kapattı ve kendini daha fazla tutamayarak yaşların akmasına izin verdi genç kız. 

Donghyuck'tan böyle bir tepki almayı beklemiyordu, resmen onu terk edip giden en yakın arkadaşına iki yıl aranın ardından ilk kez görüştüklerinde uzun zamandır içinde biriktirdiklerini söyleme fırsatı bulmuştu ve genç oğlan onu umursamamıştı bile. Bu gerçek Shuhua'ya ağır gelmişti, diğerleri özlemese bile en azından Donghyuck onu özlemiştir ve neden ona bunu yaptığına dair bir açıklaması vardır sanıyordu. Kelimenin tam anlamıyla hayal kırıklığına uğramıştı.

Bir süre oturduğu yerde bacaklarını kendine çekerek ağlamasının ardından yanında hissettiği hareketlilikle gözlerini açarak başını sağa çevirdi. Çok güzel, uzun siyah saçları olan bir kız aynı onun gibi duvarın kenarına oturmuştu ve endişeli gözlerle ona bakıyordu. 

"İyi misin?"

İyi miydi? Hayır.

"Tanışıyor muyuz?" Yaşlı gözlerindeki ıslaklığı üstündeki koyu yeşil hırkanın kollarına sildi ve sorgulayan bakışlarla karşısındaki kıza bakmaya devam etti Shuhua. Kız ise onun bakışlarına karşılık içten bir gülümseme sundu. "Hayır, tanışmıyoruz. Ama iyi görünmüyordun ve belki konuşacak birine ihtiyacın vardır diye düşündüm." Ve ardından sol elini uzattı. "Adım Jang Wonyoung."

Shuhua ise onun bu hareketine karşılık aynı şekilde sol elini uzatarak kızın elini sıktı ve kendini tanıttı. "Yeh Shuhua."

selammmmm, umarım bölümü beğenmişsinizdir

bölüme oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen iyi akşamlar dilerimm <33

chiarida [renhua]Where stories live. Discover now