03

19 7 0
                                    

Sınıfa girdiği gibi en arka tarafa yönelerek cam kenarındaki sırasına bıraktı kendini Renjun. Hemen onun ardından gelen arkadaşlarının arasından bin bela sıyrılan Chenle ise kendini onun üstüne fırlatmakta çok gecikmedi. 

"Ne yapıyorsun annesine kaydığım!" 

Renjun acıyla sızlanarak arkadaşını üstünden atma girişiminde bulunmuş ancak Chenle'nun ağırlığından dolayı başarısız olmuştu. Chenle ise dudaklarını büzerek kollarını altındaki genç oğlanın bedenine sardı. 

"Çok kırıcı olmaya başladın artık Renjun, biraz daha böyle devam edersen seni boşayacağım bal peteğim."

İkisinin bu hallerini gülerek izleyen grubun geri kalanı da tamamlanarak yanlarına varınca Jaemin sıraya oturarak ayaklarını aşağı sarkıttı ve yüzünde alaycı bir ifadeyle Renjun'e döndü. "Tam şu an sınıfa Wonyoung girse üstünde Chenle'yla beraber çok güzel rezil olurdun."

Mark da onaylayarak Jaemin'in önündeki boş sandalyeye yerleşti. "O kadar komik görünüyorsun ki şu anki halini dışarıdan bir göz olarak göremediğin için kahroluyorum."

Onların sözleriyle beraber Renjun hakaretlerle beraber üstündeki oğlanı ittirme çalışmalarına geri koyulmuştu fakat Chenle halinden oldukça memnun görünüyordu. Birkaç dakika aynı şekilde devam eden itişmenin ardından 6 gencin dikkatini dağıtan şey sınıf kapısında nefes nefese beliren, sabahtan beri görmedikleri arkadaşları Lee Donghyuck oldu. Ani gelişiyle sınıftaki birkaç kişinin bile gözlerini üstünde hissetmişti fakat bunu önemsemeden hızlıca arkadaşlarının yanına vardı. Onun gelişiyle meraklanan Chenle da sonunda Renjun'in üstünden kalkarak öne atıldı.

"Bir şey mi oldu Hyuck?" Soruyu soran kişi çatık kaşlarıyla arkadaşını izleyen Jeno'ydu. 

Donghyuck ise cevap vermek yerinde ellerini diz kapaklarına yerleştirerek eğildi ve nefeslerini düzene sokabilmek için gözlerini kapatarak bir süre hareket etmeden öylece bekledi. Sonunda nefeslerinin düzene girdiğini hissetiğinde doğruldu ve gözlerini kendisine endişeyle bakan arkadaşlarının üstünde gezindirdi, en son gözleri Renjun'de takılı kaldığında gözlerini ondan ayırmadan ciddiyetle konuştu. "Size söylemem gereken önemli bir şey var."

Jisung ise onun bu yarattığı gereksiz gizem havasına karşın göz devirdi. "O kadarını anlayabiliyoruz Sherlock, sadede gelsen hepimiz için çok iyi olurdu."

Fakat Donghyuck ağzını açtığı sırada sınıfın girişinde yankılanan ses onların konuşmasını böldü. "Okulumuzda böyle kalpsizlerin olduğuna inanamıyorum! Nasıl seni tek seferde silip atabilirler, hem de senin onlara ne kadar ihtiyacın olduğunu bilmelerine rağmen!" Ve cümlenin bitmesinin hemen ardından duyulan sesi takip eden iki genç kız sınıfın kapısında göründüklerinde başta Renjun olmak üzere 7 oğlanın tamamı kelimenin anlamıyla şok olmuştu.

Evet, Donghyuck Shuhua'nın naklini buraya aldırdığını biliyordu fakat onu Renjun'un 1 senesini platonik olarak geçirdiği Wonyoung'la kol kola görmek bekleyeceği son şeydi.

Renjun'in ise başından aşağı kaynar sular dökülmüş gibi bir hali vardı. Resmen olabilecek en kötü şey şu an yaşanıyordu ve eğer bu gördüğü bir kabussa hemen uyanmak istiyordu. Kalbini parçalayıp atan, son 2 yıldır yüzünü bile görmediği, ilk ve unutulmaz aşkı olan fakat aynı zamanda ölesiye nefret ettiği eski sevgilisi ile onun ardından Renjun'in kendine gelmesini sağlayan, içindeki enkazı toparlayan, hayat neşesini geri kazanmasını sağlayan 1 yıldır açılamadan platoniği olduğu kız karşısında kol kola sohbet ediyorlardı.

Bakışları sarı saçlı kızın bakışlarıyla buluştuğunda afallamış yüz ifadesi yerini buz gibi soğuk bir ifadeye bıraktı fakat Shuhua pek de oralı olmuş görünmüyordu bile, saliselik bir bakışın ardından başını yanındaki kıza çevirmiş ve bir daha Renjun ile arkadaşlarından tarafa dönmemişti.

Bu kızın amacı neydi böyle! Burada ne işi vardı ve hatta dahası Wonyoung'la ne işi vardı?

Renjun burnundan soluyarak yerinden kalktı ve sinirli bir ses tonuyla konuşarak sınıf kapısına doğru ilerledi. "Hyuck, bahçeye gidiyoruz. Konuşacaklarımız var." Onun ardından sadece Donghyuck değil diğer 5 oğlan da fırladığında çoktan sırasına yerleşmiş olan Wonyoung çattığı kaşlarıyla onların apar topar çıkışıyla beraber boş kalan cam kenarındaki sıralarda gezdirdi gözlerini. 

Renjun'de bir tuhaflık seziyordu ve bu tuhaflık hoşuna gitmemişti.

Shuhua ise sırıtarak kendini Wonyoung'un boş olduğunu ve oturabileceğini söylediği hemen bir öndeki sıraya bıraktı, Renjun ile arkadaşları arasında yaşanan kaos ve kafa karışıklığının sebebi olmak hoşuna gitmişti. Ayrıca sınıfa girdiğinde yüzlerindeki ifadeleri bir kez daha görmek için para bile verebilirdi, çok komik görünüyorlardı. Ciddi kalmak için çok zor tutmuştu kendini Shuhua.

Fakat haberi yoktu ki oğlanların o ifadelerinin altında yatan asıl sebep Genç kızı görmüş olmalarından çok Wonyoung'la görmüş olmalarıydı.

Bahçeye neredeyse roket gibi fırlayan Renjun ise okul binasindan yeterince uzaklaştığında arkasını döndü ve hemen peşinden gelen Donghyuck'a sorgular gözlerle baktı. "Söyleceğin şey  bu muydu Hyuck?"

Donghyuck başını salladı. "Evet ama Wonyoung'dan benim de haberim yoktu, ben sadece Shuhua'nın okula nakil aldırdığını söyleyecektim."

Renjun derin bir iç çekti ve gözlerizi kapatıp elleriyle şakaklarını ovmaya başladı, kesinlikle feci şekilde başı ağrıyordu. "Ne zaman öğrendin?"

"Yirmi dakika kadar önce." Dedi Donghyuck arkadaşına doğru. "Müdür nakil öğrenciye okulu gezdirmem için çağırdı ve odasına girmemle Shuhua'yla karşılaşmam bir oldu."

"Sonra?" Diye araya atladı Chenle. Ve ardından biraz sormaya çekinir bir şekilde Jaemin açtı bu sefer konuşmak için ağzını. "Bizi sordu mu?"

Her ne kadar diğerleri sormaya cesaret edemese de hepsinin merak ettiği bir şeyi dile getirmişti Jaemin. Bu yüzden onun sorusuyla beraber tüm gözler Donghyuck'un üzerinde toplandı. Genç oğlan bir süre duraksadı ve yüzü düştü. Shuhua'nın söylediklerini hatırlamak pişmanlığının gün yüzüne çıkması için oldukça yeterliydi. Ardından gözlerini arkadaşlarının üzerinde gezdirdi tek tek. "Bize onu yalnız bıraktırdığımız için ne kadar kırgın olduğundan bahsetti. Renjun'in sadece sevgilisini kaybettiğini ama onun sevgilisiyle beraber en yakın arkaaşlarını da kaybettiğini söyledi."

Donghyuck'un söyledikleri ortamda ölüm sessizliğine sebep olurken okulun her köşesinde yankılanan zil sesi herkesi kendine getirmeye yetmişti. Ders saati çoktan gelmişti fakat oğlanların girdikleri dersten ne kadar verim alabilecekleri meçhuldü.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 14, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

chiarida [renhua]Where stories live. Discover now